2014, çocuk hakları açısından özel bir yıl! Zira, 1989 yılında ilk kez BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra, yani neredeyse çeyrek asırlık bir süreden sonra ilk kez iki çocuk hakları aktivisti Nobel Barış Ödülü’ne lâyık bulundu. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 25. yıldönümünde kısa bir bilanço çıkartıyoruz:
'Eski bakış açısı değişiyor'
1980’li yıllarda çocuk hakları sözleşmesinin ortaya çıkmasında önemli rol oynayan, sivil toplum kuruluşları adına çalışan, çocuk hakları uzmanı Nigel Cantwell, çocuklara sadece himaye edilecek varlıklar olarak bakılmamasının yeni bir durumu ortaya koyduğunu söylüyor: “Çocuklara bakış açısında belirgin bir değişimi gösteriyor bu! Çocukları sadece korunmaya muhtaç varlıklar olarak gören eski bakış açısından uzaklaşmak anlamı taşıyor.”
Çocuk hakları uzmanı Nigel Cantwell, çocukların kendi hakları için birşeyler yapabilecek durumda olduklarının ve bu yöndeki girişimlerinden dolayı da ciddiye alınmak zorunda olduklarının artık gittikçe yaygın bir görüş haline geldiğini de belirtiyor.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi devletleri bağlıyor
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin toplam 54 maddesini imzalamış bulunan devletler, çocukları ayrımcılıktan, sömürüden, istismardan ve şiddet uygulamalarından korumakla kendilerini yükümlü kılıyorlar. Sözleşme, tüm dünya çocuklarının yaşama sağlıklı bir biçimde başlama hakkına, zihinsel ve bedensel gelişim olanaklarını kullanmaları için de okula gitmeye, yani eğitim hakkına sahip olduklarını kesinkes vurguluyor. Çocuklara ilişkin alınacak tüm önlemlerde çocukların söz söyleme hakkı ve onlara kulak verilmesi gerektiğinin de altı çiziliyor.
'Önemli ilerlemele rağmen eğitim alanında duraklama var'
BM Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin imzalanmasının üzerinden geçen 25 yıl içerisinde ne gibi ilerlemeler kaydedildiğini irdelerken, ‘acaba dünyamız bugün çocuklar açısından, 1989 yılında olduğundan daha iyi bir konuma mı geldi‘ sorusunu da yöneltiyor. UNICEF'in Cenevre Bürosu'ndan Nicolette Moodie, „Önemli ilerlemeler kaydettiğimiz alanlar var“ diyor ve ekliyor:
“Özellikle sağlık ve eğitim gibi alanlarda örneğin büyük ilerlemeler kaydedildi. Ancak son yıllarda bu alanda da bir duraklama yaşanıyor. Yine de önemli gelişmeler oldu. Fakat sınırları aşan, tüm çocukları kapsayan nitelikte değildi.”
Aşı kampanyaları ve tıbbî bakımın daha iyi bir duruma gelmiş olması nedeniyle bebek ölümleri 1990'dan bu yana yarı yarıya azalırken, aynı zamanda dünya üzerinde her gün 17 bin çocuk, aslında tedavisi mümkün bazı hastalıklar yüzünden hayatını kaybetmeye devam ediyor. UNICEF, çocuk ölümlerinde yoksulluk ve yetersiz beslenmenin de en önemli etkenlerden olduğunu belirtiyor.
Geçen 25 yıl içinde çocuk haklarındaki ilerlemelerin yetersiz kaldığına dikkat çeken uzmanlar, çocuklara karşı şiddet, çocukların çalıştırılması, çocukların evlendirilmesi gibi uygulamalarda çok yavaş ilerleme kaydedildiğine işaret ediyorlar.
Tarafsız komiteler ülkelerdeki çocuk hakları durumunu denetliyor
Çocuk Hakları Sözleşmesi, ülkelerin, çocuk hakları uzmanlarından oluşan tarafsız bir komite tarafından dönüşümlü olarak denetlenmesini öngörüyor ve beş yılda bir çocuk hakları konusundaki ilerlemeler ve uygulamadaki zorluklara ilişkin komiteyi rapor hazırlamakla yükümlü kılıyor.
Çocuk hakları uzmanı Nigel Cantwell, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin potansiyel etkileme gücünün çok yüksek olduğunu belirterek şöyle bir benzetmede bulunuyor: “Çocuk Hakları Sözleşmesi bir araçtır, yani doğru kullanmak zorunda olduğumuz bir âlettir bir anlamda. Bir çekiç tek başına çivi çakamaz. Çekici eline sen alacaksın ve çiviyi çakacaksın. Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni de böyle algılamak gerekir. Onu alıp kullanacaksın!”