Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Kuzey Kore'den Çin'e kaçan kişilerin mülteci değil, yasadışı göçmen oldukları için sınır dışı edildiği kaydedildi. ABD ise Kuzey Kore'yi insan haklarının iyileştirilmesi için “somut adımlar” atmaya çağırdı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne bağlı araştırma komisyonunun hazırladığı ve pazartesi günü Cenevre'de açıklanan raporda Kuzey Kore'de, sistemli ve geniş kapsamlı olarak onlarca yıldır insanlığa karşı suçlar işlendiğine dikkat çekiliyor.
Yaklaşık 400 sayfalık kapsamlı raporda komisyon yetkilileri, ülkedeki sistematik insan hakları ihlâlleri nedeniyle Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin devreye girmesi veya konuyla ilgili özel bir mahkeme oluşturulması gerektiği vurgulanıyor.
Raporda konu edilen suçlar arasında infaz, köleleştirme, işkence, hapis, tecavüz, gözaltında veya hapis sırasında kaybolma, kaçırma, imha, zorla uygulanan kürtaj gibi yöntemler sıralanıyor. Kaçmayı başaran en az 80 Kuzey Korelinin ifadelerine dayandığı ifade edilen raporla ilgili olarak Komisyonun Başkanı Avustralyalı yargıç Michael Kirby "Bu rapor Kuzey Kore'de yaşayan insanlara uygulanan büyük yanlışları dile getiriyor ve uluslararası toplumun bu konuya dikkatini çekmeyi amaçlıyor" diyor.
'Geç bile kaldı'
İnsan hakları örgütleri ise BM'nin raporunun geç bile kaldığı görüşünde. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Julie de Rivero "Konuyla ilgili bir takım ufak çaplı bilgilere zaten sahiptik. Ancak bu rapor yaşanan kâbusu tüm detaylarıyla gözler önüne seriyor. Yapılanların sadece insan hakları ihlali değil, insanlığa karşı suç işlendiğini ortaya koyması ise harekete geçmek için uluslararası bir sorumluluk oluşturuyor" açıklamasını yapıyor.
Raporda Kuzey Kore'de gerek geçmişte, gerekse günümüzde temel hakların hiçe sayıldığı, çalışma kampları ve hapishanelerde işkence ve infazların gündelik hayatın bir parçası olduğu ifade ediliyor. Uydudan çekilen fotoğraflarla tespit edilmiş olsa da Kuzey Kore yönetimi ise çalışma kamplarının varlığını inkâr ediyor.
Raporda yer alan verilere göre 80 bin ila 120 bin siyasi tutuklunun aileleri ve yakınlarıyla birlikte bu kamplarda tutulduğu belirtiliyor. Ayrıca hükümetin açlığı halkın rejime bağlılığını garanti altına almak için kullandığı, rejimin varlığı için önemli olduğu düşünülen kişilere gıdaya erişim konusunda öncelik verildiği, kimin gözden çıkarılabileceğine ise devletin karar verdiği kaydediliyor.
'Umutlar boşa çıktı'
Komisyonun Başkanı Michael Kirby, Kim Jong İl'in ölümün ardından babasının yerine geçen Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un bazı şeyleri değiştirmesinin umulduğunu ancak bu umutların boşa çıktığını söylüyor. Kirby, "Eğitiminin bir bölümünü İsviçre'de tamamlayan Kim Jong Un lider olduğunda bir şeylerin değişeceği konusunda büyük bir umut hâkimdi. Ancak eniştesi Chang Song Thaek'in idamının ardından bu umutlar tuzla buz oldu" yorumunu yapıyor.
Komisyon raporun bir kopyasını da Kim Jong Un'a gönderdi. Tüm girişimlerine karşılık Kim Jong Un ve Kuzey Kore Yönetimi BM Komisyonu'nun ülkeye girişine izin vermemişti. Kirby ve çalışma arkadaşları açlık ve insanlık dramı nedeniyle on binlerce Kuzey Korelinin gizlice kaçtığı Çin'den de ret yanıtı almıştı. Çin yönetiminin söz konusu kişilere mülteci statüsü vermeyerek onları Kuzey Koreli yetkililere teslim ettiği, bu kişilerin büyük bölümünün sonunun da yine çalışma kampları olduğu kaydediliyor.
BM İnsan Hakları Konseyi'nin mart ayında Cenevre'de yapılacak toplantısında Kuzey Kore'yle ilgili raporun da görüşüleceği belirtiliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Julie de Rivero "Birleşmiş Milletler yaşananları görmezden gelmeye devam edemez. BM Güvenlik Konseyi'nin Kuzey Kore'yi sadece nükleer endişeler nedeniyle gündemine alması kabul edilebilir bir durum değil" şeklinde konuşuyor.