Cinsel yaşamdan izole bir hayatın altında; eşcinsellik, odipal çatışmalar, bağlanma sorunları, takıntılı kişilik yapısı, cinsel fobiler, gebelik korkusu, yaş veya çekicilikle ilgili endişeler, bazı psikiyatrik hastalıklar, yakınlaşma sorunları, katı dini ve ahlaki inançlar yatabilir.
Geçmişten beri hep vardı… Avrupa’da giderek yaygınlaşıyor. Son yıllarda Türkiye’de de yeni bir tercih gibi ortaya koyuyor bu hayatı seçenler. Özellikle de gençler... Aseksüellik, felsefi bir tercihmiş gibi hayata karşı bir tavır olarak sunuluyor. Peki, cinsel hayata sırtını dönmenin gerisinde neler yatıyor?
İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı ‘Cinsel Yaşam Sorunları ve Tedavileri Programı’ndan sorumlu öğretim üyesi Prof. Dr. Doğan Şahin, Diyet dergisine verdiği röportajda aseksüelliğin altında yatan nedenleri anlatıyor.
Aseksüalitenin altında çok farklı nedenler olabileceğini söyleyen Şahin, aseksüel yaşamlara değinirken önemli bir konuya parmak basıyor. ‘Newton eline kadın eli değmemiş biri olarak yaşadı ama benim gibi yaşayanlardan bir grup kurayım, bir derneğimiz, bir cemaatimiz olsun ve bunu da savunalım diye bir işe girişmedi. Şimdi değişen şey bu. Çeşitli ülkelerde aseksüaliteyi savunan cemaatler var. Bunlar kendi durumlarını felsefi bir tercihmiş gibi sunmaya çalışıyorlar’ diyor.
PROF. DR. DOĞAN ŞAHİN: Aseksüel gruplar var. Onlar aseksüalitenin felsefi bir tercih olduğunu ileri sürerler. Oysa arzularımız felsefi tercihlerimize göre değil, yetişme koşullarımıza göre belirlenir. Sonradan arzularımıza uygun felsefi, ideolojik fikirler geliştiririz
Peki, felsefi bir tercih değilse nedir aseksüalite?
Aseksüalite cinsel ilginin olmayışı demektir. Cinsel arzunun yokluğu veya çok az olması söz konusu.
Bir rahatsızlık mı?
Psikiyatri, bir durumu rahatsızlık olarak kabul etmek için, durumun kendisi dışında iki koşul daha arar. Birincisi, kişinin bundan belirgin bir rahatsızlık duyması. İkincisi, kişinin sosyal ve mesleki işlevlerinde belirgin bir sıkıntıya neden olması. Dolayısıyla cinsel ilgisi olamayan bir kişi bundan rahatsız olmuyorsa veya kişilerarası ilişkileri, sosyal ve mesleki yaşamı belirgin olarak bozulmuyorsa bir rahatsızlıktan söz edemeyiz.
Tedavi gerektirir mi?
Durumundan rahatsız olmayan bir kişiyi kendisine ve etrafına zarar vermediği sürece tedavi etmeye kalkmak insan haklarına aykırı bir durumdur. Kaldı ki, kendisine zarar verme durumunda bile tedavi zorunluluğu tartışmalı bir konudur. Aseksüellere gelecek olursak ne kendilerine ne başkalarına zarar vermedikleri ve tedavi istemedikleri sürece, ‘tedavi görmeleri gerektiği’ ileri sürülemez.
Peki, cinsel arzunun yokluğu neden kaynaklanır?
Aseksüel gruplar vardır. Onlar aseksüalitenin felsefi bir tercih olduğunu ileri sürerler. Oysa arzularımız felsefi tercihlerimize göre değil, yetişme koşullarımıza göre belirlenir. Sonradan arzularımıza uygun felsefi, ideolojik fikirler geliştiririz. Nedenlerine gelince, çok farklı nedenler cinsel arzuların baskılanmasına ve hissedilmemesine yol açabilir. İnsanlar çeşitli arzularını baskılarlar, her hangi bir şeyin baskılanması kendi başına patolojik bir durum değildir. Bastırma en yaygın ve en temel savunma mekanizmasıdır. Yani kişinin çeşitli nedenlerle kabul etmek istemediği bir arzu söz konusudur.
Cinsel arzunun tamamen baskılanması hangi durumlarda söz konusu olabilir?
Söylendiği gibi çok farklı nedenler olabilir. Ancak bu nedenler en yaygın nedenler olsa da herkesi içermez. Çok özel, şahsi nedenler her durum için geçerli olduğu gibi aseksüeller için de geçerlidir. Ancak sıklıkla rastlanan nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
a) Eşcinsellik: Bazen kişi gerçekte eşcinsel arzulara sahiptir ancak eşcinsel arzularını homofobisi dolayısıyla o denli kabul edilemez bulabilir ki, tümden cinselliği reddeder.
b) Ödipal çatışmalar: İnsanlar yaşamlarının 3-5 yaşları arasında genellikle karşı cinsten bazen de aynı cinsten ebeveynlerine ya da aile üyelerine cinsel arzuları da içeren bir aşk duyarlar. Ancak daha sonra ensest yasağının kavranması, kastrasyon anksiyetesi (cinsel kimlik karmaşası) ve son olarak da süper egonun gelişmesiyle bu aşk sonlanır. Bazı kişilerde bu dönemde yaşanan sorunlar nedeniyle bu aşk bilinç dışında devam eder ve her türden cinsel ilgi yoğun suçluluk duygularına yol açarak cinsel arzuların bastırılmasına neden olur. Bu kişiler başkalarını yüceltebilir, âşık olabilir ama âşık oldukları kişilere cinsel arzu duyamazlar.
c) Bağlanma sorunları: Yaşamın ilk yıllarında anneleriyle güvenli bağlar kurma olanağı bulamayan insanlar daha sonraki yıllarda bir insanla yakınlık kurmak, bağlanmak ve cinsel bir aşk yaşamak konusunda zorluklar yaşarlar. Annelerinden ayrı büyütülen başta maymunlar olmak üzere çeşitli hayvan türlerinde de cinsel ilginin ve ilişki çabasının olmadığı gösterilmiştir.
d) Takıntılı (obsesif) kişilikler: Bazı obsesif karakterler hijyen, temizlik, konularında o denli hassastırlardır ki başka bir kişi ile öpüşmek, tensel temasta bulunmak veya vücut sıvılarının karışmasından rahatsız olurlar ve cinsel yakınlık ve ilişki istemezler. Cinsel yakınlığın yarattığı tedirginlik arzu duymalarına engel olur. Cinsel yakınlık gerektirmeyen yakınlıklar, arkadaşlıklar kurabilir ancak cinsel ilişkiden kaçınırlar.
e) Cinsel fobiler veya kaçınmalar: Bazı kişilerin cinsel isteksizlikleri cinsel ilişkinin bazı yönlerine ilişkin kaçınmalara veya korkulara bağlı olabilir. İnsanlarda cinsellikle ilgili farklı zevkler ve farklı şeylerden hoşlanmalar olduğu gibi, farklı şeylerden rahatsızlık da duyabilirler. Sevişme sırasındaki ıslaklıklardan, terden, tükürükten, meniden ya da bazı yerlerinin öpülmesinden, dokunulmasından rahatsız olabilirler ve bu rahatsızlıklarından dolayı kaçınabilirler.
f) Çocuk istememek veya gebelik korkusu: Çocuk istememek, kendini anne ya da baba olarak algılamayı istememek, bazen o denli şiddetli bir arzu olur ki, cinsel ilgi ve istek tümden baskılanabilir. Kendini genç kız olarak algılamaktan vazgeçmemek, anneliğin getireceği sorumlulukları üstlenmeye hazır olamamak ya da doğum yapmaktan korkmak gibi nedenlerle gebe kalmak istemeyen bir kadın cinsel ilişkiden kaçınmak için cinsel isteğini ketleyebilir.
g) Bazı psikiyatrik hastalıklar: Depresyon başta olmak üzere birçok psikiyatrik rahatsızlık cinsel isteği azaltır ya da geçici bir süre ortadan kaldırır. Cinsel isteği olumuz etkileyebilecek diğer psikiyatrik rahatsızlıklar şunlardır: Yaygın anksiyete bozukluğu, özellikle cinsellikle ilgili obsesyonların olduğu obsesif-kompülsif bozukluk, Travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk, özellikle anksiyetenin yoğun olduğu dönemlerde şizofreni gibi psikotik bozukluklar.
h) Yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler, güvensizlikler: Bazı kişiler cinsel çekicilikleri ve performansları konusunda yoğun endişe duyarlar. Cinsel olarak başarılı olmayacaklarını ve beğenilmeyeceklerini düşünerek cinsel yaşamdan çekilmeyi tercih ederler. Özellikle yaşlandıklarında ya da cinsel çekiciliklerini düşündüklerinde cinsel yaşamdan çekilme ve cinsel isteğini baskılama sık görülen bir durumdur. Ayrıca, kilo alımı, sarkmış göğüsler gibi fiziksel değişikler, ilgi çekiciliğin kaybı veya bireyin cazibesini yitirdiği ile ilgili düşüncelere neden olarak sekse ilgiyi azaltabilir.
i) Yakınlık sorunları: Cinsel ilişki iki kişi arasındaki en yakın ve mahrem ilişki biçimlerinden biridir. Cinsel yakınlık sırasında hem ruhsal hem de bedensel anlamda iki kişi arasındaki sınırlar iç içe geçer. Yakınlaşma ve sınır sorunu olan kişilerde bu yakınlığı tolere edememek cinsel ilişkilerden kaçınmaya neden olabilir.
j) Katı dini ve ahlaki inançlar: Bazı insanlar cinselliğin günah ve ayıp olduğu yönünde katı mesajlarla büyütülürler. Erişkin olduktan sonra da doğal olarak hissedecekleri cinsel arzularını bastırırlar. Bütün bunların sonucunda kişiler aseksüel bir hayatı ‘tercih’ etmek durumunda kalabilirler.