Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde Prof. Dr. Hasan Bilgili'nin, sahibi olduğu hayvan hastanesinde veteriner hekim Ç.B’ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Mahkeme sanıklar hakkındaki tutukluluk talebinin reddine karar verildi. Dava 10 Haziran'a ertelendi
Evrensel’de yer alan habere göre, duruşmada sanık avukatlarının talepleri üzerine dinlenen tanıklar Hasan B.’nin cinsel saldırısına uğrayan Ç.B’yi “İşlerini düzgün yapmıyordu. İçki ve sigara içtiğine şahit oldum ve Ç.B’nin ailesi bunu bilmiyordu” diye suçladı.
"2010 yılında hakkında rapor tuttuk"
Tanık olarak dinlenen Veteriner Hekimleri Derneği Genel Başkanı Yalçın Köksal, 2010 yılında Hasan Bilgili hakkında şikâyet geldiğini mevzuat, disiplin ve meslek kurallarına uymadığı gerekçesiyle rapor tutulduğunu ifade ederek, “Cinsel saldırı suçu da mevcuttu ancak şikâyet eden kişiler yazılı ifade vermediği için suç duyurusunda bulunamadık. Kulağımıza ise öğrenciler tarafından da hep bu tarz söylentiler gelir” dedi.
"Birçok öğrenciden şikâyet aldık"
Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde öğretim üyesi ve aynı zamanda üniversitenin cinsel taciz biriminde yer alan tanık Tamay Başağaç, “Şikâyet için gelen öğrenciler oldu ama çekiniyor ve korkuyorlar resmiyete dökemedik. Öğrenciler ‘Başımıza bir şey gelir’ diye endişeleniyorlar. Herhangi bir soruşturma başlatamadık. Ama birçok şikâyet aldık” ifadelerini kullandı.
"Birlikte içki ve sigara içmişliğimiz bile var”
Ç.B ile hayvan hastanesinde bir süre birlikte çalıştığını ifade eden ve tanık olarak ifade veren ... "Biz aile gibiydik. Ç.B'yi aramıza aldık. İş hakkında yaptığı hatalardan üzüntü duymazdı. Arkadaşlara birimizin başına çorap örecek ya hadi bakalım dedim" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanının iş yerinde ve Ç.B'nin alkol alıp almadığını sorusuna tanık... "Birlikte içki ve sigara içmişliğimiz bile var” yanıtını verdi.
Ç.B'nin avukatı Aslıhan Arıhan, çalışma yerlerinde kaç kamera olduğunu hatırlayamayan tanığa, "Yeni işe gitmiş birinin yaptığı hatalardan bahsediyorsunuz bu tecavüzün sebebi midir?" diye sordu. Tanık..., tecavüzü bilmediğini ama çalışma hayatında Ç.B'nin arkadaşlarının ardından konuştuğu ve işini iyi yapmadığı gerekçesini sundu.
Hayvan hastanesinde temizlik görevlisi olarak çalıştığını söyleyen tanık... ise “İşlerini düzgün yapmıyordu. İçki ve sigara içtiğine şahit oldum ve Ç.B’nin ailesi bunu bilmiyordu” diye konuştu.
"Mesleki olarak hata yapmam tecavüze uğrayacağım anlamına mı geliyor?"
Tecavüz mağduru Ç.B. dosyaya gelen görüntülerin bir kısmının silindiğini ifade ederek, “Ankara Şehir Hastanesi'nde sperm hücreleri belirlenmişti ancak karşı taraf yalanlıyor. Tanık olarak dinlenen kişiler ile ise aralarındaki para ilişkilerinin devam ettiğini ve benim aleyhimde tanıklık ettiklerini düşünüyorum. Ben mesleki hata yapmış olabilirim ama yapmadığımı da iddia ediyorum. Ayrıca mesleki olarak hata yapsam bile tecavüze uğrayacağım anlamına mı gelir?” diye sordu. “Anlatmak istiyorum” diyerek ağlayarak konuşmaya devam eden Ç.B, “Adli Tıp Kurumu'nda ve sonrasında belgeler olmasına rağmen yaşadığım olayın bu kadar basitleştirilmeye çalışılmasını anlamıyorum” dedi.
Ç.B'nin avukatı Aslı Arıhan Koçak, "Gece boyunca S. D. yukarıya aralıklarla ilaç taşıyor. Bu ilaçların neler olduğunun tespitini istiyoruz. Görüntülerde kontrollü hareket ettikleri çok belli. S. D. gece boyunca kapı önündeki koltukta oturuyor rahat hareket edilmesi mümkün değil. Tutuklamayla ilgili yeteri kadar delilin oluştuğunu düşünüyoruz. Karşı taraf başından beri 'Ben ellemedim' diyor ama tıbbi olarak elimizde deliller var. Ayrıca müvekkilimden alınan kan örnekleri böyle adli bir vakada 3 gün içinde atılıyor. Yargılamayla dalga geçer gibi telefonları temizleyip karakola getirmişler" diye konuştu. Böyle dosyalarda kadınların tecavüze uğradığını kolay ifade edemediğini söyleyen Koçak, "Ç.B birçok kadının yapamayacağını yaptı ve cesareti oldu. Hasan Bilgili hakkında zaten bu gibi durumlardan 6 ay meslekten men cezası da var. Hiç kimse akşam birlikte çalıştığı birini de sabahına jinekoloğa götürüp 'Birlikte olduk mu olmadık mı' diye anlamaya çalışmaz. Bekliyoruz ama kişisel hakaret ve suçlama dışında bir söylemleri yok. S.D.'nin elinde steteskop ile boğuyormuş gibi görüntüleri var ve verilen ilaçlar sonucunda da nabız kontrolü yapıldığını düşünüyoruz. Beden dilinin incelenmesini istiyoruz. Profesyonelce başladıkları ve sessiz sedasız bitirmek istedikleri bu olayda bilimsel ve ayrıntılı bilgiler çok değerli” diye belirtti.
Bakanlık, tutuklama talep etti
Aile Sosyal Hizmet ve Çalışma Bakanlığı'ndan katılan avukatlar sanık avukatların dinlenmesini istedikleri tanıkların ağız birliği ettiğine dikkat çekerek, "Bir daha böyle bir olay yaşanması için sanıkların tutuklanmasını talep ediyoruz. Ayrıca bir insanın sigara veya alkol kullanması neden bahane ediliyor?” dedi.
Hasan B. görüntülerde yer alan ve odadan koridora doğru atılan telefonun hakkında konuşarak “Kapıya yakındım telefon elimden kayarak dışarı düştü. Herhangi bir konuşma da silmedim" dedi. S. D. ise olayla ilgili bir alakası olmadığını ifade ederek, "Herhangi bir ilaç uygulaması yapmadım. Damar yolu açtım ve serum verdim. Steteskobu da her an hayvanları kontrol ettiğim için yanımda bulunduruyorum" diye konuştu. Jinekolog H.Ş ise konuşmayacağını ifade etti.
Sanık Hasan B.'nin avukatı Hatice Çağlar, hastanedeki verilerin kendi lehlerine olduğunu bu yüzden de Hasan B.'nin tahliye edildiğini söyleyerek, “Yıllar önce soruşturulan dosyalar neler getiriliyor? Geçmiş gitmiş. Karşı tarafın haksız ve sadece yoruma dayalı tutuklama talebinin reddini talep ediyoruz” dedi. Sanık S. D'nin avukatı, “Ç.B'nin beyanları yoruma dayalı ve suç teşkil etmek üzerine. Müvekkil hakkında toplanacak delil de kalmadı ve hakkında verilen adli kontrol talebinin kaldırılmasını talep ediyoruz” diye belirtti. Sanık H.Ş'nin avukatı, "Tamamen medyatik giden bu davada masumiyet karnesi hiçe sayılıyor. Gelecek celse kadın doğum doktoru dinleyeceğiz ve silinme ile sperm örneklerinin silinip silinmeyeceğini araştırılmasını istiyoruz" dedi.
Tutukluluk talebi reddedildi
Duruşma sonrasında verilen kararda adli kontrol hüküm uygulamalarının devamına, tutukluluk taleplerinin reddine karar verildi. Dava 10 Haziran 2020 saat 10.00'a ertelendi.
Daha önceki duruşmalarda adliye önünde eylem yapması polis tarafından engellenen kadınlar, yine duruşma öncesi adliye önünde bir araya geldi. Ankara Kadın Platformu üyesi kadınlar, delillerin karartılmasına rağmen sanıklar hakkında tutuksuz yargılama kararı verilmesinin sanıkları cesaretlendirmek ve korumak anlamına geldiğini söyledi. Davayı takip eden kadınlar hakkında soruşturma açılmasına ise tepki gösterdi.