Sözcü yazarı Çiğdem Toker, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cuma günü partisinin “Türkiye Yüzyılı” vizyon belgesini açıklayacağı toplantıya muhalif gazetecileri davet etmesini değerlendirdi. “muhalif" ve "davet" kavramlarını eleştiren Toker, kendisinin de telefonla davet edildiğini söyledi.
Toker davete yanıtını köşesinden, "Bu toplantıya katılmamın iktidar açısından meşruiyet devşirme aracı olarak kullanılacağı kanısındayım. O nedenle katılmayacağım" diyerek verdi.
Toker, bugünkü yazısında söz konusu toplantıya "muhalif gazetecileri davetini" şöyle değerlendirdi:
“’Muhalif’ gazeteci tanımı sorunludur. Çünkü özünde siyasi bir kavramdır. İktidardan doğru bir bakışı temsil eder. ‘Bir iktidar medyası bir de muhalefet medyası’ vardır gibi bir anlam çıkar. Bu da ‘iktidar medyası’nı doğru bir yerde duruyormuş gibi çağrıştırır. Ortadoğu coğrafyasına özgü; Suriye iç savaşı başladığında haber diline aktarılan bu kelime, iktidar medyası tarafından iktidara yanaşmayan gazeteciler için kullanılmaya başladı ve yerleşti. Yazık ki bağımsız gazeteciler arasında da kullanımı yaygınlaştı.
Türkiye'de iktidar medyası sorunu olduğu doğrudur. Özellikle 2008 yılından başlayarak planlı ve programlı bir biçimde inşa edilmiştir. Ancak iktidar medyasında yer almayan gazeteciler ‘muhalif’ gazeteci değildir. Gazetecilik doğası gereği eleştireldir. Kişisel olarak bu tanıma her fırsat ve ortamda itiraz ediyorum.
Bu konudaki ikinci sorunlu alan ‘davet’ meselesi: Bu ölçekteki bir siyasi faaliyeti izlemek, Türkiye'de siyaset izleyen her gazetecinin kadrajına girer. Girmesi gerekir. Bunun için davet mekanizması kurulmaz. Ama ortada adeta bir balo veya da sınırlı katılıma açık özel resepsiyon varmışçasına, geniş katılımlı bir siyasi toplantı ‘davet’e konu oldu.”
"Katılmayacağım”
Toplantıya telefonla davet aldığını belirten Toker, cevabını da köşesine şöyle paylaştı:
“Diğer partilerin faaliyetleri gazeteci olarak nasıl izleniyorsa, bu toplantının da aynı yaklaşımla izlenmesi gerektiğini düşünen meslektaşlar olabilir. Ben iktidar yanlısı olmayan gazetecilerin ‘davet’ edilmesinin anlamlı bir strateji değişikliği falan değil, basbayağı bir pragmatizm olduğunu düşünüyorum. Yukarıda anlattığım bir siyasi iklim içinde bu toplantıya katılmamın iktidar açısından meşruiyet devşirme aracı olarak kullanılacağı kanısındayım. O nedenle katılmayacağım.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.