Gündem

Cumartesi Anneleri 725. haftada  Rıdvan Karakoç için adalet istedi: 24 yıl daha geçse vazgeçmeyeceğiz

"Rıdvan için, kayıplarımız için adalet arayışımızı sürdüreceğiz"

16 Şubat 2019 14:38

725. haftada, 20 Şubat 1995 tarihinde gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç için adalet isteyen Cumartesi Anneleri, 24 yıl daha geçse de kayıplarını aramaktan vazgeçmeyeceklerini söyledi.

BirGün'den Zeynep Kuray'ın haberine göre,  polis ablukasına rağmen gerçekleştirilen eyleme Cumartesi Anneleri'nin yanı sıra DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevini izlemek için Avrupa’dan gelen barış heyeti üyeleri Öğmundur Jonasson ve Beverly Ann Keene de katıldı.

Mecit Baskın'ın annesi hayatını kaybetti 

Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde bu haftaki açıklamayı gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu. Açıklama öncesi gözaltında kaybedilen Mecit Baskın’ın annesi Meryem Baskın’ın bu sabah yaşamını yitirdiğinin bilgisini paylaşan Tosun, bugün Hakkari Yüksekova’da defnedilecek olan Cumartesi Annesi Meryem’in adalet mücadelesini bıraktığı yerden yükseltme sözü verdi.

“Gözaltında kaybedilen yakınlarımızın akıbetlerini sormaya, onların kaybedildiği koşulları sorgulamaya, devletin sorularımızı cevaplamasını talep etmeye hakkımız var” diyen Tosun, Cumartesi Anneleri’ne 26 haftadır Galatasaray Meydanı yasaklanmasının ve tüm İstiklal Caddesi’nin polis tarafından abluka altına alınmasının, anayasal ve uluslararası sözleşmelerin ihlali olduğunu kaydetti. 

“Polis defalarca Karakoç Ailesi'nin evine baskın düzenledi; aileyi ağır küfür ve hakaretler eşliğinde tehdit etti"

24 yıl önce gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç için adalet isteyen Tosun, Karakoç’un kaybedilme hikayesini anlattı. 34 yaşındaki Karakoç’un Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüttüğünü, Mezopotamya Kültür Merkezi’nin kuruluş çalışmalarında yer aldığını belirten Tosun, Karakoç’un bu faaliyetlerinden ötürü polisin hedefinde olduğunu aktardı. Hakkında arama kararı olduğu için polis tarafından ablukaya alınan evine gidemediğini söyleyen Tosun, yaşananları şöyle anlattı:

“Polis tarafından defalarca Karakoç Ailesinin evine baskın düzenlendi. Eve gelen polisler her seferinde aileyi, ağır küfür ve hakaretler eşliğinde ‘Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz’ diye tehdit etti. Ailesi ile düzenli bir biçimde haberleşen Rıdvan, İHD avukatlarından Eren Keskin’e de posta ile vekâlet gönderdi. Rıdvan’ın ailesi ve avukatı Keskin ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar sürdü. 15 Şubat’tan sonra Rıdvan’la bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı, polis baskınları son buldu.

"Rıdvan için, kayıplarımız için adalet arayışımızı sürdüreceğiz"

Karakoç Ailesi’nin, tüm mercilere başvuru yaptığını ancak sonuç alamadığını belirten Tosun, gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları ‘Bizde yok’ cevabı verdiğini aktardı. Tosun, şunları kaydetti: “3 ay sonra oğulları Hasan’ı arayan Ocak ailesi Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen, Rıdvan’ın işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü. Böylece Rıdvan Karakoç’un işkence ile öldürülmüş bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği gerçeği açığa çıktı. Rıdvan Karakoç’u gözaltına alanlar ve sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi ve failler korundu. 24 yıldır süren soruşturma davaya dönüşmedi. 24 yıldır Beykoz Savcılığı’nda bulunan soruşturma dosyasında, rutin yazışmalar dışında anlamlı bir gelişme olmadı. Asiye Karakoç’un oğlu Rıdvan için yürüttüğü mücadelenin takipçileri olarak; Rıdvan için, kayıplarımız için adalet arayışımızı sürdüreceğiz.”