1- Yıllık enerji ithalatı 45 milyar dolar civarında seyreden Türkiye, Doğu Akdeniz'de keşfedilen rezervlerle en az beş asırlık ihtiyacını karşılama imkanına sahip.
2- Ve tabii ki Kuzey Suriye! Burada oluşturulmak istenen devletçik, güvenlik tehdidine ilave olarak İran, Irak, Suriye hattındaki enerji havzasının Türkiye by pass edilerek Akdeniz'e indirilmesine alet edilecek!
Rusya ise diplomaside enerji kartını kullanamayacak. Avrupa'ya sattığı doğalgazına, Akdeniz'den rakip çıkması ile fiyat avantajını ve politik gücünü kaybedecek.
Bütün bu hususların iç siyasetle ilgisine gelince...
Ekonomi, dengelenme sürecinde,
AK Parti'nin içinden oluşumlar türetilmekte,
Yerel seçimlerle birlikte farklı bir siyasi atmosfer ve seçmen karakteri üretilmekte,
FETÖ, PKK, DEAŞ'la ve şer cephesinin kuklacılarıyla her alanda mücadele sürmekte,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise yeni yeni yerli yerine oturmakta...
Böylesine ince çizgide, siyasetin kaynaması, dışarıya odaklanma sorunu yaratabileceği gibi devamlı dikiz aynasına bakma zorunluluğu yüzünden uzun erimli bakışı güçleştirebilir. Türkiye siyasi tarihi benzeri örnekle doludur. Buna bir de muhalif unsurların iktidara gelme uğruna yabancı odaklarla işbirliğine açık tarzı da eklendiğinde karşı karşıya kaldığımız tablonun karmaşıklığı iyice ortaya çıkar.
Buna rağmen...
Çare, ülkenin yönetimi için güvenoyu alan kadrolarda. Daha fazla kuşatıcı ve kapsayıcı olmak, sivil güce yaslanmak, ekonomide ve yargı alanındaki reformlara yüklenmek, mikro problemleri ve çözümleri de önemsemek, etkili iletişim yöntemleri ile geniş kitlelere ulaşmak...
Çözüm, AK Parti'nin 2001 fabrika ayarlarına, günün şartlarıyla uyumlu, geleceği gözeten yeni yazılım yüklenmesinde...