DP Genel Başkanı seçilen Hüsamettin Cindoruk, kongrede başkan seçilmeden önce yaptığı konuşmada "Benden darbeci değil darbe yiyen olur" dedi.
DP Genel Başkan Adayı, Hüsamettin Cindoruk, partisinin 5. Olağanüstü Kongresi'nde iktidara yüklendi. Cindoruk, “İster kayık ister gemi alsın, benim bir sözüm siyasetçilere. Mal edinmeyin, mal kaybedin. milli görüş gömleğini çıkarmış olsalar da olmasalar da, 'milli yolsuzluk' gömleğini giymişlerdir” dedi.
Cindoruk, Kongre'de yaptığı konuşmada, siyasetin tam merkezinde büyük buluşmayı gerçekleştirmek istediğini söyledi. Cindoruk, “Çünkü siyasi hayatımızın uzun yıllarında devlet idaresi ve devleti biz temsil ettik. Bayar’ı, Menderes’i anıyorum ve huzurunuzda eğiliyorum. O 1950 mucizesi, hadiseler Türk kalkınmasını Türk siyasi rönesansını ortaya koydu” dedi.
Darbelerin ideolojisi olmadığını ve senaryosu olamayacağını ifade eden Cindoruk, “Onun için darbe bir felakettir. Darbelerin darbeleri çekmesinin nedeni de budur. Ben siyasi hayatımda darbe yapan bir akıllıya rastlamadım. Akıllı adam kongre yapar, parti kurar, siyaset yapar. Ama birtakım maceraperestler, Türkiye’yi darbeden darbelere sürüklediler. Bizleri de zaman zaman hapishaneye Zincirbozan’a götürdüler. Hiçbirinden pişman değilim, milletime, halkıma demokrasiye helal olsun. Bu yaşlarda olduktan sonra insan tarihi daha iyi okuyor. Ve şaşkınlıkla seyrediyorum, bizim dışımızdaki bazı basın organları, bana ve Demirel’e darbeci diyorlar. Benden darbeci olur mu? Darbe yiyen olur darbe. Demirel darbe mağduru olur. Ben bunları ciddiye almam, dinlemem, arkama almışım. Ben bu konularda kimseye cevap vermem, vermeyi de tenezzül sayarım” diye konuştu.
Siyasi partilerini dışardan kimsenin yönetemeyeceğini söyleyen Cindoruk, bu sözlerinden sonra büyük alkış aldı. Cindoruk, “Bizim aklımız bize yeter, hatta bizim çocuklarımızın aklı bunları söyleyenlerden daha erişkin daha haklıdır” dedi. Demokrasi kavgasını vererek geldiklerini vurgulayan Cindoruk, “Bütün sıkıntıları yaşamış olarak geliyoruz. Hak ve özgürlükleri savunurken, sadece sizin, kendi haklarımızı değil, kendi özgürlüklerimizi değil, milletin bütün kesiminin özgürlüklerini savunduk. 1985’de ben, genel başkanımız yasaksız Türkiye, düşünen, konuşan Türkiye dedik. Sadece bizim için mi dedik. Sadece ve sadece 300 köyde elektrik olan bir Türkiye’yi 34 bin köyde elektrik olan Türkiye haline getirdik. İşte başarı bu” dedi.
‘AKP dini istismar ediyor’
AKP’nin dini istismar ettiğini vurgulayan Cindoruk şunları söyledi:
“Arkadaşlar kulaklarınıza isimleriniz ezanla okunmadı mı, onlar mı iktidardaydı? Onlar bizim açtığımız imam hatip liselerinde okuyup yetişmediler mi? Helal olsun, bizim açtığımız ilahiyat, yüksek İslam enstitüsünde okumadılar mı? Yeni açılan ilahiyat sayısı dört.”
Kalkınma isteyenlerin, din özgürlüğü isteyenlerin DP’ye gelmesi gerektiğini ifade eden Cindoruk, “Sen gel bizimle ol, onun için çözüm buluruz. Dinimizi öğreten Kuran-ı Kerim var, Peygamberimiz var. İslam dininin güzelliği, dinimizde aracılık yok, aracı da yok. Bizim dinimizde bize yetecek kadar emirler, hadisler var. Büyük bir Kuran-ı Kerim var. 1400 yıl doğru çıkmışsa ne keramet ne mucize arıyorsunuz, işte Kuran, işte Peygamber. Genç kuşaklara şunu söylüyorum. Türkiye’de meseleyi çözen biziz Alevilik, Sünnilik bütün mezhepler bizim zamanımızda bir araya gelmedi mi? Sadece Sünni değil, Alevi kardeşlerin de alınlarından öpüyorum. Cemevlerinde bizim alın terimiz yok mu. Cumhuriyete etiket koyan 1, 2, 3 diyenler var. Şimdi mezhep arasında farklılık çıkardılar. Başbakan 20 etnik grup sayıyor, sanıyorum hepsi burada var, siz birbirimize karşı bu duyguyu taşıyor musunuz. Kırat etrafında birlik beraberlik temsil etmiyor muyuz. Bizler Türkiye’nin çimentosuyuz.”
‘Barışı sağlayacağım’
İlk olarak parti içinde barışı sağlamayı hedeflediğini kaydeden Cindoruk, kavga etmek için sebep olmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan’a da yüklenen Cindoruk, “Başbakan’ın söylemlerinde bilmece gibi, biz bilmece çözen çocuklar değiliz ki. Bir başbakan nasıl ‘kredi kartı mağduru olmaz’ der. Hepimiz olabilir, bir başbakan der mi ki ‘kabahat onlarda’ diye, demiyor ki çözüm bulacağım. Aramızdaki fark budur” dedi.
‘Mahzenden dahi iktidar çıkardık’
Mahzenden dahi bir iktidar çıkardıklarını söyleyen Cindoruk, yine çıkaracaklarını ifade etti. Cindoruk. “Düşünün ki bunca darbe görmüş bir siyasi partiyiz. 91-93 arasında 1 meclis başkanı 2 başbakan, bir meclis başkanı, bir cumhurbaşkanı çıkardı. Böyle parti küçülür mü Bu partiyi fışkırtmamız lazım” dedi.
AKP’nin aldığı yüzde 38 oyu hak etmediğini kaydeden Cindoruk. “Orada bizim oylarımız var. Orada bizim oylarımız kadar bizim duygularımız var, kırgınlıkla verdikleri oylar var. O oyları telafi etmek geri getirmek için bizi bekliyorlar: Başka partilerdekileri de çağırıyorum, hadi gelin, kendi kurtuluşumuzu geçmişe dayanarak yapalım. Ne geçmişi inkar edeceğiz, ne geleceği sadece geçmişin üzerine kuracağız, geçmişin hatalarını kabul edip, sevaplarını millete anlatacağız” dedi.
‘Monşer denir mi’
Başbakan'ın iki sözüne “takıldığını” ifade eden Cindoruk, “Bakanlar işe yaramıyorsa kapının önüne koyarım diyor, yollar ayrılır kapı önüne konmaz. Küçük düşürürseniz saygınlığı kalmaz. Sizin yeni hükümetinizin de saygınlığı kalmaz. Benim valim diyor, benim devletin valisi, devletin kaymakamı, Benim büyükelçim demiyor, benim monşerim diyor, öyle denir mi? Saygın insanlar, hayat tarzı farklı olabilir. Biz Anadolu çocuklarıyla belki benzemez, ama İran devriminden sonra bile muhafaza edilen tek bürokrat kadrosu dışişleri oldu. Onun için hiç adını duymadığımız bir profesörü bakan yaptı” dedi.
‘Milli yolsuzluk gömleği giydiler’
Başbakan Erdoğan’ın oğluna alınan gemiyle ilgili sözlerine de dikkat çeken Cindoruk sözlerini şöyle sürdürdü:
“İster kayık ister gemi alsın, benim bir sözüm siyasetçilere. Mal edinmeyin, mal kaybedin Milli görüş gömleğini çıkarmış olsalar da olmasalar da, 'milli yolsuzluk' gömleğini girmişlerdir. Deniz Feneri başlıyor devam ediyor. Siyasi hayatımda yolsuzluk iddiasının dosyalarının bu kadar çok olduğu bir dönem olmadı. Soruşturma komisyonu kurmuş takip etmişizdir. Bu kadar iddia var yedi sene içinde iktidar kendisiyle ilgili bir yolsuzluk dosyasını ortaya koymadı. Yolsuzluk dosyaları Meclis’te yoksa, yargıya bırakırsanız o siyasi denetim olmaz: Ben olsam yerinde; oğlumun gemisi botu tankeri mi var; bunun tahkiki için oraya giderim. Arkadaşlarımız bir kısmı mısır mı satıyor, mısır mı patlatıyor? Çocukları ne yapıyor. O konularda da burada arkadaş, kardeş, ağabey, bakan iltiması olmaz. Parlamento iltimas eden bir kurum olmamalıdır. Son sözüm şudur. Bütün bunları söyledim. Dikkatle dinlediniz bir yaşlı adam söylüyor bunu da. Acaba bu hakikat payı var mı dediniz. Ben Mevlana’nın bir sözünü söyleyerek bitiriyorum. Genç adam aynada bazı şeyleri göremez, bir yaşlı adam bir tuğlada gerçekleri görebilir.”