Gündem

Cumartesi Anneleri, 12 Eylül'de idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney için adalet istedi

13 Haziran 2020 16:25

Cumartesi Anneleri Koronavirüs nedeniyle internetten gerçekleştirdikleri  794. hafta açıklamasında 12 Eylül darbesinde idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney için adalet çağrısında bulundu. Güney'in kaybedilişinin 39. yılında adli ve idari makamlara seslenen Cumartesi Anneleri, "Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili yarım asra yaklaşan cezasızlık uygulamasına son vererek adaleti sağlayacak süreci başlatmaya çağırıyoruz" dedi.

Bu haftaki açıklamada idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney’in kardeşi Ayhan Güney ile Güney ailesinin avukatlarından Ercan Kanar kamuoyuna seslendi.  

“Annem ağabeyimin mezarına hasret gitti” 

İlk sözü Veysel Güney’in kardeşi Ayhan Güney aldı. Ağabeyinin aralarında ayrılışının 39’uncu yılını geride bıraktığını dile getiren Güney, “Annem ağabeyimin mezarına hasret gitti” dedi. Güney, annesinin ağabeyi için söylediği, “Veysel’in resmini gözlerime çizdim. Adını dillime yazdım. Mezarını kalbime kazdım” sözlerini hatırlattı.

Daha sonra ailenin avukatı Ercan Kanar dosya hakkında bilgi verdi. Türkiye’deki tüm mercilere yaptıkları başvuruların ret edilmesi üzerine dosyayı AİHM’e taşıdıklarını söyleyen Av. Kanar, faillerinin cezalandırılması yönünde devletin yaşamını yitirenlerin ailelerine özür borcu olduğunu ifade etti.

794. haftanın basın açıklamasını Yeter Yücel okudu. Açıklama şu şekilde:

"Veysel Güney için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!

Herkes için temel hak ve özgürlüklerin sağlanıp güvence altına alındığı demokratik bir Türkiye talebimizin 794. haftasındayız.

794.haftamızda 12 Eylül darbecilerinin idam sonrası bedenini kaybettiği ve bugüne kadar tüm iktidarların iş birliği sonucunda mezarına ulaşılamayan Veysel Güney dosyası ile kamuoyunun karşısındayız.

24 yaşındaki Veysel Güney, 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından 28 Aralık 1980 tarihinde Antep’te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandı. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi.

Meclis kararı olmadan özel kanun çıkartılarak, 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi. İdam sonrasında Veysel’in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney’e teslim edildi. Ancak 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi.

Veysel’in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk “Adaleti Gördünüz mü?” isimli kitabında Veysel Güney’i suçlayacak delillerinin olmadığını ayrıca yargılamanın tarafsız ve adil bir biçimde yapıldığına dair kuşkuları olduğunu açıkladı.

Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel’in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Ancak Veysel’in mezar yeri hala öğrenilemedi.

Yapılan araştırmalar sonucunda 2006 yılında Gaziantep Mezarlıklar Müdürlüğü’nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında ‘hüviyeti meçhul’ bir kişinin ‘asılarak idam edildiği’ ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaşıldı. Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezar açıldı. Mezardan alınan kemik numuneleri Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı.

Kamuoyunda ve Güney Ailesi’nde bu raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp’a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkular oluştu.

“Kimliği meçhul” kişi olarak gömülse de sonuçta 1981 Haziranında Gaziantep’te yalnızca Veysel Güney idam edilmişti ve idam edilen kişiye ait olduğu belirtilen mezardaki kalıntıların Veysel’e ait olmadığını iddia etmek inandırıcılıktan uzaktı.

Kaybedilişinin 39. yılında bir kez daha tekrarlıyoruz: İdam cinayettir, kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Veysel Güney’i dönemin yasalarını bile çiğneyerek idam edenleri ve onun bedenini kaybedenleri biliyoruz, adalet istiyoruz. Adli ve idari makamları, Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili yarım asra yaklaşan cezasızlık uygulamasına son vererek adaleti sağlayacak süreci başlatmaya çağırıyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin Veysel Güney için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 95 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."