Türkiye’de yargı makamları gözaltında kaybetmelerle ilgili verdikleri kararlarda suçun uluslararası mahkeme içtihatları ve uluslararası belgelerce teyit edilmiş olan niteliğini dikkate almıyor. Zorla kaybetmenin tanımını, suçun özgün yapısını ve devam eden ihlal niteliği taşıdığını görmezden geliyor. Zamanaşımı hükümlerini devreye sokarak dosyaları kapatıyor.
887. haftamızda gözaltında kaybetmelerin açığa çıkarılmasını engelleyen, suçun cezasız kalmasına neden olan bu yargı pratiğinin bir örneği olarak Nezir Acar dosyası ile kamuoyunun karşısındayız.
Mardin-Dargeçit'e bağlı Yalnız Köyü'nde yaşayan 28 yaşındaki Nezir Acar, hayvan alım satım işiyle uğraşıyordu. Üç çocuğu vardı. Kendisinin evde olmadığı günlerde evine askerler ve korucular tarafından baskın yapılmış, ailesi tehdit edilmişti.
Daha önce hiç gözaltına alınmamış olan Nezir Acar, yakınlarının tavsiyesi ile evini değiştirdi. Ancak bir süre sonra yeni evleri de askerler tarafından basıldı. Nezir'i evde bulamayınca yerini söylemesi için eşi Celile Acar'ı darp edip, "vallahi onu yakalayıp öldüreceğiz" dediler.
Nezir Acar 8 Nisan 1992 tarihinde hayvan alımı için görüşme yapmak üzere Dargeçit'te bir eve gitti. O saatlerde Jandarma Astsubay Kemal Şen'in komutasındaki askerler bölgedeki evlere baskın yaptı, evler tek tek arandı. Acarı’ın bulunduğu eve yapılan baskında Acar ve iki kişi gözaltına alındı. Askerler onları gözleri bağlı olarak Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürdü. Gece geç saatlerde iki kişi serbest bırakıldı, Nezir Acar'dan ise bir daha haber alınamadı.
Baba Halil Acar Dargeçit Kaymakamı’na, Mardin Valisi’ne, Mardin Alay Komutanlığı’na başvurarak oğlunun bulunmasını istedi ama başvuruları kayda alınmadı. Nezir Acar'ın gözaltına alındığı reddedildi.
Nezir'i arayan baba Halil Acar ve eşi Celile Acar gözaltına alınarak jandarma karakoluna götürüldü. Celile Acar aynı gün serbest bırakıldı. Halil Acar ise beş gün gözaltında tutuldu, işkence gördü. Karakolda rütbeli bir komutan Halil Acar'ı, "Oğlunu nasıl öldürdüysek seni de öyle öldürürüz" diyerek tehdit etti. Aile baskıdan kurtulmak için akrabaları ile birlikte İdil'e göç etmek zorunda kaldı. İdil'de de uzun yıllar polis evlerine gelmeye devam etti.
Bu korku atmosferinde hukuki girişimde bulunamayan Halil Acar ancak 28 Aralık 2005 tarihinde İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Savcılık, 16 Ocak 2009 tarihinde sanıklar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Ailenin etkin soruşturma yapılmadığı itirazı da, Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. 16 Kasım 2012 tarihinde Nezir Acar dosyası, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle işlemden kaldırıldı. Bunun üzerine aile 16 Ocak 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi ise, soruşturmanın zaman bakımından mahkemenin yetkisinin başladığı tarihten önce kesinleştiği gerekçesiyle, başvuruyu kabul edilemez buldu.
Nezir Acar’ı gözaltına alanlar ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı'nda işkence ile sorguladıktan sonra kaybedenler devletin personel kayıtlarında yazılıdır. Etkin bir soruşturma yürütülmesi halinde suçu ve suçluyu açığa çıkarmak mümkündür.
Bu nedenle yargı makamlarını, soruşturma yükümlülüğünün, kayıp olayı tüm yönleriyle aydınlatılıncaya dek devam edeceği evrensel normunu kabul etmeye çağırıyoruz. Zaman suçu perdelemenin aracı olarak kullanılamaz. Nezir Acar dosyasında verilen tüm zamanaşımı kararlarının kaldırılıp soruşturmanın yeniden açılması ve etkin bir soruşturma, kovuşturma yürütülmesini talep ediyoruz.
|