T24 - Anayasa Mahkermesi Başkanı Haşim Kılıç'ı sert bir dille eleştiren CHP milletvekili İlhan Cihaner, "Anayasa Mahkemesi, geldiği hal itibariyle, iktidarın bir hukuk bürosuna dönüşmüştür" dedi.
CHP milletvekili İlhan Cihaner, muhalifgazete.com'a konuştu.
Türkiye, İlhan Cihaner'i ilk olarak İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatlerine yönelik yaptığı soruşturmalarla tanıdı. Ardından Türkiye'de bir ilk yaşandı ve odası polis zoruyla basılıp zorla gözaltına alındı. Daha sonra Adana'ya atandı. Ergenekon'un tutuksuz sanıkları arasında bulunan Cihaner, 12 Haziran seçimleri öncesinde savcılıktan istifa ederek CHP'den milletvekili oldu. Tamamlayabilseydi, belki de Türkiye için dönüm noktası olacak soruşturmalara imza attı.
Baykal dönemindeki CHP ile Kılıçdaroğlu arasında nasıl bir fark var?
Önce- sonra hesabı yapacak çok keskin bir fark olduğunu düşünmüyorum. Siyaset üretirken partiler ülkenin özgün koşullarına göre üretirler. Hatırlarsanız Deniz Baykal'ın son zamanlarında da sol değerler dillendirilmeye başlanmıştı. CHP'yi böyle bir yönelime taban zaten zorluyordu. Bu tarz partilerde liderin değişmesi önce- sonra hesabı yapacak kadar ideolojik değişiklikler yaratmaz. Tabi ki liderin yenilenmesiyle değişen bazı şeyler olacaktır. Liderle beraber parti meclisinin değişmesi, yöneticilerin değişmesi belli ölçüde bir yenilik getiriyor ama köklü ideolojik bir değişikliğe yol açmıyor. Öyle bir şeye işaret etmiyor.
CHP, Türkiye'yi nerede görüyor?
CHP ülkeyi çok sıkıntılı bir noktaya gider halde görüyor.Bunu nerede görüyoruz? Bakın şimdi mili irade tartışmalarının en çok yaşandığı, milli iradenin fetiş haline getirildiği bir seçim süreci yaşadık. Demokrasilerde mili irade kuşkusuz göz önünde bulundurulması gereken bir kavramdır ama mili irade daha oluşurken sakatlandı. Çünkü toplumun yüzde 50'sinin oy verdiği milletvekilleri tutuklu. Bir kere öyle başladık işe. Meclis varken, kanun hükmünde kararname bile demiyorum ben, fermanlarla işler yürütülüyor. Üstelik ülkenin en temel meseleleri kanun hükmünde kararnamelerle çözülmeye çalışılıyor.
'En küçük muhalif bir ses susturuluyor'
Şimdi muhalif olan en küçük bir ses susturuluyor, parasız eğitim istiyoruz diyen öğrenci hapse atılıyor, deprem sonrası yaşanan o rezil görüntülerin sorumlusuna istifa etmeli diyen yurttaşlar depremzedeler biber gazıyla, copla susturuluyorsa ülkenin gittiği yer gerçekten kötü demektir. Git gide faşizme evrilen, despotik bir yapıyla karşı karşıyayız. Meclis de artık etkin bir muhalefet alanı olarak kullanılamaz hale gelmiştir. Onun içindir ki, CHP milletvekilleri nerede bir hukuksuzluk, nerede bir dava varsa, nerede bir hukuksuzluğun protestosu varsa orada bulunmaktadır.
HES protestolarından abuk sabuk yargılamalara kadar CHP desteğini vermektedir. Fermanlarla ülke yönetilirken bir taraftan da Meclis var! Var ama nasıl bir Meclis bu?! Kürsüde konuşan muhalefet milletvekiline tahammül edemeyen, geçmişinde sendika ağalığı olan, emekçilerin haklarını peşkeş çektiği için sermayenin en has evladı tarafından ödüllendirilen birinin muhalefet milletvekilini itip kaktığı bir Meclis var.
CHP eskiden birçok yasayı Anayasa Mahkemesi'ne taşır, oradan geri çevrilirdi. Artık bu kanal neden zorlanmıyor?
CHP'ye yapılan bir büyük haksızlık da burada. CHP Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor diye medyanın belli bir kesimi ve iktidar partisi tarafından eleştiri yağmuruna tutuluyor. Sen Anayasa'ya aykırı durumu mahkemeye götürme deniliyor. Yasa çıkartıyorsun; yasanın Anayasaya aykırı olduğu çok açık. Diyorsun ki;“Ben Anayasa'ya aykırı yasayı çıkartayım sen de bunu götürme.” Bir kere mantığı baştan yanlış kuruyoruz. ne yapsın CHP tamam Anayasaya aykırı olsa da çıksın mı desin!.
Anayasa Mahkemesi iktidarın hukuk bürosu oldu
Ama bu sorduğunuz soruyla ilgili olarak CHP yetki yasası başta olmak üzere, KHK'larla ilgili olarak incelemelerini yaptı; bazılarıyla ilgili olarak iptal başvurularını da yapacak. Ama şöyle bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Anayasa Mahkemesi bazı hukuki düzenlemeleri çok geç sonuçlandırıyor. 7 yıl önce kendisine gelmiş bir başvuruyu Anayasa Mahkemesi yeni sonuçlandırıyor. Burada Anayasa Mahkemesi, geldiği hal itibariyle, iktidarın bir hukuk bürosuna dönüşmüştür. Anayasa Mahkemesi; iktidarın payandası olamaz. Anayasa Mahkemesi özgürlüklerin güvencesidir. Özgürlüklere saldırı da iktidarlardan geleceğine göre, bir kere iktidarla mesafeyi kapatmış bir Anayasa Mahkemesi o denetim işlevini zaten göremez. Yani şunu demek istemiyorum; bir partiye yakın bir partiye uzak olsun. Parti ayrımı yapmadan Anayasa Mahkemesi o denetimini yasama faaliyetine göre yapmalı. Ancak iktidarla bu kadar içli- dışlı olan, iktidarı övmeye başlayan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı varsa, iktidar ister sol-sosyalist bir partide olsun, isterse de muhafazakar bir partide o hiç önemi yok. İktidarı öven bir Anayasa Mahkemesi büyük bir risktir. Şu anda maalesef böyle bir durum söz konusudur. Üstelik iktidarla paslaşılarak yapılan bir üye yapısı var. Hatırlayın o müsteşar yardımcısını nasıl üyelik koşullarının arkasından dolanılarak üye yapıldı. Üye yapısını ve üye niteliklerini gördüğümüzde, artık Türkiye'de bir Anayasa Mahkemesi'nden de söz etmek mümkün değil. Umarım bizi yanıltırlar.