T24 - Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, oğlu güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürüldükten sonra taziye evine Türk bayrağı asmasıyla gündeme gelen aileyi dinledi. Oğlunun kaçırıldığını söyleyen baba Mehmet Arslan, "Babası korucu çocuk terörist nasıl olur?" derken Meclis’teki partileri adalet ve barış için çalışmaya davet etti. Köy muhtarı Mahmut Arat ise, çocuklarını 16 yaşında kaçırıp eline silah veren PKK’ya tepki gösterdi, "Çocuğumuzun ölümü barışa katkı sağlayacak mı, sağlayacaksa acımız azalır" dedi.
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan "terör ve şiddet olayları kapsamında yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesi" alt komisyonu, güvenlik güçleriyle girdiği bir çatışmada ölen PKK’lı Sezer Arslan’ın babası Mehmet Arslan ve Muş İçboğaz köyü muhtarı Mahmut Arat’ı dinledi. Muş’ta köy korucusu olan Arslan 15 çocuk sahibi olduğunu, oğlunun da Hakkari Merkez Anadolu Lisesinde okurken kandırılarak 16 yaşında terör örgütüne katıldığını söyledi. Arslan, "Okumak için gönderdim. Kandırdılar mı çağırdılar mı ne yaptılar bilmiyorum" dedi.
Muhtar Arat ise, Sezer Arslan’ın kandırılarak dağa çıkartıldığını, bir yıl sonra ancak bunu net olarak öğrenebildiklerini, Arap kökenli bir korucu ailesi oldukları için de hiç bağlantı kuramadıklarını, ancak ölünce haber alabildiklerini anlattı. Baba Arslan çocuğunun PKK’ya sempatisi olmadığını, Hakkari’ye okumak için gittiğini söyledi.
'Cenaze üzerinden ranta izin vermedik'
Sezer Arslan’ın Kazan Vadisi’nde öldüğü haberini internetten aldıklarını anlatan muhtar Arat, cenaze üzerinden rant elde edilmemesi için hemen gidip cenazeyi aldıklarını anlattı. Taziye evine astığı Türk bayrağıyla gündeme gelen baba Arslan ve muhtar Arat’a bunun nasıl karşılandığı soruldu. Muhtar Arat, Türkiye genelinde olumlu tepkiler aldıklarını belirterek, "Doğu batıda olması gereken, ailenin durması gereken yerde durdunuz, dediler. Hiçbir ana baba çocuğunun terörist olmasını istemez. Arap kökenli de olsak bölgede yaşıyoruz. Huzur barış olmasını istiyoruz. Bizim diğer çocukların ölmesini istemiyoruz. Doğuda hizmetin batıdan farkı yok. Huzur sağlanması en büyük dileğimiz, talebimiz" dedi. Muhtar, kurumsal kimlik ve parti olarak gelişleri istemedikleri yönünde açıklamaları üzerine birkaç kişinin gelip o bayrağın altında oturup taziye vereceklerini söylediklerini ancak gelmediklerini söyledi.
Muhtar Arat, BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün "Koruculuğu benimsemenizin sebebi ne" sorusuna, "Mecburiyetten. Batman’dan 1984’te göç edip köye yerleştik. Korucu olmamıza çevre civar köyler zorladı. Yerleşmemizi hazmedemeyip her taraftan huzursuz ettiler. Kendi huzurumuzu ve kendimizi korumak için, huzur olsun diye. Yarın hepsini bırakmaya hazırız. Geçim nedeniyle ekonomik sebepler" yanıtı verdi.
'Bir anne oğlunun ölümünü ister mi'
Muhtar Arat Sezer Arslan’ın ölüm haberinden birkaç gün önce annesinin kendisine geldiğini belirterek, "Annesi keşke çocuğumun cenazesini bulsam bir mezarı olsa. Hergün bunu düşünmesem" dediğini aktardı. Annenin oğlunun dağda olmasından yana olmadığını söyleyen muhtar Arat, "Cenazeyi getirince beni görünce, ‘Allah benim dualarımı kabul etti, bana gönderdi’ dedi. Hiçbir ana oğlunu musalla taşında görmek istemez. Bunu ana söylemez. Çocuğunun böyle olmasını istemez. Oraya çıkan o şekilde gelir" dedi.
'Babası korucu çocuk terörist olur mu?'
Adalet, barış istediğini anlatan baba Arslan "Allah’ımız devletimiz, bayrağımız birdir. Başka devlet yoktur" diyerek şunları söyledi:
"Adalet istiyoruz 4 tane parti Meclis’te. Biri gelsin, yumruk vursun masaya, otursun nasıl yaparsa yapsın. Barışı getirsin, adaleti istiyoruz. Çocuğumuzun zorla kaçırıldığını herkes bilir. Babası korucu çocuk terörist nasıl olur? Benim 2-3 çocuğum korucu, akrabalar korucu. 4-5 parti gelsin otusun bu işi yapsın. Nasıl yol, çizgi bulunsun, bu işi yapsın. Katliam iyi değil. Bizim memleket Müslüman. Çanakkale’de birlikte savaştık. Cenazeler orada yatıyor. Ha senin çocuğun ha benim çocuk. Müslüman olmasa o ayrı mesele."
Muhtar Arat en büyük tepkilerinin çocuklarını 16 yaşında kaçırıp eline silah veren PKK’ya olduğunu belirterek, "Çocuğumuzun ölümü barışa katkı sağlayacaksa acımız azalır" dedi.