T24 - Radikal gazetesi yazarı Çınar Oskay, bugün son yazısını yayımlayarak, gazeteden ayrıldı. Oskay, bugünkü köşesinde okuyucularına, "Kaç gazeteye nasip olmuştur bir nesli heyecanla doldurmak… Yaşama alışkanlıklarını etkilemek, yeni fikirler armağan etmek, kendine özgü bir kültür yaratmak. Sokaklara, şarkılara ulaşmak… Kendisiyle özdeşleşen efsaneleriyle yeni bir dil oluşturmak… Bu özellikleriyle Radikal bir yayıncılık anıtı olarak kalacak aklımda. Ve hep, en sevdiğim gazete olarak" diyerek veda etti.
Çınar Oskay'ın Radikal gazetesinde "Radikal demokratlık radikal gazetecilik" başlığıyla yayımlanan (19 Haziran 2011) yazısı şöyle:
Radikal demokratlık radikal gazetecilik
Birkaç gün önce yeniden izledim ‘Yurttaş Kane’i. 25 yaşındaki Charlie Kane, kendisine miras kalan gazeteye girdiği anda yayın yönetmeninin odasına el koyar. Adamları koşuşturarak ofise yatağını, eşyalarını getirir. “Artık burada yatıp kalkacağız. Haber 24 saattir” der. Orson Welles’in filmi çektiği 1941 yılında da böyleymiş.
Gazetecilik kalp krizi oranında, erken yaşta ölümlerde borsacılardan sonra ikinci sıradadır. Hafta sonu, adam gibi tatili yoktur. Stres, belirsizlik resmen duygusal şiddettir.
Ama bırakamayız.
Emeklisi, iş değiştireni ebedi mahzunluğa kapılır. Yıllarca küfrettiği uzun yazıişleri toplantıları burnunda tüter. Eski işini yapanlara imrenerek bakar.
Gazeteci sanatçı ruhludur. Ustaları, efsaneleri, ilkeleri, mertlik öyküleri vardır. Belki de sahip olduğundan fazla önem atfeder kendine. Zanneder ki iki cümlesiyle hayatlar kurtulacak. Her gazeteci kendisinin kahramanıdır. Bunun için doğru bildiğini yazması, korkmaması, meslek onuruyla yaşaması yeter. İyi bir iş yapıp da bir sigara yaktığında bile o gururu görürsünüz.
Gerçek gazeteci bu güvenle, omzunun arkasındaki iyilik meleği gibi gördüğü toplumsal adalet idealiyle şımarır da biraz. Ve gücün, iktidarın karşısında biraz şımarık olmak iyidir.
Ama bugün hepsi tokat yiyor durmadan. Dünyada en çok gazeteci hapseden, basın özgürlüğünde demokrasiler arasında en alt sıradaki ülkeyiz. İktidarın seçim zaferi bunu haklı gösterecek, unutturabilecek bir şey değil. Dışardakiler de diken üstünde.
Sadece bir iş olsaydı daha kolay olurdu. Sevdiğimiz biri yavaş yavaş ölüyormuş gibi izlemezdik mesleğin tükenişini. Kimi merhamet dileniyor şimdi. “Söz, bir daha yaramazlık yapmayacağım, yeter ki beni oyundan çıkarmayın” der gibi… İnsanın gülesi geliyor.
Şimdi bu mutant’larla borazancıların zamanı. Chomsky’nin deyişiyle el ele verip ‘rıza imal edecekler’. Gün, ceketi ilikleme günü. Ama ceket daraltır gazeteciyi. Tadı da yoksa, “Amaan” deyip atmak ister üzerinden.
Bu, Radikal’deki son yazım
Rüyamdı. Bende silinmez izler bırakan bu gazetede çalıştım, haftada bir gün yayın müdürlüğünü yaptım.
Kaç gazeteye nasip olmuştur bir nesli heyecanla doldurmak… Yaşama alışkanlıklarını etkilemek, yeni fikirler armağan etmek, kendine özgü bir kültür yaratmak. Sokaklara, şarkılara ulaşmak… Kendisiyle özdeşleşen efsaneleriyle yeni bir dil oluşturmak…
Bu özellikleriyle Radikal bir yayıncılık anıtı olarak kalacak aklımda. Ve hep, en sevdiğim gazete olarak…
Sevgili Eyüp (Can) insanın gözüne kadife kadife bakar. Her şeyin yolunda olduğuna inandırır. Ama başlangıçtaki umudu, “Aynı yoldan geçmişiz biz” coşkusunu, sadece aşkla yapabileceğim mesleğim bu haldeyken paylaşamıyorum.
Dostluğu koruduğumuza göre senden bir ricam var. Yüzü gözü yara bere içinde kalmış, Türkiye’de zaten çok şeyini kaybetmiş sola nefes veren bu gazeteyi yönetirken ve aksilik yapanları anlamaya çalışırken şunu hatırlaman: Sol, önünü iliklememek, biraz pasaklı kalmaktır. Turgut Uyar söylemiş: “Saçlarımı hep kestim. Tutacak kadar kalmasın dedim. Çünkü bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur.” Ne yapsınlar, bazısı böyle mutlu oluyor işte. Bir de sigara tellendirdiler mi keyifle… Onlardan güzeli yok!
Okuyucusu ve çalışma arkadaşlarıyla Radikal’in yaramaz çocuklarına bir ömür dolusu sevgiyle…