Gündem

Cizre'deki 20 yıl önceki infazı 'asker yaptı' iddiası

Cizre'de 1993 yılında öldürülen 5 kişi için savcılık PKK'lıların değil, askerin yaptığını savundu

06 Eylül 2013 11:26

Şırnak’ın Cizre ilçesinde 20 yıl önce 5 kişinin öldürülmesiyle ilgili soruşturmada savcılık, cinayetlerin PKK tarafından değil, jandarma tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü

12 Ocak 1993’te Şırnak’ın Cizre ilçesine bağlı Güçlü köyü Kolgezer mezrasında aynı aileye mensup 5 kişi evlerinde uzun namlulu silahlarla taranarak öldürüldü. Soruşturmada yıllarca sonuç elde edilemedi. Savcılık, PKK’lılar tarafından işlendiği belirtilen cinayetin dosyasını, şüphelileri bulamadığı gerekçesiyle, faili meçhul dosyalar arasına kaldırdı. 

Ancak dosyaların yeniden taranması sırasında, çarpıcı detaylar günışığına çıktı. 

Milliyet gazetesinden Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre zamanaşımının dolmasına kısa süre kala dosyayı yeniden açan savcılık, görevsizlik kararı vererek, dava açması için dosyayı Cizre Başsavcılığı’na gönderdi.

 

İki kişi kurtuldu

 

Kararda, olayın meydana geldiği akşam, Davut Elgün’ün evine silahlı 3 kişinin geldiği, kapıyı açan evin gelini Hediye Şakar’a, içeridekilerin avluya çıkmasını söylediği, dışarıya çıkan Nezir (8), Lokman (21), Hacer (4), Hıdır (20) adlı kardeşlerle anneleri Nasibe Elgün’ün (42) uzun namlulu silahlarla taranarak öldürüldüğü, dışarıya çıkmayan Hediye Şakar ile Azize Özdemir’in ise kurtulduğu belirtildi. İki kadın, karanlık olduğu için eve gelenlerin yüzlerini seçemediklerini kaydetti. Olaydan 4 ay sonra, 24 Mayıs 1993’te, Cizre İlçe Jandarma Komutanı Aydın B. imzalı tutanak savcılığa gönderildi. Tutanakta, olayın PKK’lılarca gerçekleştirildiği, faillerin yakalanamadığı, PKK’nın vatandaşları devlet yanlısı oldukları gerekçesiyle ‘cezalandırdığı’ belirtildi.

 

Sadece yüzeysel bilgiler

 

Kararda, olaydan sonra hazırlanan ölü muayene raporlarının incelendiği, köy muhtarına sadece ölenlerin kimliğinin sorulduğunun, olaya ilişkin soru yöneltilmediğinin görüldüğü belirtildi. Jandarmanın olay yerini incelemediği, fotoğraf çekmediğinin anlatıldığı kararda, boş kovanlar incelendiğinde, kullanılan silahların başka olaylarda kullanılmadığının anlaşıldığının görüldüğü de belirtildi.

 

Ağırlaştırılmış müebbet

 

Kararda, PKK’lıların birbirleriyle çatıştıklarına dair bir bilgi olmadığına gibi, olayda ölenlerin de sadece o evde oturan Davut Elgün’ün eşi ve çocukları olduğuna dikkat çekildi. Görevsizlik kararında, olayın PKK tarafından yapıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığı belirtildi. Bu nedenle toplanan deliller ve tanık ifadelerine göre şüpheli Aydın B.’nin birden fazla kişiyi öldürmek suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılması için dosya Cizre Başsavcılığı’na gönderildi.

 

‘Kadrolar’ çatışmış

 

Talimatla ifadesi alınan Jandarma Komutanı Aydın B., “Gece saatlerinde silah seslerini duyduk. Yol güvenliği olmadığı için ertesi gün olay yerine gittik. PKK’nın Gabar Dağı kadrosuyla ova kadrosunun o evde toplantı yapacaklarını, toplantıya sonra gelenlerle önce gelenlerin bir yanlışlık sonucu çatıştıklarını öğrendik.

Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi. Köylülerden Ahmet Kılıç da, “Olaydan sonra Aydın B. köye gelip hepimizi topladı ve ‘Ben Lokman’ı nasıl öldürdüysem, birkaç kişi daha var onları da öldüreceğim’ diye tehdit etti” diye konuştu.

 

Panzerin lastik izleri

 

Eşini ve 4 çocuğunu olayda kaybeden Davut Elgün ise ifadesinde şunları anlattı:

“Jandarma binasıyla tank taburu binasının elektrik işlerini oğullarım Hıdır ile Lokman yapıyordu. Olay günü Nusaybin’deki kızıma gitmiştim. Sabah geldiğimde köylüler eşim ve çocuklarımın öldürüldüğünü söyledi. Gelinlerim Azize, Hediye ile köylüler, köy yoluna yakın yerde olay günü akşam saatlerinde bir panzerin beklediğini, kot pantolonlu, elleri telsizli, G-3 ve kalaşnikof tüfek taşıyan 4 kişinin eve gelip oğlum Lokman’ı sorduklarını bana anlattı. Lokman’ı götürmek istemişler, o da gitmek istememiş. Eşine ‘Evin arka kapısını aç kaçacağım’ demiş. Bu sırada kapıda bulanan kişi diğerlerine ‘Ateş açın, hepsini öldürün’ diye emir vermiş. Gelinim Azize cesetlerin altında kaldığı için yara almadan kurtuldu. Hediye ise arka kapıdan kaçtı. Yerde kar olduğu için kaçan şahısların izlerini takip ettim.

Ayak izleri olay yerine 800 metre uzaklıktaki Katran köyünde bulunan bölük komutanlığına 150 metre mesafede duran panzerin lastik izlerinin olduğu yerde bitiyordu. Muhtar haber vermesine rağmen olay günü jandarma köye gelmedi. Ertesi gün Aydın B. köye gelip komşu köyden Beşir’e ‘Bunları örgüt vurdu diyeceksiniz, yoksa sizin de başınıza aynısı gelir’ diye tehdit etti. 45 gün sonra yanında bir yarbayla köye gelip okulun yanında durdu. ‘Ailemi neden öldürttün’ dedim. O da, ‘Senin oğlun Amerin bölgesinde aracımıza roket atmış’ dedi. Oğlumun o tarihte cezaevinde olduğunu söyledim. Sonra yarbay’a, ‘Doğru söylüyor, bizimkiler yanlışlıkla vurdular’ dedi ve bana dönerek, ‘Bu kişi fazla kurcalama yoksa seni de öldürürüm’ dedi. O dönemin şartlarında korktuğumuz için kimseden şikâyetçi olamadık.”