Gündem

Cumartesi Anneleri 839. haftada seslendi: Gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen İstanbullu Ermeni aydınları anıyoruz

24 Nisan 2021 13:46

Gözaltında 'kaybedilen' yakınlarının akıbetini sormak için 839 haftadır bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 1915 olaylarının yıl dönümünde yaptıkları açıklamada, "Bugün, evlerinden gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen İstanbullu Ermeni aydınları anıyoruz" dedi.

"24 Nisan vesilesi ile bir kez daha hatırlatıyoruz: Uluslararası literatürde toplu kaybetmelerin başlangıcı olarak Nazilerin 7 Nisan 1941tarihli 'Gece ve Sis' isimli operasyonu kapsamında yapılan kaybetmelere işaret edilir. Aslında 24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’da Ermeni aydınların gözaltına alınarak kaybedilmesi toplu kaybetmelerin başıdır, başlangıcıdır" denilen açıklamada şu ifadelere yerverildi:

"Hatırlatıyoruz çünkü inkâr edilen, toplumsal bellekten silinmek istenen geçmişin ağır insan hakkı ihlalleri, yaşanmış ama bitmemiş süreçler olarak bugünümüzü etkilemeye devam ediyor. Geçmişin suçlarını örten inkâr ve cezasızlık döngüsü bugün yaşamakta olduğumuz ağır adalet krizinin de temelini oluşturuyor.

24 Nisan 1915 gecesi İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Bey'in emriyle İstanbul Emniyeti tarafından bir operasyon başlatıldı. Operasyonu İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey yönetti. Siyasi Şube Müdürü Mustafa Reşat Bey yönetiminde önceden hazırlanan “Tutuklanacak Ermeni'ler Listesi”ne göre polisler gece yarısından sonra insanları evlerinden "ifadeniz var bir saat içinde geri döneceksiniz" diyerek götürdü.

24 Nisan 1915'de başlatılan bu operasyon kapsamında İstanbul’un çeşitli semtlerinde gözaltına alınan ve içlerinde milletvekili, yazar, şair, avukat, doktor, gazeteci, eczacı, müzikolog, yayıncı, siyasetçi olan bu aydınlar Ermeni toplumunun en saygın isimleri, kanaat önderleriydi. Gözaltına alınanlar önce semt karakollarına oradan da Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ne nakledildiler. 25 Nisan 1915 tarihinde Cezaevi Müdürü İbrahim Bey nezaretinde ve güvenlik güçleri eşliğinde özel bir trenle yola çıkarıldılar.

Tutuklular önce tren sonra at arabalarıyla Ayaş ve Çankırı’ya sevk edildiler. Daha sonraki günlerde İstanbul’da devam eden tutuklamalarla Çankırı’ya getirilenlerin sayısı 158 kişiye, Ayaş’a getirilenlerin sayısı 92 kişiye çıktı.

839. haftamızda 106 yıl önce bugün, evlerinden gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen İstanbullu Ermeni aydınları anıyoruz.

24 Nisan vesilesi ile bir kez daha hatırlatıyoruz: Uluslararası literatürde toplu kaybetmelerin başlangıcı olarak Nazilerin 7 Nisan 1941tarihli “Gece ve Sis” isimli operasyonu kapsamında yapılan kaybetmelere işaret edilir. Aslında 24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’da Ermeni aydınların gözaltına alınarak kaybedilmesi toplu kaybetmelerin başıdır, başlangıcıdır.

Hatırlatıyoruz çünkü inkâr edilen, toplumsal bellekten silinmek istenen geçmişin ağır insan hakkı ihlalleri, yaşanmış ama bitmemiş süreçler olarak bugünümüzü etkilemeye devam ediyor. Geçmişin suçlarını örten inkâr ve cezasızlık döngüsü bugün yaşamakta olduğumuz ağır adalet krizinin de temelini oluşturuyor.

24 Nisan 1915 gecesi İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Bey'in emriyle İstanbul Emniyeti tarafından bir operasyon başlatıldı. Operasyonu İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey yönetti. Siyasi Şube Müdürü Mustafa Reşat Bey yönetiminde önceden hazırlanan “Tutuklanacak Ermeni'ler Listesi”ne göre polisler gece yarısından sonra insanları evlerinden "ifadeniz var bir saat içinde geri döneceksiniz" diyerek götürdü.

24 Nisan 1915'de başlatılan bu operasyon kapsamında İstanbul’un çeşitli semtlerinde gözaltına alınan ve içlerinde milletvekili, yazar, şair, avukat, doktor, gazeteci, eczacı, müzikolog, yayıncı, siyasetçi olan bu aydınlar Ermeni toplumunun en saygın isimleri, kanaat önderleriydi. Gözaltına alınanlar önce semt karakollarına oradan da Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ne nakledildiler. 25 Nisan 1915 tarihinde Cezaevi Müdürü İbrahim Bey nezaretinde ve güvenlik güçleri eşliğinde özel bir trenle yola çıkarıldılar.

Tutuklular önce tren sonra at arabalarıyla Ayaş ve Çankırı’ya sevk edildiler. Daha sonraki günlerde İstanbul’da devam eden tutuklamalarla Çankırı’ya getirilenlerin sayısı 158 kişiye, Ayaş’a getirilenlerin sayısı 92 kişiye çıktı."