Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip olan Çin'in birkaç yılda geçirdiği hızlı dönüşüm coğrafyada da kalıcı izler bıraktı.
Çin, dünya ekonomisinde rakibi olmayan bir üretici. Son 30 yılda herkesten daha fazla ekonomik büyüme kaydetti. Batıda ortaya çıkıp gelişmesi on yıllar alan sanayi orada birkaç yılda gelişti.
Bu ekonomik etkinliklerin büyük kısmı belli sanayi bölgelerinde oldu. Buralarda çalışmak için kırsal kesimlerden göç eden işçileri barındırmak için sıfırdan şehirler kuruldu.
1984-2010 arasında Çin'de şehirleşme yaklaşık olarak 9 bin km kareden 42 bin km kareye beş kat artış gösterdi. Bu yeni şehirleri inşa etmek üzere 2011-2013 yılları arasında kullanılan beton miktarı ABD'de 20. yüzyılda kullanılan toplam beton miktarından fazlaydı.
Ancak dünyanın ikinci ekonomisinde üretim talebi aşıp fiyatlar düşmeye, satışlar azalmaya başlayınca devlet devreye girerek bazı sanayilerde kesintiye gitmek zorunda kaldı.
Bunun üzerine çok sayıda insan işini kaybetti. Bunun etkisinin en bariz görüldüğü yerlerden biri Pekin yakınlarındaki Hebei bölgesi oldu. Bir zamanlar hızla gelişen bu bölge ülkenin çelik merkezi olarak görülüyordu.
Çoğu kamu işletmesi olan fabrikalar bugün boşalmış durumda. Özel çelik firmaları ise ayakta kalma mücadelesi veriyor. Diğer düşük teknoloji sektörleri de aynı kaderi paylaşıyor. Böylece ülkenin birçok bölgesinde "zombi fabrikalar" ortaya çıktı.
Çin'de çelik üretimi gibi geleneksel sektörlerden elektronik, telekom ve biyoteknoloji alanlarına kayış çok hızlı oldu. Avrupa ve ABD'de bu geçiş on yılları bulmuştu. Çin'deki ileri-teknoloji devrimi ise birkaç yılda gerçekleşti.
Madencilik, çelik, çimento üretimi gibi geleneksel sektörler kapanırken yeni istihdam alanları yaratma kaygısıyla devletin devreye girmesi de bu değişimi hızlandıran etkenlerden biriydi.
Kuzey eyaletlerinden Shanxi'de Sarı Nehir yakınlarındaki Changzhi ve Luliang kentlerinde bu değişime ayak uyduramayan çimento fabrikaları bomboş duruyor şimdi. Bir zamanlar 1000'i aşkın insanı istihdam eden bazıları ise şimdi 100 kişiyle ayakta kalmaya çalışıyor.
Sanayideki bu değişim kırdan kente göçen işçileri barındırmak için inşa edilen şehirlerde de kendisini gösteriyor. Beklenen insan akını gerçekleşmediği gibi müteahhitlerin birçoğu da satış yapamayınca iflas edip geride boş binalar bırakınca tam anlamıyla "hayalet şehirler" ortaya çıktı.
Bir araştırmaya göre Çin'in 50 bölgesinde yeni inşa edilen konutların çoğu boş duruyor. Bunlardan biri olan Kangabashi 2006'da Ordos şehri yakınlarında, gelişen kömür sanayisini desteklemek için kurulmuştu. Burada 300 bin kişiyi barındıracak konutlar yapıldı, ancak bunlardan sadece yüzde 10'u dolu bugün.
Apartmanları, alışveriş merkezleri ve parklarıyla bomboş bekleyen benzer birçok örnek var.
Fotoğrafçı Kai Caemmerer iki yıldır bu boş şehirleri dolaşıp fotoğraflıyor. "Bu şehirlerin çoğu Batıdaki kentleşmeye yabancı yöntemlerle hızla inşa edildi" diyor.
Fakat "hayalet şehir" tanımlamasını doğru bulmuyor. "Bu tanımlama bir zamanlar dolu olan bu bölgelerin şimdi boşaldığını ima ediyor sanki. Oysa Çin'in iç kesimlerinde gördüğüm bu yeni kurulan şehirlerde durum böyle değil" diyor.
Bu bölgeler ihtiyaç olur düşüncesiyle inşa edildi. Binalar dikildi ama belki de dolmaları 15 yılı bulacak. Bu nedenle Caemmerer buraları "doğmamış şehirler" olarak adlandırıyor.
Fakat yakında devasa boyutta bir yerleştirme programına tanık olabiliriz. Çin hükümeti 2020'ye kadar 100 milyon kişiyi kırsal kesimlerden bu şehirlere taşımayı planlıyor. Başka yerlerde tapusu olan insanlar bu tapuları karşılığında bu yeni şehirlerde konut sahibi olabiliyor.
Ayrıca maden şirketlerine ve zor durumdaki diğer işletmelere yapılacak 100 milyar yen yardımla bunların personelini eğitimden geçirip yeni bölgelere taşımaları hedefleniyor.
Veriler bu yöntemlerin işe yaradığını gösteriyor. Böylece hayalet şehirler canlanabilir, doğmamış şehirler artık doğabilir.