"Gözaltında kaybedilişinin 40. yılında Nurettin Yedigöl için adalet istiyoruz!
Gözaltında kaybedilen insanlarımız için hakikat ve adalet talebimizin 837. haftasındayız.
837 haftadır söylüyoruz: Türkiye’de hukukun üstünlüğüne dayanan bir devlet geleneğinin olmaması ve yargı makamlarının siyasetin etkisine açık olması nedeniyle yaptığımız başvurular sonuçsuz kalıyor. Etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmeyerek, zamanaşımı devreye sokularak gözaltında kaybetme suçu cezasız bırakılıyor. Türkiye’de zaman, ağır hak ihlallerinde devletin sorumluluğunu karartmanın aracına dönüşmüş durumda. Bu pratik yalnız bizi değil, hakları ihlal edilen herkesi adaletsizlikle baş başa bırakıyor.
837. haftamızda söylediklerimizin belgesi niteliğinde olan Nurettin Yedigöl dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Sosyalist kimliği ile tanınan 26 yaşındaki Nurettin Yedigöl İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 10 Nisan 1981 tarihinde İdealtepe’de bir ev baskınında gözaltına alındı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Gayrettepe'deki ünlü işkence merkezi 1. Şube'ye götürüldü. Orada Honduras’ta işkence eğitimi alan K Gurubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için ağır işkenceye maruz kaldı. Şubede gözaltında bulunan diğer kişiler onu son gördüklerinde; kanlar içindeydi, konuşamıyordu ve bilinci yerinde değildi. O günden sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.
Çok sayıda kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. “Şahidiz, işkencede öldürüldü’’ diye ifade verdi. Ailesi; Emniyet Müdürlüğüne, Askerî Savcılığa, Sıkıyönetim Komutanlığına, Millî Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğine, Cumhurbaşkanlığına ve Başbakanlığa başvurdu ancak bir sonuç alamadı. Başvurdukları her yerde Nurettin’in gözaltına alındığı reddedildi.
Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili farklı tarihlerde yapılan yapılan suç duyuruları sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak etkin olmaktan uzak soruşturmaların hepsinde, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.
Zeycan Yedigöl, oğlunun polis tarafından gözaltına alındıktan sonra devletin himayesi altındayken kaybolduğu ve adli makamlarca etkili soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçimde başvurunun zaman bakımından kabul edilemez olduğuna karar vererek, iç hukuk yollarını tamamen kapattı. Dava AİHM’e taşındı.
Baba İsmail Yedigöl 1998 yılında aramızdan ayrılıncaya kadar Nurettin’i aramaktan vazgeçmedi. Anne Zeycan Yedigöl, 98 yaşında aramızdan ayrılıncaya kadar “Oğlumu kaybedenlerden, onları yargılamayanlardan iki cihanda davacıyım. Ellerim yakalarında, ahım peşlerinde olacak.” diyerek girişimlerini sürdürdü.
Onların bıraktığı yerden çocukları ve torunları ile birlikte Nurettin Yedigöl için adalet istiyoruz!
Kaç yıl geçerse geçsin Nurettin Yedigöl ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 138 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."
|