Voleybol, genel anlamda her spor dalının sağladığı fiziksel gelişimi sağlamakla birlikte; vücudun esneklik kazanmasına, diğer toplu sporlara nazaran daha fazla yardımcı olur.
Voleybol Antrenörü Gökhan Edman Anneyiz Biz dergisine yaptığı açıklamada: “Voleybol sporunda, fiziksel anlamda ‘uzun kas’ diye tabir edilen kas tipine ihtiyaç duyulduğu için, bu sporla uğraşan çocukların vücut şekli de, bu esnek form doğrultusunda gelişir. Neticede vücudun kas yapısı, ideal ölçütlere (Ne çok kaslı, ne çok kassız) ulaşır.” diyor ve voleybolun, çocuk gelişimi üzerindeki etkileri hakkında bize çok faydalı bilgiler veriyor.
‘Voleybol oynayan çocuklar sağlıklı beslenme bilincine sahip olur’
Çocuğunuzun vücut formunun esnek ve ideal olması için, vücudunun yağ dengesinin de ideal ölçütlerde tutulması gerekir. Vücut yağ oranının, performansı büyük ölçüde etkilemesi sebebiyle, tüm diğer sporlara nazaran, voleybolda vücut yağ oranı düşük olmalıdır. Voleybolculara tavsiye edilen beslenme önerileri içinde; asitli içecekler, şekerleme benzeri yüksek kalorili ürünler veya cips gibi aşırı tuzlu, baharatlı ve yağlı gıdalar bulunmadığı gibi, sporcular da, beslenmelerinde abur-cubur diye tabir edilen yiyeceklere yönelmeyip, sağlıklı bir şekilde beslenir. Dolayısıyla çocuğunuzun vücudunda ne selülit, ne yağlanma olur, ne de kas kitlesinde azalma görülür. Voleybolculara çok küçük yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme eğitimi verilir ve voleybolcuların beslenmesi takip edilir. Çocuğunuz, bu sağlıklı beslenme bilinci ile yetiştiği için, vücudundaki yağ oranı sürekli olarak kontrol edilir. Beslenmeye ilişkin çocuğunuzun sahip olduğu bilinç, yaşam boyu, spora ya da voleybola devam etmese de bile sürer.
Ayrıca spor ortamına giren çocuklar, sigara, alkol gibi kötü alışkanlıkların kullanımına maruz kalmadıkları için, kötü alışkanlıklardan da uzak kalarak, hayat boyu sağlıklarını korurlar.
Voleybolun çocuklar üzerindeki psikolojik ve sosyal etkileri
Voleybolun psikolojik ve sosyal etkileri, iç içe geçen iki kavramdır. Voleybol, iki baskın özelliğe sahiptir. Bunlardan birincisi, takımlar arasında file olması sebebi ile voleybolun “şiddete kapalı” bir spor dalı olması; diğeri de “takım sporu” olmasıdır.
Hiçbir şiddet unsuru bulunmaz
Voleybol maçlarında, rakiplerin birbiri ile fiziksel etkileşimi neredeyse yok denecek kadar azdır. Takımlar arasında file olması, rakip oyuncuları birbirinden ayırır, bu da rakibe yönelik şiddet eylemi ve düşüncesini uzaklaştırır. Voleybolda hiçbir şiddet unsuru bulunmaz. Oyun kuralları gereği herhangi bir kötü söz ya da centilmenlik dışı hareket bile cezalandırılır. Voleybol, çocukları nezakete davet eder. Voleybol oynayan bir çocuk; şiddet kullanmadan, çalışması, iradesi ve rakibine karşı sağladığı psikolojik güç ile başarı kazanmayı hedefler. Başarı elde etmek için takım arkadaşlarına ihtiyacı olduğunun bilinci ile ekip çalışmasını ve yardımlaşmayı öğrenir.
Yardımlaşma duygusunu geliştirir
Voleybolun ikinci baskın özelliği; takım sporu olmasıdır. Diğer takım sporlarından ayrıldığı nokta; yardımlaşmanın çok yüksek oranda gerekli olmasıdır. Voleybolda mutlaka paslaşma sağlanmalıdır. Sonuca gitmek için takımdaki diğer oyunculara gereksinim duyulur. Bu da üst düzeyde yardımlaşmayı gerekli kılar. Çocuklar, bu yardımlaşma bilinci ile farkına varmadan hayata hazırlanırlar. Voleybol sayesinde, normal şartlarda ancak bir mesleğe sahip olup, iş hayatındayken kazanılacak tecrübe, küçük yaşlardan itibaren voleybol sahasında edinilir.
Zamanı verimli kullanmayı öğretir
Voleybol, uzun ve kısa vadede hedef belirleyip, bu hedeflere ulaşma konusunda yöntem geliştirmeyi öğretir. Hem bireysel hem de takım olarak hedef koyma ve bu hedeflere ulaşmak için, grupla birlikte çalışma becerisini kazandırır. Böylece çocuğunuz, hayatını planlamayı ve zamanı verimli kullanmayı öğrenir; hedefe ulaşmada zamanın ne kadar önemli olduğunu kavrar. Dolayısıyla, spor dışındaki hayatını planlayıp programlayarak, kendisi için hem kısa, hem de uzun vadeli hedefler koyma becerisi ve sorumluluğuna sahip olur ve zamanı verimli bir şekilde kullanmayı öğrendiği için, boşa zaman harcamaz.
Güçlü yönlerini ortaya çıkarır
Voleybol oynayan çocuklar, yardımlaşma ve ekip bilincini öğrenirken; aynı zamanda liderin önemini, lidere uyum sağlamanın takıma sağlayacağı avantajı da görür. Lidere uyum göstermek, genelde zordur. Takım sporları, lidere uyum sağlamanın ne kadar gerekli ve önemli olduğunu öğretir. Ayrıca lider özellikli kişilerin, genç yaşta bu özelliklerinin fark edilip ortaya çıkarılmasına yardımcı olur. Dolayısıyla çocuğunuz, kendini erken yaşta tanıyıp; güçlü yönlerini fark eder.
Sorumluluk duygusu erken yaşta gelişir
Küçük yaşlardan itibaren voleybol oynayan çocuklar, görev ve sorumluluk alıp, bunları yerine getirmeyi öğrenir. Bireysel sorumluluğunun yanı sıra, takımı içinde de sorumluluk taşıdığının bilincinde olan çocuklar, ekibindeki zayıflıkları tolere etmesi gerektiğini kavrar. Ayrıca, her zaman başarı kazanmanın mümkün olmadığını; zaman zaman yedekte kalıp; her zaman “en iyi” olamayacağını, iyi olmadığı zaman, yerini başkasına bırakıp, onu desteklemesi gerektiğini, iyi olmak için sürekli çalışması gerektiğini öğrenir. Voleybol eğitimcileri, bu eğitimi genellikle çocuklara bilinçli olarak verir, voleybol oynayan çocuk, ister istemez bu bilinci kazanır.
İletişim becerileri güçlenir
Voleybolun takım sporu olmasının getirdiği bir diğer avantaj da, çocuğunuzun arkadaşlık ilişkilerini güçlendirmesidir. Böylece voleybol, çocuğunuzun daha sosyal olmasını sağlayarak, iletişim becerilerini güçlendirir. Kendilerini ifade etme becerileri gelişir. Maç öncesi çocuklar kendi fikirlerini söylerken, topluluk önünde konuşma yeteneği de kazanır. Belirli kurallar çerçevesinde tartışmayı; sorunları kavga etmeden konuşarak çözmeyi öğrenir.
Sorunu tespit edip çözüm yolu geliştirir
Voleybol, çocukların mevcut sorunu bulma ve sorunu çözme yöntemlerini geliştirir, çünkü voleybol maçlarındaki başarısızlık durumunda, sorun tespit edilip, onu bertaraf etmek için yöntemler geliştirilir. Ayrıca çocukların, duygularını kontrol edebilme özelliği kazanmalarını sağlar.
Günümüzde çeşitli sorunlar nedeniyle bireyler, “yaşam koç”larına ihtiyaç duyarlarken, voleybol oynayan çocuklar, küçük yaşlardan itibaren, yaşamlarını sağlıklı bir şekilde yönetme becerisi kazandıkları için, bu kişilere ihtiyaç duymaz, çünkü küçük yaşlarda, öğrenme kabiliyetinin yüksek olması nedeniyle, kazanımlar ve bunların verimi daha fazla olur.