Gündem

Çorlu tren katliamı davası | "Tek istediğimiz en alt kademeden en üst kademeye kadar bu ihmal zincirlerinde kimin imzası varsa yargılansın"

Duruşma 21 Nisan 2020 tarihine ertelendi

10 Aralık 2019 09:57

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili davanın dördüncü duruşması bugün Çorlu Halk Eğitim Merkezi'nde görüldü. Duygu yüklü anlar yaşanan duruşmada mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Tutuklama taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı 21 Nisan 2020 tarihine erteledi.

Kazanın ardından başlatılan soruşturma sonunda asli kusurlu bulunan TCDD personelleri Turgut Kurt, Özkan Polat, Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak' suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Aileler ise TCDD yönetimi ve Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinin de yargılanmasını talep ediyordu.

Duruşma öncesi aileler hayatını kaybedenlerin isimlerini ve yaşlarının okunduğu adalet yürüyüşünü gerçekleştirdi. Halk eğitim merkezine yürüyen aileler burada basın açıklaması yaptı. Katliamda kızını kaybeden Zeliha Bilgin, "Tek istediğimiz en alt kademeden en üst kademeye kadar bu ihmal zincirlerinde kimin imzası varsa yargılansın, korunmasın. Tek istediğimiz adalet!" dedi.

Duruşmanın başlamasıyla gazetecilerin mahkeme salonuna bilgisayarla girmesi mahkeme kararıyla yasaklandı. Avukatlar karara itiraz ederken; mahkeme itirazları reddetti.

İfadesini veren sanık Turgut Kurt, kazanın meydana geldiği menfez dışındaki menfezlerin tamamının tespit edilip 2018 mahal listesine alınıp tadilat için işlem başlatıldığını ancak kazanın gerçekleştiği menfezin mahal listesine alınmadığını söyledi. Sanık Kurt, Mahkeme Başkanı'nın "Mahal yeri listesinde bütün menfezler var ancak kazanın olduğu menfez neden yok?" sorusuna "Mühendislerimiz yazmayı gerekli görmemiş" diyerek yanıt verdi. Sanık müdafii Mehmet Ektaş da, "TCDD bünyesindeki menfez ve köprülerin yüzde 99'u yönetmeliğe aykırı" dedi.

Sanık Özkan Polat ise savunmasında, "Mahal listeleri hazırlanırken keşiflere katıldınız mı" sorusuna "evet" cevabını vererek  menfez ve köprülerin kontrolüne katıldığını kabul etti. 

Polat'ın ardından söz alan avukat Can Atalay, "İTÜ bilirkişi gönderme konusunda heyetinize gerçek dışı beyanda bulunmuştur. YTÜ'den yanıt bile gelmemiştir. Her iki üniversiteye de tenkit yazılmalıdır" dedi. Mahkeme Başkanı ise "İTÜ'ye yazdık, daha kapsamlı bir cevap aldık" şeklinde cevap verdi.

Sanıkların ifadelerinin ardından mağdur ve müştekilerin beyanlarına geçildi

Müşteki Ceyhan Kahveci, "Olay günü Alpullu'dan trene bindim. Bir basket topu gibi tavana savruldum. Burnum kırıldı, kaburgalarım ezildi. Hafif çiseleme vardı, yoğun yağmur yoktu. Davacıyım" dedi.

İleri Haber'in aktardığına göre müşteki Coşkun Yılmaz ise şunları söyledi:

"Ben, baldızım ve bacanağım Alpullu'da trene bindik. Ben de makinistim. Kaza sırasında çok seri fren yapıldı. İnsanlar uçuşuyordu, vagonlar yattı, ben altında kaldım. Vagonların altından 21.00 sıralarında çıktım. Bir kadın ben vagonların altındayken vagona girip çıktı. Kazazedelerin eşyalarını aldı, benim de telefonumu almak istedi. Vagonun altında direndim. Benim altımda cansız yatan bir kadının küpesini de aldı ancak görsem tanıyamam, kayıtları da inceledim. 3 ameliyat oldum, tedavilerim devam ediyor. Bir ameliyat daha olacağım. Sorumlulardan şikâyetçiyim. Makinistim dedim, 140 yıllık bir yerin bakımının böyle moloz parçalarıyla falan yapılması yanlış. Bunu doğal afete bağlamak yanlış."

Olay günü trende olanlardan Remzi Güvenç, "Ben bu olayda 4 evladımı kaybettim. İçim yanıyor. Kavrulduk gittik. Canlı mıyız ölü müyüz? Şikâyetçiyim" diyerek gözyaşlarına boğuldu.

Ramadan Yılmaz ise "Uzunköprü'den bindim, Çerkezköy'e geliyordum. Olay anı oturduğum yerden zıpladım, başım yukarıya vurdu. Camdan fırladım, belim kırıldı.Yeğenimin aracıyla hastaneye geldim. Çok acı bir olaydı. Yağmur hatırlamıyorum. Trenin içerisini görseydiniz kendinizden soğurdunuz. Şikâyetçiyim" dedi.

Yasin Kızıltepe: Alpullu'dan bindim. Muratlı'da çok yolcu aldı tren. Tren titremeye başladı. Önümdekine tutundum. Kaza oldu, uçmuşum. Omurgam kırıldı. Arkadan bir kuvvet vurdu gibi hissettim. Tren çok kalabalıktı ama kaza sonrası çok az kişi çıktı trenden. Kolu, bacağı kopanlar gördüm. Kaza sonrası yürüdük. Ambulans geç geldi. Sarılar'dan köylüler geldi ambulanstan çok önce. Doktorum ömür boyunca 1-2 kilodan fazla kaldıramayacağımı söyledi. Şikâyetçiyim.

Süleyman Doğru: Trene Uzunköprü'den bindim. Sarılar mevkiinde yağmur yoktu. Kaza anında bomba gibi bir ses duyduk. Tren iki defa zıpladı. Demirlere tutunmaya çalıştım. Sonrasını hatırlamıyorum. Yolcularda birisi çıkardı beni. Omuz çıkığı oldu bende. Halen tedavi görüyorum. Malulen emekli edilmek istendim, karşı geldim. Çalışmakta zorlanıyorum. Şikâyetçiyim.

Suat Çiçekli: Uzunköprüden bindim trene, 2. vagondaydım, 3'e geçtim. Bir anda tren zıpladı. Bir müddet sürüklendim. Kendime geldiğimde etrafımda yaralılar ve ölüler vardı. Kendimiz kurtardık yaralıları. Trenin altında çok ceset gördüm. Şikâyetçiyim.

Salim Yanılmaz: Olay günü eşim ve oğlum trendeydi. Olayın olduğu dakikalarda eşim telefonla aradı ve trenin devrildiğini söyledi. Şaka sandım. Tren istasyonuna amcamın oğluyla gittim. Onların da haberi yok kazanın nerede olduğundan. Kendi aracımızla olay yerine gittik. Yol kapalıydı. Balabanlı tarafından gittik. Eşim ve oğluma saat 9 civarı hastanede ulaşabildim. Şikâyetçiyim.

Turan Ordu: Oğlumla Muratlı'dan trene bindik. Yağmur yoktu. Tren çok kalabalıktı, yer bulamadık. 5. vagonda kapının yanında durduk. Sesler geldi bir anda, havalandık. Kendi imkanlarımla trenden çıktım. Oğlum fırladığı için ilk önce bulamadım. Ayağı kırıldı. Benim de omurgam çatladı. Kaza anında da yağış yoktu. Şikâyetçiyim.

Remziye Sel: Oğlumla torunumu kaybettim. Uzunköprü'ye ziyarete gelmişlerdi. Çok güzel gündü. Ama iki cenazem var, olacak iş değil. 25 cenaze var. Ben ilkokul mezunu olduğum halde kabullenemiyorum bunu. Bunun sonu ne olacak? Bakanından, bilirkişisine kadar herkesten şikayetçiyim. Böyle 4 kişiyle bu iş olmaz. Yolu yapmayanlar gelsin buraya. Biz her zaman trenle gidiyorduk İstanbul'a. Böyle bilmiyoruz. 25 canımız gitti. İçimiz kan ağlıyor. Ben torunumu ve oğlumu gülerek gönderdim.

Katliamda hayatını kaybeden Özcan Cesur'un ailesi konuştu. İsmet Cesur, oğlunun acısını çektiğini söyleyerek şikâyetçi olduğunu söyledi.

Berkan Cesur: Ben olay günü kazayı sosyal medyadan öğrendim. Babama ulaşamadım, anneme ulaştım. Baban uçtu dedi. Babamı 3-4 saat sonra Çorlu Devlet Hastanesi'nde buldum. Şikâyetçiyim.

Okan Cesur: Olay günü hava kapalıydı ama yağmur yoktu. Annemi aradım. Babanı kaybettik dedi. Direkt Sarılar'a geçtim. Tarlalardan olay yerine yürüdüm. Olay yerine geldiğimde annemi aradım. Vagonun içine girdim bir erkek ve kadın cesedi gördüm. Babam olmadığını anladım. Sinir krizi geçirdim. Şikâyetçiyim.

Ercan Cesur: "Rahmetli kardeşimle beraber babaevini ziyarete geldik. Kardeşim Çorlu'ya gitmek için ayrıldı. Kardeşimin eşi aradı feryat figan. Kardeşini bulamıyorum, kaza oldu, kardeşsiz kaldın dedi. Olay yerine gittik. Vahimdi. Kardeşimi aradık, bulamadık. Biraz daha aradık ve 4. vagonun altından çıkardık. Din görevlisiyim. Görevim icabı çok cenaze yıkadım. Kardeşimi yıkamak en zoruydu. Şikâyetçiyim.

Hatice Karatay: Kazada babamı kaybettim. Babam işini çok düzgün yapan bir insandı ama ihmale kurban gitti. Burada ihmaller var. Tüm kişi ve kurumlardan şikayetçiyim. 25 canın sorumlusu yağmur olamaz.

11 yaşındaki Gölgem Gülsüm Erbil: Babam bizi babaanneme götürdü. Dönüşte beni al dedim. Beni götürmedi. Kaza olmuş. 25 kişinin sorumlusu yağmur olamaz. Sizin o yaşta hiç babanız öldü mü? Az bir yağmurla bu tren kazası olamazdı. Benim babamı kim öldürdü? Bir sürü sevdiğimiz insanlar var onları kim öldürdü?

Zeliha Bilgin: Bizim aileden 4 kaybımız var. Bugün o çocukların kendini ifade edemediği gibi 22 yaşındaki oğlum da kendini ifade edemiyor 65 yaşındaki babam da. Hepsi acıdan. Hayatımız mahvoldu. Bu ülkede adalete güvenmek istiyoruz. En üst kademeden, bakanından, genel müdürüne kadar yargılanmasını istiyoruz. Biz bir kişinin ihmalinin ceremesini çekmek zorunda mıyız?

Aysun Köse: 4 kişiyle sınırlandırılmış mahkemeyi kabul etmiyoruz. Ulaştırma Bakanlığı'ndan da yetkililerin bize açıklama yapmasını bekliyoruz. Kurallarınız benim umrumda değil. Ben bir anneyim.

Mahkeme heyeti, avukatların beyanlarının ardından ara kararını açıkladı. 4. duruşmanın ara kararında "Tanık Tevfik Baran Önder'in ifadesi için İstanbul Anadolu'ya yazılan talimatın iadesine, diğer tanıkların huzurda dinlenilmesine ilişkin talebin reddine, tutuklama taleplerinin reddine, AFAD İl Müdürlüğüne ve il sağlık müdürlüğüne yazı yazılarak olayın bildirildiği ana ve yapılan işlemlere dair bilgi istenilmesine, TCDD Genel Müdürlüğü'ne hattın daha önce kapatılıp kapatılmadığı ve nedenleri hususunun sorulmasına, yol kontrol bekçiliğine alım yapılmasına ilişkin hususların bildirilmesinin istenmesine, tefrik edilen soruşturma dosyasının geldiği aşamanın sorulmasına, yağış verilerinin fiziki ve dijital verilerinin temin edilmesine, İTÜ ve YTÜ'ye yazılan müzekkere akıbetlerinin sorulmasına, keşif hususunun bilirkişi işlemleri tamamlandıktan sonra değerlendirilmesine, Baroların katılma taleplerinin reddine, sanıklar hakkında verilen adli kontrol kararlarının devamına" denilirken, duruşma 21 Nisan 2020 tarihine ertelendi.

Duurşmanın ardından Oğuz Arda Sel'in dedesi Mehmet Öz ise yaşananlara isyan etti. Mehmet Öz, "Torunumu ne halde bulduğumu ben biliyorum. Bütün devlet adamları videosunu izlesin, 9 yaşındaki çocuğun halini görüp karar versinler. Biz yaşamıyoruz, adalet nerede!" şeklinde konuştu. Dede Öz, devlet yetkililerine seslendiği konuşmasının devamında, "Cumhurbaşkanım torununu nasıl kucağına alıp sevebiliyorsun? Artık yeter, çekil pis ellerinizi adaletin üzerinden" diye konuştu.

Davanın avukatlarından Selvi Yüzbaşıoğlu yaptığı açıklamalarda, "Bu celsede maalesef tüm taleplerimizin reddedildiği bir duruşma yaşadık.Öncelikle çok önemli üç tanık talimat mahkemelerinde usulsüz dinlenildi. Tanıklardan bazılarının kalem memurlarınca hakim yokluğunda ifadeleri alındı." dedi.

Oğuz Arda Sel'in annesi Mısra Öz Sel, "520 gündür bir arpa boyu yol aldığımızı düşünmüyorum" diyerek, "Herkes koltuğunda maaşını alıyor, koltuğuna oturuyor. Bakan'a 'Çorlu tren katliamından sorumlu kim?' diye soruyoruz; bizi ciddiye alan yok. Adalet bu ülkede birileri için geldiğinde onlar bizim karşımızda nereye saklanacaklarını düşünecek. Bazıları bu katliamın yaratıcısı olduğu için vicdansızlıkla tarihe yazılacak. Adil yargı şu anda sus pus olmuş durumda" dedi.