Burcu Karakaş
(Milliyet - 25 Mart 2012)
Herkes suskunları oynuyor
Bartın’da 22 kişinin tecavüzüne uğradığı iddia edilen 14 yaşındaki Ç.K.’nin köyündeyiz. Herkes ‘üç maymun’u oynuyor. Sokakta durum ya inkar ediliyor ya da öyle bir şey hiç yaşanmamış gibi davranıyorlar. Babaannesi bize soruyor: “Torunum ne zaman döner kızım...” Odasında Ç.K.’nin kitabındaki ödev cümlesi durumu özetler gibi: ‘İnsanın umudunu kırmak insanlık suçudur’
Bartın önceki gün korkunç bir iddiayla sarsıldı. Bartın merkeze bağlı bir köyde yaşayan 14 yaşındaki ilköğretim öğrencisi bir kız çocuğuna tecavüz ettiği iddiasıyla kentte 22 kişi gözaltına alındı, 2 kişi tutuklanarak cezaevine gönderilirken 16’sı tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olay, son günlerde içine kapanık tavrından şüphelenen öğretmenlerinin Ç.K.’yı bir psikologla görüştürmesi neticesinde ortaya çıktı. Bartın Cumhuriyet Savcılığı’na intikal eden olayla ilgili soruşturma devam ederken, bazı yetkililer olayın tecavüz değil taciz olduğunu ‘tahmin etmeye’ başlamıştı bile.
Bartın’a vardığımız vakit vatandaşlar arasında da durumun farklı olmadığını görüyoruz. Konu hakkında bilgi edinmeye çalıştığımız Bartınlılar deyim yerindeyse “üç maymun”u oynuyor. Adliye memurundan gazetecisine, polisinden sosyal hizmetler kurumu çalışanına kadar hemen herkes olayın “abartıldığı” görüşünde. “Tecavüz değil, tacizmiş” diyen de var, “Siz İstanbul’da buradaki olayı nereden duydunuz?” diye soran da... Sokakta durum ya inkar ediliyor ya da ahali böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi davranıyor.
‘Dağınık bir aile onlar’
Önce köyün, ardından okulun adını öğreniyoruz. Köy meydanında rastladığımız servis şoförü Yüksel Bey’e meramımızı anlatıyoruz, o da duyduğu kadarıyla anlatmaya başlıyor:
“Ben de olayı dün ailenin köyden komşusu olan tekstilde çalışan bir arkadaşımdan duydum. ‘Bizim köy yanıp tutuşuyor’ dedi. Herkesi karakolda toplamışlardı. Ama şimdi gitsen kahvehanede olayı konuşan yok. Dağınık bir aile onlar. Anne bir yerde, kız bir yerde...”
Dağınık derken yüzü buruşur gibi oluyor... Kendisine tecavüze uğradığı iddia edilenin bir kız çocuğu olduğunu hatırlatıyorum. “Yani” diyor “Annesi ile babası boşanmış, onu diyorum.”
‘Benim uşağı da aldılar’
Köyün girişinde boya yapan Mustafa Tınaz’ın yanına gidiyoruz. Tınaz, dün gece köye jandarmaların geldiğini söylüyor, “Niye geldiler, ne sordular valla ben de bilmiyorum” diye ekliyor.
Sonra bu sabah arabasına binen bir komşusunun oğlunu da karakola ifadeye çağırdıklarını anlatmaya başlıyor: “Onun da oğlu askerden bir ay önce gelmiş. ‘Benim uşağı da aldılar’ dedi. Oğlu U.K. 20 yaşında. Sonra ne oldu çocuğa, bilmiyorum.”
Ailenin bir kızı daha olduğunu ancak onun “kocaya gittiğini” anlatıyor. Babası M.K.’nın da inşaatlarda çalıştığını söylüyor. Evde bir de babaanne varmış. Tınaz’dan aldığımız tarifle evin önündeyiz.
Kapıyı ufak tefek bir kadın açıyor. F. Teyze’ye torunu için geldiğimizi söylediğimizde gözleri buğulanıyor: “Bir hafta önce aldılar, götürdüler. Ben evde yoktum.”
‘Bağrım kor gibi yanıyor’
Konuşmaya gönüllü olunca onu bir sandalyeye oturtup biz de dizlerinin dibine çöküyoruz:
“Pazartesi günü okuldan eve gelmiş. Ben kardeşimdeydim, evde yoktum. Kıyafetlerini değiştirmiş, sonra polisler jandarmalar almışlar, götürmüşler. Ondan beri çocuğumu görmüyorum. Nereye götürdüler, bilmiyorum.”
Babaannenin torunu Ç.’nin neden götürüldüğü hakkında haberdar olup olmadığından emin değiliz. Yalnızca “Oğlum aradı, ‘Böyle böyle oldu’ dedi” diyor.
O da bize soruyor: “Torunum ne zaman döner kızım? Bağrım yanıyor kor gibi.”
Babasının kızını görmeye gittiğini ancak döndükten sonra kendisine bir şey anlatmadığını söylüyor. Oğlu ile gelini Ç.K. 7 yaşındayken boşanmış. Sonra torununun küçükken bir trafik kazası geçirdiğini, kazadan sonra kendisinde “anormal durumlar” olduğunu anlatıyor:
“O zamandan bu zamana kafasında bir anormallik var. 14 dikiş atılmıştı. Ona dayılanır, şuna dayılanır bazen. İyi bir dili yok yani.”
Ç.’nin, babaannesi ve babasıyla sohbeti yokmuş fakat arkadaşlarıyla konuşurmuş:
“Babasıyla arası iyiydi ama içine kapanık bir çocuk. Annesinin yanından buraya taşınalı beri evde pek konuşmazdı. Ben soruyordum ama bana da söylemezdi. Yaşlıyım, benden ne anlayacak? Ama okuldaki arkadaşlarıyla konuşurmuş diye duyardım.”
Durumun ne olduğunu F. Teyze’nin bilip bilmediğinden emin olamasam da “Kimseden şüphelendin mi?” diye soruyorum. “Yok, şüphe duyduğum kimse yok” diye cevap veriyor.
Bir mahsuru yoksa torununun odasını görmek istediğimizi söyleyince hemen içeri buyur ediyor. Kendisi torunu gittiğinden beri odasına adım atamamış. Aynalı küçük masada boş parfüm şişeleri, voleybol müsabakasından kazandığını tahmin ettiğimiz madalya, mor atkı, köşede büzülüp kalmış peluş bir köpek, küçük beyaz hapların bulunduğu antiepileptik bir ilaç kutusu var. “İhtiyaç olduğunda alırdı, her zaman değil” diyor F. Teyze, “Bazen kriz geçiriyor.”
Kutunun yanında sakızdan çıkmış bir mani gözümüze çarpıyor: “Açmış elini semaya/Dua etmiş Yaradan’a/Duaları hep aynı/Kavuşmak için sana...”
Yerdeki sırt çantasında defterler, kitaplar, peluş bir kalem kutusu ve su şişesi... Etrafa göz gezdirirken babaannenin gözleri doluyor. Sehpanın üzerindeki 8. sınıf öğrencileri için hazırlanmış kitapçıkta öğelerine ayrılması istenen cümlelerden biri: “İnsanın umudunu kırmak insanlık suçudur.”
Küçücük bir kızın başına geldiği iddia edilen bir olay hakkında çevresindekiler bile doğru düzgün cümle kuramazken onun yaşadıklarını düşününce kalbim sıkışıyor. İşte o an, yalnızca umutlarını değil, bir çocuğun geleceğini yakıp yıkmanın nasıl bir insanlık suçu olduğunu anlatmaya kelimeler yetmiyor.
Başsavcılıktan şaşırtan açıklama
Bartın’da cinsel tacize uğradığı iddia edilen 14 yaşındaki öğrencinin koruma altına alındığı bildirildi. Başsavcılıkça yapılan yazılı açıklamada, bir ilköğretim okulunun 8. sınıfında eğitim gören Ç.K’nin cep telefonunda kayıtlı uygunsuz mesajlar olduğunun okul idaresince öğrenilmesi üzerine durumun İl Milli Eğitim Müdürlüğü vasıtasıyla 19 Mart’ta savcılığa iletildiği belirtildi.
Mağdurun pedagog, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve avukat huzurunda alınan beyanları doğrultusunda isimleri tespit edilen bazı şüphelilerin önceki gün savcılığa getirildiği bildirilen açıklamada, şöyle denildi:
“İfadeleri alındıktan sonra Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen zanlılardan 2’si tutuklandı. Yapılan tespit ve toplanan delillere göre, mağdur Ç.K’nin zeka düzeyinin yeterince gelişmemiş olduğu, ailevi problemlerinin bulunduğu, anne ve babasının ayrılması neticesi psikolojik sorunlar yaşadığı, düştüğü bu durum neticesi birçoğu rızaya dayalı ilişkiler yaşadığı, bunlardan birinin tecavüz niteliğinde gerçekleştiği, diğerlerinin ise cinsel istismar ve cinsel taciz mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır. Soruşturmanın halen devam ettiği olayda mağdur koruma altına alınmıştır.”