07 Eylül 2018 11:36
Türkiye yeni dönemde Çin'le ekonomik ilişkileri güçlendirip, karşılıklı ticareti artırmayı hedefliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 100 günlük eylem planında dış borçlanmada Çin piyasasına açılım yapılacağını ve piyasaların 2005'te tanıştığı ve 'Panda tahvili ' olarak adlandırılan yuan cinsi tahvil ihraç edileceğini söyledi.
Erdoğan ayrıca, Dolar/TL kurundaki baskı üzerine dolar yerine Rusya, İran ve Çin'le yerel para birimi üzerinden ticaret yapılacağının işaretini verdi.
Turizmde de Çin ile ortaklığın artırılması amaçlanıyor. Bu kapsamda Çin'in en büyük havayolu şirketi China Southern, 2016'da 'karlı olmadığı' gerekçesiyle durduğu Türkiye seferlerine Aralık ayından itibaren yeniden başlanacağını duyurdu.
Türkiye'nin hem dış borçlanma, hem de ticaret hacmi açısından Çin'e yönelmesi birçok uzmana göre uzun vadede sonuç verebilir. Kısa vadede ise bazı gözlemciler Çin'e açılım söylemlerini daha çok "ABD'ye karşı siyasi açıdan sembolik bir hareket" olarak yorumluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 100 günlük eylem planında açıkladığı Panda tahvili ihracatı, Şubat ayında da gündeme gelmişti.
Uzmanlar, Çin'in, Türkiye'yi de kapsayan ve modern İpek Yolu olarak bilinen 'Bir Kuşak Bir Yol' projesini duyurduğu 2013 yılından bu yana Panda tahvillerine ilginin arttığını söylüyor.
Hazine Müsteşarlığı Şubat 2018'de, dış finansman programı çerçevesinde Yuan cinsi tahvil ihracı olanaklarını araştırmaları için Bank of China, HSBC ve ICBC bankalarına yetki vermişti.
BBC Türkçe'ye konuşan ICBC Çin Piyasaları Stratejisti Helena Huang, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Panda tahvili açıklamasının piyasalara 'olumlu mesaj verme' amaçlı olduğunu söylüyor:
"Panda tahvili ihracı piyasalar açısından daha çok siyasi bir jest olarak görülüyor ve tabii ki Türkiye ile Çin arasındaki ikili diyaloğun üst seviyede geliştirmesine yardımcı olacak. Ayrıca, iki taraf arasında, gelecekte ticari yatırımları ve uzun vadede turizmi geliştirmek için yaratılabilecek fırsatları görmeye yardım edecek.
"Açıkçası, TL'nin istikrara kavuşması için Panda tahvili ihracatının pazara etkisi şimdilik kısıtlı olur. Ama uzun vadede ikili ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olacaktır."
Çin tahvil piyasasına borçlanmak için herhangi bir mevzuat engeli bulunmuyor zira Uluslararası Para Fonu (IMF), Ekim 2016'da Çin'in para birimi yuanı uluslararası borçlanmada rezerv para birimi (SDR) olarak kabul etmişti.
Ekonomist Helena Huang, Türk ekonomisindeki durumun ise Türkiye'nin Yuan cinsi tahvil ihracatında talebi düşürebileceğine dikkat çekiyor:
"Türkiye tahvilin ayrıntılarını açıkladığında önce tahvilin boyutunun ne olacağına, ikincisi de tahvilin getirisinin ne olacağına bakılacak. Muhtemelen TL'nin kırılgan olduğu bu dönemde tahvil ihracı için iyi bir zaman değil.
"Genelde kırılgan pazarlardan kaçınmak istersiniz. Yalnızca sembolik önemi olan bir miktar olabilir (…) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin Panda tahvili ihraç edeceğini açıkladığını biliyorum ama bunun gerçekleşeceğini görmemiz biraz zaman alabilir."
Çin ile ilişkilerin geliştirilmesi için ilk adımlar Mayıs'ta atılmış Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak görev yapan Berat Albayrak ile Çin'e ziyarette bulunmuştu.
Ziyaretten kısa bir süre sonra Albayrak, enerji ve ulaştırma sektörü yatırımları için Çin'den özel sektör, kamu kurumları ve bankalara sağlanacak 3,6 milyar dolarlık kredi paketinin tamamlandığını duyurdu.
Son dönemde Çin'den Türkiye'ye yatırımlar da arttı. Haziran ayında Aydın ve Manavgat'taki rüzgar santrali için Çin Devlet Kalkınma ve Yatırım Kurumu (SDIC), Smart Growth Holding ve müteahhitlik şirketi PowerChina 226 milyon dolarlık mutabakat anlaşması imzaladı.
Çin'in internet alışverişi devi Alibaba.com da Türkiye'de giderek büyüyen ve internetten alışveriş hizmeti veren Trendyol şirketini Temmuz ayında satın aldıktan bir ay sonra şirkete 1 milyar dolar yatırım yapmayı planladıklarını söyledi.
Nükleer enerjide de Trakya'da yapılması planlanan üçüncü nükleer santral projesinin Çin ile hayata geçirileceği duyuruldu.
ABD ile yaşanan gerilimden sonra Çin'in adı daha çok duyulmaya başlansa da ülke ihracat ve mal ticareti açısından yeni pazar değil.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Çin-Türkiye ekonomik ilişkileri uzmanı Dr. Altay Atlı, Çin ile ticaretin yıllardır devam ettiğini söylüyor ama Türkiye'nin Çin'e 2.9 milyar dolarlık ihracatına karşılık, Çin'den yapılan ithalatın 23.5 milyar dolar olmasıyla yaşanan açığa dikkat çekiyor:
"Bu ticaret açığını kapatamayız belki ama dengelenmesi için çalışmalar yürütülüyor (…) Dış kaynağa ihtiyacımız var, mümkün olduğunca tek bir tarafa bağımlı kalmayıp bunları çeşitlendirmek lazım.
"İşe iyi tarafından bakalım. TL'nin değer kaybetmesi ihracatçı için doğru kullanılırsa avantaj sağlayabilir. Çin ve diğer büyümekte olan piyasalara açılmamızda fayda var."
Atlı, Çin'den alınan malların önemli bir kısmının ara mamul olduğunu hatırlatıp "Türk üreticisi Çin'den nispeten ucuz fiyata alıyor, burada üretiyor ve ihraç ediyor. Çin'den yaptığımız ithalatın bir kısmı aslında sizin ihracatınıza da katkı sağlıyor, rekabet avantajı sağlıyor" diyor.
Çin'in teknoloji ağından da faydalanılması gerektiğini belirten Atlı'ya göre "Çin artık öyle ucuz mal kaynağı değil. Çin de katma değerini yükseltiyor, ne gibi teknolojiler alabiliriz, nasıl faydalanabiliriz. Buna bakmak lazım."
Türkiye'nin Çin'e ihraç ettiği ürünler arasında mermer, krom, bakır gibi maden kaynakları, demir, yassı çelik gibi mamuller bulunuyor. Türkiye'nin Çin'den ithal ettiği ürünlerin başında da otomatik bilgi işlem makineleri, elektrikli cihazlar, pamuk, kara taşıtları için parçaları geliyor.
Çin'de yaşayan ve yatırımcılara danışmanlık hizmeti veren girişimci Yavuz Selim Şen, Çin'de iş yapan büyük Türk firmaları bulunduğunu ama Tükiye'nin 'Uzak Doğu açılımında geç kaldığını' söylüyor:
"Türk firmaları ve iş adamlarının uzak olduğu için Çin, Japonya, Malezya, Singapur gibi ülkelerle ilişkileri sınırlı kaldı. Ama şimdi gelişmek zorunda olduğunu herkes gördü."
Çin'e yatırım yapan Türk firmalarından TAB Gıda, fast food zinciri Burger King'in Çin'deki faaliyetlerini yürütüyor. Burger King'in dünyadaki en büyük işletmecisi olan firmanın ülkede 1000'e yakın restoranı var.
Çin'deki en büyük Türk yatırıcımcılarından AKSA Jeneratör de ülkenin en büyük jeneratör firmasını 2012'de açmıştı.
Çin'in 2013 yılında başlattığı, dünya nüfusunun üçte ikisini ve 70 ülkeyi kapsayan karayolu (Kuşak) ve deniz yolu (Yol) aracılığıyla yaratacağı ağın en önemli ayaklarından birini Türkiye oluşturuyor.
Geçen yıl Mayıs'ta Pekin'de düzenlenen Kuşak ve Yol Forumu'na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ticarete yapacağı katkısı açısından 'Yeni İpek Yolu' olarak adlandırılan sistem için "Vatandaşlarımızın hayat standartlarını artıracak" demişti.
Proje Avrupa ve Çin'i birbirine bağlayacak.
Toplam maliyetinin 900 milyar dolar olması beklenen proje için şimdiye kadar 50 milyar dolar harcandığı söyleniyor.
Demiryolu hattının önemli bir kısmını oluşturan Edirne-Kars arasında planlanan hızlı tren projesi de Çinli firmaların katkılarıyla yürütülüyor.
ICBC Çin Piyasaları Stratejisti Helena Huang, Bir Kuşak Bir Yol projesi kapsamında geçen yıl 88 ülkenin Çin'le bağını, ticaret hacmi, sermaye akışı ve insan boyutu açısından inceledikleri bir endeks (ICBC Connectivity Index) hazırladıklarını, bu endekste Türkiye'nin Çin'e bağı açısından listenin altlarında kaldığını söyledi.
BBC Türkçe'ye konuşan Huang, "Türkiye'nin Çin ile ticareti, sermaye akışına kıyasla daha güçlü bir ayağını oluşturuyor. İnsan boyutu açısından da örneğin turizm, öğrenci değişik programları, iş gücüne bakıldı" dedi ve Türkiye'nin endeksteki konumuna bakıldığında şu tavsiyelerde bulundu:
"Türkiye dış borca bağımlılığını azaltmak ve ekonomisini çeşitlendirmek istiyor. Muhtemelen Türkiye'nin yapması gereken şeylerden biri, Çin ve diğer gelişmekte olan pazarlarla bu bağlarını kuvvetlendirmek, yalnızca ticaret açısından değil aynı zamanda sermaye ve insani boyut açısından da.
"Türkiye'nin, diğer Balkan ülkelerine kıyasla Çin ile ikili ticaretin gelişmesi ve sermaye akışı açısından geliştirebileceği çok fırsat var. Uzun vadede iki ülke birlikte çalışıp anlamlı adımlar atabilir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesi üzerine sıklıkla 'yerel para birimi ile ticaret yapılması' çağrısında bulundu ve İran, Rusya ile Çin'i de bu ülkeler arasında saydı.
Erdoğan son olarak Eylül başında yaptığı Kırgızistan ziyaretinde de "Doların egemenliğine son vermeliyiz" dedi.
Ekonomist Dr. Altay Atlı da 'dolar egemenliğine alternatiflerin oluşmasında fayda olduğu' görüşünde:
"Bizim açımızdan en büyük sıkıntı dolara aşırı bağımlılık (…) Doları aradan çıkartıp kendi para birimlerinizde ticaret yaparsanız hem masraflarınızı azaltmış olursunuz, hem de ABD'ye bu kadar maruz kalmazsınız.
"Uzun vadede doların egemenliğinin kırılması önemli ama kısa vadede baktığımızda hala küresel ticaretimizin yüzde 65-70'i hala dolarla yapılıyor. Dolar küresel piyasada hala en yaygın kullanılan ve uluslararası anlamda en güvenilir para birimi."
ABD'li ekonomist David P. Goldman, Asia Times'daki "Çin Türkiye'yi ucuza getirecek" başlıklı makalesinde Çin'e borçlanmanın tehlikeli olabileceği yorumunu yapmış ABD ile Türkiye arasındaki gerilimden Çin'in fayda sağlayacağını yazmıştı.
"IMF kredilerine Pekin'de alternatif bulmak isteyen Türkiye'nin Çin'in ekonomik satraplığı haline geleceğini" öne süren Goldman, Alibaba.com'un Trendyol'u satın aldığını ve yatırım yaptığını hatırlatıp şu ifadeleri kullandı:
"Geniş bant internet, demir ve deniz yolları lojistiği, e-ticaret ve e-finansın birleşimi Türk ekonomisini Çin ekonomisinin içine çekecek. Çin kısa zaman içinde Anadolu'da Avrupa ve Ortadoğu'ya satış yapmak üzere bir montaj sanayi oluşturacak.
"Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkesi bir Çin satraplığına dönüşürken Washington'a yumruğunu sallayıp Türk ulusal gururundan bahsedebilecek."
Ama Çin uzmanı Dr. Altay Atlı, Goldman'ın görüşlerine katılmıyor ve Çin'in herhangi bir 'tehlike oluşturmadığını' söylüyor. Atlı, Goldman'a yanıtını Asia Times'daki makalesinde de vermişti.
BBC Türkçe'nin de bu konuda sorularını yanıtlayan Atlı, "Çin'den çekinmemize gerek yok ama Çin'i daha iyi tanımamıza gerek var" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Dünya da Çin'i keşfediyor, dolayısıyla Çin'in attığı her adımla ilgili bir takım soru işaretleri var. Afrika'da yatırım yapıyor diye Batı ayağa kalkıyor. 'Çin yeni sömürgecilik, yeni emperyalizm' yapıyor diye.
"Bu söylemlerin siyasi motivasyonlu olduğunu düşünüyorum.Bence öyle bir şey yok. Çin yeni, hayatımızda olması gereken bir aktör. Çin'den borçlanmakta hiçbir sakınca, tehlike yok.
"Çin'den Türkiye'ye 3.6 milyar dolar gelince 'tehlikeli' deniyor, böyle bir tehlike görmüyorum. Çin ile iş yapmaya alışmalıyız. Çinliler de bize alışmalı."
© Tüm hakları saklıdır.