Gündem

Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen Hüseyin Morsümbül'ün akıbetini sordu: Bizim mücadelemiz, hukuk devleti mücadelesidir!

19 Eylül 2020 15:29

Cumartesi Anneleri 808. hafta açıklamasında 12 Eylül askeri darbesinin ardından gözaltında kaybedilen Hüseyin Morsümbül'ün akıbetini sordu. Kayıp yakınlarının adale ulaşmasının Türkiye'nin hukuk devletine dönüşmesi ile mümkün olduğunu belirten Cumartesi Anneleri "Bu yüzden bizim mücadelemiz aynı zamanda herkes için adaletin sağlandığı bir hukuk devleti mücadelesidir" dedi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 808'incisini gerçekleştirdi.

Yapılan açıklamada ilk olarak Hüseyin Morsümbül’ün kardeşi Şahin Morsümbül konuştu. 18 Eylül gecesinde polis ve askerlerin evlerini basıp abisini gözaltına alındığını belirten Morsümbül, “Annem onlara ‘nereye götürüyorsunuz’ diye sordu. ‘Sorgusunu alıp bırakacağız’ denildi. Sonra Jandarma Alay Komutanlığı’ndan kaçtığını duyduk. 36 yıl boyunca annem ağabeyimi aradı. İşkenceden geçti, yerlerde sürüklendi, gözaltına alındı. Her Cumartesi Günü eyleme giderken ağabeyimle buluşuyor gibi heyecanlı heyecanlı gidiyordu. 36 yıl boyunca oğlunu bulamadı. Şimdi bizler oğulları olarak onun mücadelesini devraldık. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi. 
 

Eren Keskin: Başvurumuzun sonucunu bekliyoruz

Ardından konuşan Morsümbül ailesinin avukatı İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Morsümbül’ün gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamadığını söyledi. Ailesinin defalarca yetkili kurumlara başvurduğunu hatırlatan Keskin, “Ama bir sonuç alamadılar. Tehdit edildiler, gözaltına alındılar, işkence edildiler. 1995 yılında Cumartesi Anneleri eyleminin başlamasıyla birlikte aile bizlere vekalet verdi. Ben bu vekaletle birlikte defalarca yazışmalar yaptım. Hatta bu yazışmalarda birinde 2003 yılında askerlik görevini yapmadığı gerekçesiyle Hüseyin Morsümbül’ün vatandaşlıktan çıkarıldığını öğrendik. 2012 yılında Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlattı. Bunun sonucunda savcılık takipsizlik kararı verdi ama dedi ki ‘yaşam hakkı ihlalinde zaman aşımı olmaz. Ancak delil toplamak için de yeterli ortam yok’ dedi. Buna dayanarak takipsizlik kararı verdi. Biz de buna itiraz ettik. Ancak savcının verdiği bu karar nedeniyle takipsizlik kararının geri alınması talebiyle yeni delillerimizin olduğunu dile getirerek yeni bir başvuru yaptık. Buna henüz bir cevap gelmiş değil. Başvurumuzun sonucunu bekliyoruz” diye konuştu.  
 
Cumartesi Anneleri adına bu haftaki açıklamayı ise Cumartesi İnsanlarından Arzu Ocak okudu. Ocak şunları söyledi:

Gözaltında kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açıklanması, faillerinin yargılanarak cezalandırılması için Türkiye’nin en uzun barışçıl mücadelesini yürütüyoruz. Ancak kaybedilenlerin akıbetlerini açığa çıkartacak, faillerini yargılayıp cezalandıracak siyasi bir irade olmadığı için tüm yasal yolları kullandığımız halde etkili bir başvuru yolu bulamıyor; kayıplarımıza ve adalete ulaşamıyoruz.

"Bizim mücadelemiz herkes için adaletin sağlandığı bir hukuk devleti mücadelesidir"

808 haftadır ısrarla hatırlatıyoruz: Hukukun üstünlüğü hak ve özgürlüklerin korunmasında temel bir ilkedir. Yürütmenin etkisine kapalı, bağımsız ve tarafsız bir yargı yapılanması, hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi için şarttır. Kayıp yakınlarının adalete ulaşması ancak Türkiye’nin bir hukuk devletine dönüşmesi ile mümkündür. Bu yüzden bizim mücadelemiz aynı zamanda herkes için adaletin sağlandığı bir hukuk devleti mücadelesidir.

808. haftamızda 36 yıl boyunca oğlunu arayan ama oğluna ve adalete ulaşamadan aramızdan ayrılan Fatma Morsümbül’ün Galatasaray’dan yükselen “Siz hiç Cumartesi Annesi oldunuz mu.? Olmayın… Siz Cumartesi Annesi olmayın diye biz mücadele ediyoruz” diyen sesini bugüne taşıyoruz.

12 Eylül Askeri Darbesinin ardından 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. “Oğlumu nereye götürüyorsunuz” diyen annesine “ifadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir” denildi. 

"Anne ve baba gözaltına alındı, ağır işkence gördü"

Hüseyin geri gelmeyince Ailesi Bingöl Askeri Tugay Komutanlığına gitti. Ancak kendilerine “Bizde yok” cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını aramaya devam eden anne ve baba gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 

Fatma ve Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikayetçi oldu. Ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı. 

İstanbul’a taşınan Aile, İnsan Hakları Derneğine başvurdu. İHD avukatları ilgili makamlara başvurarak yazışmalar gerçekleştirdi. 2011 yılında Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında kaybedildiği dönemde görevli dokuz personelin listesi, adresleri ve irtibat bilgileri savcılığa ulaştı. 

Bölük komutanına bırakılan ihbar mektubu

Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak, olay tarihinde izinli olduğunu, izin dönüşü masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını, mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında astsubaylarca dövülerek öldürüldükten sonra alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu söyledi. 

Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirme görevini yerine getirmedi. Olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemeyeceği gerekçesi ile ‘ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. 20 Ekim 2015 tarihinde bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz ise henüz sonuçlanmadı.

Yargı makamlarına çağrı

808. haftamızda 40 yıldır akıbeti gizlenen, failleri cezasızlıkla korunan Hüseyin Morsümbül dosyasında etkili bir soruşturma ve kovuşturma faaliyetinin gerçekleşmesi için yargı makamlarını göreve çağırıyoruz. Savcılık dosyasında isimleri yazılı şüphelilerin yargılanmasını ve hakkaniyete uygun bir biçimde cezalandırılmalarını istiyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin Hüseyin Morsümbül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 109 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.