Koronavirüs

Pandemi döneminde makarna ve un stoklandı; evde tüketim arttı

Ekmek, süt ve peynir gibi taze ürünlerin satın alınma sıklığı düştü

13 Ağustos 2020 17:20

Sabri Ülker Vakfı, uluslararası bir çalışma kapsamında Koronavirüs salgını döneminde tüketicilerin gıdaya olan yaklaşımını ve değişen yeme davranışlarını tespit amacıyla Türkiye genelinde bir araştırma yaptı.

12 ilde 600 kişiyle online anket yöntemiyle yapılan araştırmaya göre, tüketiciler gıda tedarikinden duydukları endişe nedeniyle makarna, bakliyat ve un ürünlerini stokladı. Ara öğüne verilen önem artarken, planlı alışveriş yapanların sayısı yükseldi.

"Ekmek, süt, peynir alımı düştü"

Bianet'te yer alan habere göre, araştırmanın bulguları şöyle:

''Ana besin grupları ve bu besinlerin satış kanalları değişti. Covid-19 döneminde temel gıda unsurlarını kendisi satın alanların oranı yüzde 1,2 oranında azaldı. Kamu veya belediye yardım kurumlarından temel gıda unsurlarını temin edenlerin oranı ise yüzde 1,6 oranında arttı.

Taze meyve ve sebzeyi semt pazarından satın alanların oranı ciddi oranda azaldı. Ekmek, süt ve peynir gibi taze gıdalar ile taze olmayan gıdaların satın alındığı bakkal ve semt pazarı gibi satış noktalarının tercih edilme oranlarında ise değişiklik olmadı.

İndirim marketlerini tercih edenlerin oranı arttı. E-ticaret sitelerinin kullanımı Covid-19 öncesine göre arttı.

Covid-19 döneminde ekmek, süt ve peynir gibi taze ürünlerin satın alınma sıklığı düştü. Taze meyve-sebze, et-balık ve taze olmayan gıdalarda ise değişiklik olmadı.

Ara öğün tüketimi arttı

Pandemide evde geçirilen süre artışından dolayı tüm öğünlerin evde hazırlanma ve tüketim oranlarında bir yükseliş oldu. En yüksek artış ise ara öğünlerde oldu. Covid-19 öncesi evde ara öğün hazırladığını ve tükettiğini belirtenlerin oranı yüzde 17,2 iken, Covid-19 sürecinde bu oran yüzde 42,5’e yükseldi. Diğer yandan evde öğle yemeği hazırlayıp tüketenlerin oranı da yüzde 75,2’den yüzde 90’a yükseldi.

Hiç öğün atlamadığını belirtenlerin oranı Covid-19’dan önce yüzde 46,5 iken, Covid-19 döneminde bu oran yüzde 50,2’ye yükseldi

Covid-19 öncesinde her 10 kişiden 5’i evde yemek tüketimi için paket servisi yapan yerleri tercih ederken, Covid-19 süreci boyunca yalnızca her 10 kişiden yaklaşık 3’ü paket servisi yapan yerleri tercih etti.

Dondurulmuş gıda tüketimine devam

Koronavirüs döneminde ekmek ve süt tüketim sıklığı anlamlı bir şekilde azaldı. Pandemi öncesi her gün ekmek yediğini söyleyenlerin oranı yüzde 48,7 iken, bu oran sonraki dönemde yüzde 43’e düştü.

Bu dönemde taze meyve-sebze, çikolata-şeker ve pasta-bisküvi, taze et, taze balık tüketim sıklıkları arttı.

Dondurulmuş gıdaların, tüketmeye hazır yemeklerin, tüketim sıklıkları bu dönemde fazla değişmedi.

Organik ürüne ilgi arttı

Uzaktan çalışmaya bağlı olarak iş yerindeki yemekhanelerde yemek yeme sıklığı hayli azaldı. Diğer yandan restoran ve kafe gibi yerlerin çoğunlukla kapalı olmasına bağlı olarak bu yerlerde yemek yeme sıklığı da düştü.

Sokak satıcıları da Covid-19 döneminde daha az tercih edilen yemek yeme noktaları oldu.

Covid-19 döneminde katılımcıların yüzde 55’inden fazlası yiyecek tüketimlerinin ve yiyecek için harcadıkları paranın arttığını belirtti.

Bu dönemde organik ürün alışverişinin arttığını belirtenlerin oranı da yaklaşık yüzde 40 arttı.

Ankete katılanların yüzde 48,3’ü, planlı market/gıda alışverişinin arttığını ifade etti.

Katılımcıların yaklaşık yarısı, büfe gibi yiyecek satan noktalara gitme sıklıklarının bu dönemde azaldığını söyledi.

En fazla makarna, bakliyat ve un stoklandı

Covid-19 süresince, katılımcıların yüzde 15’i gıda stoklarının arttığını belirtti. En fazla stoklanan ürünler makarna, bakliyat ve un oldu.

Her 10 kişiden yaklaşık 1’i Covid-19 döneminde genel olarak gıda davranışlarında değişiklik olduğunu belirtti. Davranışlardaki en önemli değişiklik “yiyecekleri dezenfekte etmek” oldu.

Her 10 kişiden 4’ü marketlerdeki sosyal mesafe kuralının günlük yaşam normale dönse de devam edeceğini belirtti.

Bu dönemde gıda tedariki ile ilgili endişe duyduğunu belirtenlerin oranında anlamlı bir artış olurken, katılımcıların yaklaşık yüzde 15’i, virüsün potansiyel etkisine dair endişe düzeylerinin yüksek olduğunu aktardı.''