Türkiye'de günlerdir en fazla tartışılan konulardan biri, Karaman’da çocuklara yönelik cinsel istismar iddiaları.
Konuyla ilgili tartışılan noktalardan birisi de, çocukların cinsel istismarının hukuki boyutları.
Bu durumda, yargı mercilerine nasıl başvurulmalı? Çocuk bu süreçte nasıl korunmalı? Çocuğu korumakla yükümlü yakınların yapmaları gerekenler neler?
Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı Koordinatörlerinden avukat Şahin Antakyalıoğlu, BBC Türkçe'nin konuyla ilgili sorularını yanıtladı.
1- Bir yetişkin, çocuğun istismara uğradığını anladığı anda hukuki olarak ne yapmalı?
Hukuken, işlenmekte olan veya işlenmiş olan bir suçun varlığı halinde bu durumun yetkili makamlara bildirilmesi gerekir. 155 Alo Polis hattı, 156 Alo Jandarma hattı, en yakın Polis Merkezine veya Cumhuriyet Savcılığına bildirimde bulunulması gerekir.
Cinsel istismar şüphesi varsa ayrıca Alo 183 aranmasında fayda var. Alo 183, aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gazilere yönelik hizmetler hakkında bilgilendirme ve yönlendirme sağlayan bir hat.
Ayrıca İhmal, istismar ve şiddet vakaları veya töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için tedbir mahiyetindeki ihbarlar da alınıyor burada. Bir önemli nokta da şu: Türk Ceza Kanununa göre işlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisi veya sağlık mensubunun bu suçu işlemesi halinde daha ağır bir ceza veriliyor.
2- Cinsel istismar durumunda çocuğu koruyan yetişkinler veya kurumlar yargı sürecinin iyi işlemesi için ne yapmalı?
Çocuğun vücuduna organ sokmak suretiyle istismar edilmesi halinde ilk 24 saat çok önemlidir. Bu süre geçtikten sonra ve zaman geçtikçe, çocuğun idrarını yapması gibi ihtiyaçlarını giderdikçe, banyo yapınca genital bulguların birçoğu kaybolacağından vakit kaybedilmemelidir. Bu nedenle öğrenmeden itibaren zaman kaybetmeksizin tercihen savcılığa suç duyurusu yapmak üzere başvuru yapılmalıdır.Mesai saatleri dışında ise ve savcılığa ulaşımı güçse kendi oturduğu semtin bağlı bulunduğu karakola başvurularak suç duyurusunda bulunulmalıdır. Karakolda başvuru üzerine zaman kaybetmeden çocuğun Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) kendi rızasını da alarak muayenesinin yapılması gereklidir.
Çocuğun istismar edildiği sırada üzerinde bulunan iç çamaşırı ve kıyafetlerin de yanında getirilerek Adli Tıp Kurumu'nda inceleme yapılmak üzere adli makamlara verilmesi önemlidir.
3- Çocuğun ifadesi nasıl alınır?
Çocuğun ifadesinin ÇİM’de alınması esastır. Bu süreçte çocuğun veya ailesinin bir avukatı yoksa çocuğa barodan ücretsiz bir avukat atanmaktadır.
Cinsel istismar mağduru çocuğa ÇİM sürecinde psikolojik destek alması konusunda yönlendirme yapılmamışsa, çocuk hakkında sağlık tedbiri alınması bakımından çocuk savcılığına, çocuk polisine veya çocuk mahkemesine ihbarda bulunulabilir.
ÇİM olmayan illerde yukarıda belirtilen süreç Çocuk Şube Müdürlükleri’nde yapılmalı. Çocuk beyanı mutlaka yasa gereği sesli ve görüntülü kayda alınmalıdır.
4- Bu konuda ne yapacağını bilemeyen kişiler için, hukuki süreç konusunda danışabilecekleri kamu kurumları ve özel merkezler var mı?
Ne yapacağını bilemeyen kişiler Alo 183 telefon hattını arayabilirler. Bulundukları illerde baro çocuk hakları komisyonu, insan hakları komisyonu veya kadın hakları komisyonlarına başvurup destek talep edebilirler.
Marmara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Çocuk Koruma Birimleri gibi üniversitelere bağlı Çocuk Koruma merkezleri var. Bu merkezlerden tedavi ve rehabilitasyona ilişkin destek alınabilmektedir. Ancak Türkiye genelinde bu ve benzeri merkezlere ciddi sayıda ihtiyaç duyulmaktadır.
ÇAÇAV (www.cacav.net) Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürüyle Mücadele Ağı (www.ctcs-mucadele.net) üyeleri ile iletişime geçilip yapılabilecekler konusunda danışmanlık alabilirler.
5- Savcılıkta izlenecek adımlar nedir?
Cinsel istismar dosyalarının soruşturma aşaması titizlikle yürütüldüğünde o dosyada cezasızlık oranı ciddi oranda azalmakta hatta bazen kalkabilmektedir. Bu nedenle savcıların kanaatimce olay yeri incelemesi yapmaktan kaçınmaması veya bu yönde talimat vermesi önemli.
Mağdur çocuğun ifadesini alırken mümkün olduğunca örselemeyecek sorular yöneltilmeli ve ifade kamera kaydına alınmalıdır.
Ayrıca şüpheli kamu kurumunda çocuklarla ilişkili bir meslek sahibiyse derhal kuruma bildirimde bulunulmalıdır.
6- Çocuğun yargı sürecinde psikolojik olarak korunması kimin sorumluluğunda?
Çocuğun psikolojik olarak korunması sorumluluğu soruşturma aşamasında polis ve savcılıktadır. Bu aşamada çocuğun ruh sağlığının bozulması veya etkilenmesi halinde Çocuk Koruma Kanunu 5. maddesi gereğince Çocuk Mahkemesinden Sağlık Tedbiri kararı aldırılmalıdır.
ÇİM bünyesinde çalışan meslek elemanlarının ÇİM olmayan yerlerde Çocuk Şube Müdürlükleri, Çocuk Büroları da bu tedbirin verilmesini sağlayabilirler. İstismara uğrayan çocuğun varsayımsal olarak psikolojisinin bozulacağı bilinmektedir. Çocuğun psikolojik olarak bir terapi sürecine yönlendirilmesi ve ailesinin de bu sırada fazla hassaslaşmış hissetmesi halinde ayrıca yardım alması gereklidir.
Çocuk Şube Müdürlüğünde mağdur çocukla yapılacak görüşmeler sosyal çalışmacı tarafından gerçekleştirilir, ayrıca sosyal inceleme raporu hazırlanır.
7- Mahkeme sürecinde yapılması gerekenler neler? Çocuğun korumasından yükümlü olan kişiler bu süreci nasıl takip etmeli?
Mahkeme sürecinde çocuğun sanık ile karşı karşıya gelmesine engel olunmalı gerekirse heyetten özel olarak bu hususa dikkat edilmesi istenilmelidir. Çocuğun bir sosyal hizmet uzmanı veya psikolog ile görüşme yaptıktan sonra ifadesine geçilmeli, görüşme yapmadan ifadesi alınmasına müsaade edilmemelidir.
Yargı sürecinde çocuğun korunması için en başta ifadelerinin birden çok kez alınmasının önüne geçilmelidir.
8- Sizce Türk Ceza Kanunu’nda, çocuğa yönelik cinsel taciz ve istismarın cezalandırılması konusunda aksaklıklar var mı? Neler?
Çocuğun fiziksel temas olmaksızın istismar edilmesi halinde dava cinsel istismardan değil cinsel tacizden açılmaktadır. Oysa ki "grooming" yani Türkçedeki karşılığıyla "ayartma" bir kişinin cinsel istismar fiilini gerçekleştirmeye hazırlık yapmak için çocukla internet ortamında cinsel içerikli sohbet etmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu durumlarda savcılık davayı cinsel tacizden açarak en başta cezasızlığın yolunu açmaktadır.
Anayasa Mahkemesi ayrıca çocuklara yönelik cinsel istismar suçuna verilecek cezayı belirleyen 103. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesine hükmetmiştir.
Bu iptal kararının, çocuklara karşı bu suçu işleyen yetişkin faillerin, kaçınılmaz ve caydırıcı bir yaptırım ile karşılaşmalarının önünde engel oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi’nin 10 Haziran 2015 tarihinde verdiği kararla, resmi nikah olmaksızın dini nikah kıyanların cezalandırılmasını ortadan kaldıran kararı ile birlikte değerlendirirsek Anayasa Mahkemesi’nin erken yaşta evlilikleri, toplumsal ve kültürel bir olgu olarak kabul ettiğini ortaya koymaktadır.
Ayrıca TCK Madde 103/2‘nin iptali çocukların kendilerine cinsel istismarda bulunan kişilerle evlendirilmelerinin önünü açacak niteliktedir.
Yapılacak yeni düzenleme, fail ile mağdur arasındaki yaş farkını esas almalı; önleyici tedbirleri, mağdurlara sağlanacak destekleri ve istismar şüphesi halinde kullanılabilecek müdahale biçimlerini kapsamalı; etkili, caydırıcı ve kaçınılmaz bir yaptırım için çocuğu tehdit eden bütün eylemleri içererek suçu tanımlamalı; mağdurun yargı sürecine dahil olmasıyla maruz kaldığı ikincil mağduriyetleri önleyecek şekilde olmalıdır.