Kültür-Sanat

'Çirkin kral' devlet arşivinde

Kültür ve Turizm Bakanlığı, arşivine Yılmaz Güney'in 11 başyapıtı ile 3 belgeselini de ekleyecek.

01 Eylül 2008 03:00

Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünün Türk sinema tarihine ışık tutan arşivi, Yılmaz Güney'in filmleriyle daha da zenginleşecek. Yeşilçam klişelerini sarsarak, başarılı yönetmenliğiyle sinemada kilometre taşlarından olan "Çirkin Kral" Yılmaz Güney'in 11 uzun metrajlı filmi ile 3 belgeseli, bakanlık arşivindeki yaklaşık 6 bin 700 sinema filminin yanında yerini alacak.

Bakanlığın Güney'in eşi Fatoş Güney'le görüştüğü, filmlerin kopyalarının Fatoş Güney tarafından verileceği bildirildi.

Bu filmler şöyle:

-1979 Locarno Film Festivali-Altın Leopar, 1979 Antwerp Film Festivali Büyük Ödülü, 1979 Berlin Film Festivali-Uluslararası Protestan Film Jürisi Ödülü, Katolik Film Organizasyonu Ödülü, 1979 SİYAD Ödülleri, 1980 Londra Film Festivali BFI Ödülü, 1980 Valencia Film Festivali Büyük Ödülü ve 1980 Belçika Film Festivali Büyük Ödülü alan "Sürü",

-2. Adana Altın Koza Film Şenliği'nde en iyi yönetmen, senaryo erkek oyuncu ödülü ile Grenoble Film Şenliği Şeçiciler Kurul Özel Ödülü'nü hak eden "Umut"

-1975 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Senaryo Ödülü alan "Endişe",

-Uluslararası 30. Berlin Film Şenliği'nde En İyi Senaryo Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen "Düşman",

-1971 Adana Altın Koza Film Festivali'nde En İyi 3. Film olan "Ağıt",

-1975 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin En İyi 3. Filmi "Zavallılar",

-1975 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi 2. Film seçilen "Arkadaş",

-1982 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü alan "Yol".

Bunun yanında, "Duvar", "Seyithan" ve "Aç Kurtlar" da arşive kazandırılan filmler arasında bulunuyor.

Filmler, alt yazı hazırlanarak çeşitli ulusal ve uluslararası festivallere gönderilecek ve buralarda Türkiye'yi temsil edecek.

104 filmi kayıp

Fatoş Güney, Yılmaz Güney'in baş rolünü oynadığı 104 filmin kayıp olduğuna dikkati çekti.

Güney, "Biz ancak 11 tanesinin negatiflerini bizimle birlikte yurt dışına çıkarabilmiştik. Onun için sadece onlar hayatta kalabildi. Diğerleri, biliyorsunuz 12 Eylül döneminde toplattırıldı ve yok edildi. Bugüne kadar da bunun hesabını kimse ne sordu ne verebildi" dedi.

Bakanlığın, Güney'in elde kalan filmlerini arşivine istemesini çok olumlu karşıladığını belirten Güney, şöyle devam etti:

"Kültür ve Turizm Bakanlığının arşivinde Yılmaz Güney filmlerinin olduğunu sanmıyorum. Ancak bir kaç tane kopya vardır kendilerinde. Çünkü, birkaç tane canını kurtardığımızın kopyasını Fikri Sağlar döneminde oraya vermiştik. Onun dışında hiçbir dönemde, hiçbir kültür bakanlığından bir yardım, destek ya da istek görmedik. Kopyalar da zamanla yıpranıp yok olmaya mahkum. Onun için de bu girişimi çok olumlu karşılıyorum.

Bundan sonra Kültür Bakanlığının bünyesinde Yılmaz Güney'in son döneminde, yani 1968'den bu yana çektiği 'Seyithan', 'Aç Kurtlar' ve 'Umut'la başlayarak devam eden 11 tane filminin kopyası bulunacak. Bu, sevindirici oldu. Çünkü Türkiye sinema tarihi Yılmaz Güney'le anılır, onun çok önemli, ayrıcalıklı bir yeri vardır. Özellikle bazı (Umut), (Sürü) gibi filmleri dünya sinema tarihine geçmiştir."

"Dünya festivalleri talep ediyor"

Fatoş Güney, eşi Yılmaz Güney'in filmlerine hala dünya festivallerinden talep geldiğini belirterek, bakanlığın filmleri yurt içi ve yurt dışı festivallere göndermesinin önemine de değindi.

Güney, "Öyle sanıyorum ki yurt dışından talepler oluyordur. Çünkü yurt dışındaki çeşitli festivaller çoğu zaman Kültür bakanlıklarıyla ilişki kurarlar ve bazı filmler talep ederler, bu filmlerin başında da Yılmaz Güney filmleri gelmektedir. O yüzden de böyle bir talep olmuş olabilir" dedi.

Tüm ülkelerde gerçek sinemaseverlerin O'nu tanıdığını ifade eden Güney, "Gerçek bir sinemaseverle kıtaların öbür ucunda da karşılaşırsanız Yılmaz Güney'i bilir. Zaten o dönem içinde en çok ödüle sahip kişiydi. Şimdi bakıyorum sürekli Venedik Festivalinden söz ediliyor, bizde o aslandan bir tane var "Sürü" filmiyle" diye konuştu.

Güney, "kurtarabildikleri" filmlerinin topluma kazandırılmasında kimsenin kendilerine destek olmadığından da yakınarak, şunları kaydetti:

"Bir takım faaliyetlerde bulunuyorduk fakat elimizde kopya yoktu. Negatifler tamire muhtaçtı ve bu konuda hiçbir destek alamamıştık hiç bir yerden. Ne bir sponsorluk ne bir bakanlık, bunlar gerçekten çok maliyetli işler. Ama biz vakıf olarak 11 filmin negatifini Londra'daki National Film Archive'de iki yılda restore ettirdik.

Artık, bu negatiflerden kopya basılabilir duruma geldi. Bu kopyalardan bakanlığa gönderiyoruz. Ayrıca, bundan sonra hem kendi vakfımız hem de belediyelerin yardımıyla bu filmleri daha geniş kitlelere zaman zaman gösterme olanağını bulmuş olacağız.