Gündem

Cumartesi Anneleri'nden 901. haftada barolar ve hukuk örgütlenmelerine çağrı: "Barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz"

02 Temmuz 2022 13:40

Cumartesi Anneleri/İnsanlarının Galatasaray Meydanı’nda yapmak istedikleri 900. hafta eylemlerine yönelik engel ve baskılara karşı sessiz kalan sivil toplum kuruluşları ve Türkiye Barolar Birliğini eleştirdi. 901. hafta eylemini çevrimiçi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları, “Devlet şiddetinin bir yönetme biçimi olmaktan çıktığı bir Türkiye istiyoruz. Gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açığa çıkartılacağı, fail ve sorumlulardan adil bir yargı önünde hesap sorulacağı, gözaltında kaybetmelerin bir daha asla yaşanmayacağı demokratik bir Türkiye istiyoruz" diyerek adalet taleplerini tekrarladı.

Cumartesi Anneleri/ İnsanları gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle gerçekleştirdikleri eylemin 901’incisini online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde Cumartesi Anneleri/İnsanlarının 900’üncü haftasında Galatasaray Meydanı’nda yaptıkları eylemdeki gözaltı ve engellemelere dikkati çekildi.

Basın metnini 42 yıl önce gözaltında kaybettirilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu. İnsanların görüşlerini ifade edebilmesi için düzenledikleri toplanma ve gösterilerde mekan ve zamanını serbestçe seçme hakkına sahip olduğunu hatırlatan Eren, Galatasaray Meydanı’nda eylem yaptıkları için iktidarın düşmanca tavrıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. İktidarın şiddet ve baskı politikalarıyla kendilerini susturmaya çalıştığını ifade den Eren, “Biz her seferinde sözümüzü söylemenin bir yolunu bulduk” dedi.

Hukuk örgütlenmelerine çağrı

Devletin barışçıl toplantıları kolaylaştırma ve koruma yükümlülüğü olduğunu hatırlatan Eren, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından eylemlerinin 4 yıldır keyfi bir şekilde engellendiğini ifade etti. Hukukun kendilerine karşı “yıldırma aracı” olarak kullanıldığına dikkati çeken Eren, bu duruma karşı hukuk fakültelerinden, fakültelerin insan hakları merkezleri, anayasa kürsüsü ve Türkiye Barolar Birliği’nin sessiz kalmasına tepki gösterdi.

Kaç yıl geçerse geçsin adalet istemekten ve kayıpları için eylem yaptıkları Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini belirten Eren, “901. haftamızda demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz. Başta barolar olmak üzere, hukuk örgütlenmelerini göreve çağırıyoruz” diye konuştu.

Çevrimiçi yapılan basın açıklaması şöyle;

901 haftadır tüm baskı ve engellemelere karşı hakikat ve adalet talebimizde ısrar ediyoruz.

Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınarak kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 901. haftasındayız.

İnsanlar görüşlerini ifade etmek için düzenledikleri toplanma ve gösterilerde mekân yerini ve zamanını serbestçe seçme hakkına sahiptir. Çünkü mekân seçimi, toplantı ve gösteri hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Biz, gözaltında kaybedilenlerin aileleri ve gözaltında kaybetmelere dikkat çeken insan hakları savunucuları olarak “Kayıplarımız nerede?” diye sormak için Galatasaray’ı seçtik. 699 hafta boyunca oturduğumuz Galatasaray’ı kayıplar mücadelemizin bir parçasına dönüştürdük. Gözaltında kaybetmelerin tarihini Galatasaray’da yazdık.

Bu yüzden hak karşıtı, özgürlük karşıtı iktidarların düşmanca tavırları ile karşı karşıya kaldık. Şiddet ve baskı politikaları ile bizi susturmak, mücadelemizi sekteye uğratmak istediler. Ama biz her seferinde sözümüzü söylemenin bir yolunu bulduk.

Devletin barışçıl toplantıları kolaylaştırma ve koruma yükümlülüğü olmasına rağmen Beyoğlu Kaymakamlığı’nın anayasayı yok sayan, keyfi kararları ile Galatasaray’a çıkışımız yasaklanıyor. İdare kendisini bağlayan yasalara karşı hile yaparak dört yıldır barışçıl toplanma hakkımızı engelliyor.

Hukuk bize karşı bir yıldırma aracı olarak kullanılıyor. Anayasa yok sayılarak temel hak ve özgürlüklerimizi kullanmamız engelleniyor. Yaşanan keyfiyet karşısında, hukuk fakültelerinden, bu fakültelerin insan hakları merkezlerinden, anayasa kürsülerinden ses çıkmıyor. Haklarımıza işlerlik kazandırmakla görevli barolardan, hep yanımızda olan istisnalar dışında ses çıkmıyor. Baroların üst yapılanması Türkiye Barolar Birliği’nden ses çıkmıyor.

Unutmayalım ki barışçıl toplanma hakkı demokrasilerin ölçüsüdür. Bu hakkın engellendiği yerde hukuktan, demokrasiden söz edilemez. Yurttaşlık alanının ağır bir tahdit altında olduğu bir ülkede hukuk güvenliğinden bahsedilemez.

Biz iktidarın tüm engellemelerine karşı sözümüzü söylemeye, meşru taleplerimizde ısrar etmeye devam edeceğiz. Bunu yalnız gözaltında kaybedilen sevdiklerimize karşı duyduğumuz sorumluluğun ifadesi olarak değil, ülkemize karşı sorumluluğumuzun bir parçası olarak da yapacağız.

901. haftamızda demokratik, özgür, eşitlikçi ve adil bir Türkiye talep eden herkesi Cumartesi Anneleri nezdinde barışçıl toplanma hakkını savunmaya davet ediyoruz. Başta barolar olmak üzere, hukuk örgütlenmelerini göreve çağırıyoruz.

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ihlallerin önlenmesi amacıyla faaliyet yürüttüğü iddia edilen ulusal koruma mekanizmalarını göreve çağırıyoruz.

Talebimiz açık ve net: Devlet şiddetinin bir yönetme biçimi olmaktan çıktığı bir Türkiye istiyoruz. Gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açığa çıkartılacağı, fail ve sorumlulardan adil bir yargı önünde hesap sorulacağı, gözaltında kaybetmelerin bir daha asla yaşanmayacağı demokratik bir Türkiye istiyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 202 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.

Cumartesi Anneleri
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon