Son yıllarda AKP iktidarı en çok toplumsal karşıtlıkları kaşımak ve kutuplaşmayı arttırmakla suçlanıyor. Sadece Sünni dini inanış öğretilerinin öğretildiği zorunlu din derslerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği mahkûmiyetlere rağmen inatla sürdürmesi, Cem Evleri’nin dini statüsünü bir türlü tanımak istememesi ve zaman zaman seçim kampanyalarında bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi kökenine yapılan vurgular bu kutuplaştırma siyasetine yönelik örneklerden sadece bir kaçını oluşturuyor. İktidar partisi AKP’nin karşısında yer alan CHP de bugüne kadar Türkiye nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturan Sünni müslümanların dini hassasiyetlerini yeterine gözetmemekle suçlanıyordu.
Al Monitor Türkçe'de yer alan Sibel Hürtaş'ın yazısına göre, Türkiye’nin turizm kenti Antalya’nın en büyük ilçesi olan Muratpaşa’nın CHP’li Belediye Başkanı Ümit Uysal bütün bu siyasi yönelimlerin dışında, Türkiye’de daha önce örneği görülmemiş birçok kültürlü, çok dinli belediyecilik anlayışı geliştirmiş görünüyor.
Türkiye’de AKP yönetimindeki pek çok yerel yönetim bölgelerinde yaşayan vatandaşlar için cenaze hizmeti sunuyorlar. Ancak bu hizmet sadece Sünni vatandaşlar için sunuluyor. 2014 yerel seçimlerinde Muratpaşa Belediye Başkanı seçilen Ümit Uysal’ın belediye bünyesinde kurduğu cenaze hizmetleri birimi, bütün ezberleri bozacak şekilde hizmet veriyor.
Belediye, cenaze hizmetleri biriminde, bir kadın ve bir erkek imamın yanı sıra, kent bünyesinde bulunan cemevinin dedesi, bir papaz, bir de haham ile protokol imzalamış. Bir yıldır yürürlükte bulunan bu protokol uyarınca, bu dinlere mensup vatandaşların da cenazeleri belediye aracılığıyla kaldırılıyor. Son bir yılda 1400 cenaze kaldırmış belediye. Bu hizmetlerin yüzde 30’u Alevi ailelere yönelik gerçekleştirmiş. Yabancılar genelde özel sigorta şirketleri ile anlaşmalı olduğundan Belediye tarafından kaldırılan Hristiyan cenazesi 7, Yahudi vatandaşlardan ise bugüne dek talep gelmemiş. Türkiye’de pek çok belediye Ramazan ayında iftar verir. Muratpaşa Belediyesi, Muharrem ayında Aleviler için aşure dağıtıyor, Hristiyan ve Yahudilerin dini günlerinde de etkinlikler düzenliyor.
Bir de ibadethaneler konusu var. Cemevlerinin yasal statüsü Türkiye’de hep tartışmalı bir konu ola gelmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Aleviliği bir din olarak değil de bir kültür olarak tanımlaması nedeniyle, cemevleri ibadethane olarak tanınmıyor. Alevilerin açtığı dava sonunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, cemevlerini ibadethane olarak tanıması yönündeki kararının gereği Türkiye tarafından yerine getirilmiyor.
Ama Muratpaşa Belediyesi, AİHM kararını göz önüne alarak cem evlerini tanıdığını açıkladı ve kentte faaliyet gösteren cemevinin tapusu Alevilerin örgütlenmesi olan Hacı Bektaş Kültür Vakfı’na devredildi. Cemevinin adı Antalya Cem Evi. Belediye, yine Alevilere devretmek üzere bir cemevi inşaatına başlamış.
Bölgede, Anadolu Ermenilerinin çok az yaşadığını söyleyelim. Bu bölgedeki Hristiyan nüfus, genelde buraya yerleşmeye karar veren İngiliz, Alman ve Ruslardan oluşuyor. Bir de bahar aylarından itibaren gelmeye başlayan ve sayıları binlerle ifade edilen yabancı turistler var. Onlara hizmet eden iki kilise mevcut, belediye sınırları içinde. Muratpaşa Belediyesi, kiliselerin temizliğini üstlenmiş. Belediye Başkanı Ümit Uysal, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada, “Kiliseler ilk altı ay hizmetimizi kabul etmediler. Çünkü güvenmediler. Daha sonra iyi niyetli olduğumuzu görünce kabul ettiler. Şimdi kiliselerini Belediye olarak temizliyoruz” diyor. Cemevleri ve camilerin temizliği de belediye tarafından yapılıyor.
Ümit Uysal, bu hizmetleri nedeniyle hiçbir negatif tepki ile karşılaşmadıklarını söylüyor, “Bu bölgenin adı Pamfilya’dır. Antik çağda pek çok ırkın bir arada yaşadığı Pamfilya kenti. Bu ruhuna uygun bir yönetim var bugün burada. Halk da insanlara sadece insan oldukları için hizmet etmemizi büyük bir memnuniyetle karşılıyor” diyor.
CHP’li Uysal, hükümetin cemevlerini tanımayan, kiliselere bütçe ayırmayan hatta camileri bile sadece toplumun dayanışma ruhuna emanet eden anlayışını eleştiriyor ve şöyle diyor: “Farklı dinlere hizmet etmek bizim doğrudan görevimiz değil. Ama felsefi görevimiz. Biz belediye olarak herkesin vergisini harcıyoruz. O zaman bütün kültürlere de hizmet etmeliyiz. Adil olmak durumundayız. Kaldırımlar yapıyoruz, çöpleri topluyoruz, yoksulların, engellilerin yanında oluyoruz. Ama yetmez. Kent uygarlığı için dayanışma ruhunu da yaşatmamız lazım. Dindar insanlara hizmet etmek için illa da dini referans alan partilere mensup olmak gerekmez. Her türlü hak ve özgürlüklerin olduğu gibi dinlerin ve dindarların hukukunu da en başta sosyal demokratlar koruyabilir. Biz de bu hizmetlerden onur duyuyoruz.”
Muratpaşa Belediyesi’nin uygulaması, çok kültürlü yerel yönetimler için önemli bir örnek. Sadece çoğunluğun dini ve kültürel değerlerini gözetmektense, hangi din ve milletten olursa olsun vatandaşları arasında ayrım gözetmeden hizmet veren bir yerel yöneticilik anlayışı mümkün. Örnekler, toplumun buna hazır olduğunu da gösteriyor. Merkezi yönetim anlayışının değişmesi ile farklı kültür ve dinlerdeki insanların da hizmet alabileceği huzurlu belediyeler yaratılabilir.