Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, tasarrufa dayalı faizsiz finans şirketlerinin ev satışında, çekilişli sistemde 'joker' adı altında sahte isimlerin olduğunu iddialarını köşesine taşıdı ve dikkatli olunması gerektiğini belirtti.
Toker, "Faize karşı olan kitlenin gözdesi olan tasarrufa dayalı faizsiz finans şirketlerinin cazibesi artıyor. İktidar bu sistemi teşvik ediyor. Otoriteler ne kadar farkında bilinmez ama cazibeyle birlikte riskin de büyüdüğüne dair işaretler çoğalıyor." düşüncesini dile getirdi.
Toker, "Adının başında ya da sonunda genellikle 'evim' sözcüğü geçen bu şirketler, bankacılık sistemine alternatif gibi çalışıyor. Konut ya da otomobil satın almak için şirkete başvuran vatandaşa 'organizasyon bedeli' adıyla (yüzde 7-10-12 tutarındaki ücret karşılığı) 'teslimat' yapıyor. Bankacılıkta kredi neyse bu şirketlerde teslimat o. Biri sabit, diğer çekilişli olmak üzere iki sistem var. Müşterinin ödeyeceği peşinat ve taksit tutarına göre 'teslimat tarihi' belirlenen sisteme, sabit sistem deniyor." ifadesini kullandı.
Toker, "Çekilişli sistem ise her ay bir müşteriye 'teslimat' yapılma vaadine dayalı. Müşteriler yine peşinat ve ödeme gücüne göre gruplanıyor. Piyasanın içindeki bir okurumdan gelen mektup tam bu noktada 'büyük bir sıkıntı olduğunu' anlatıyor. Okurum, bazı şirketler tarafından çekilişli sistemdeki gruplara 'JOKER' adı altında sahte isimlerle gerçek olmayan kişilerin doldurulduğunu söylüyor. 'Bu yolla gerçek müşterilere çekilişte çıkma ihtimali düşürülüyor. Süre öteleniyor. Müşterilerin hatta çoğu satış personelinin bile joker olayından haberi yok' diyor. Eğer iddia doğruysa, toplanan paraların kullanılma biçimi, şirketlerin kendi ortakları, yöneticileri tarafından özel harcamaları için kullanılıp kullanılmadığı büyük bir soru işareti olarak havada asılı. Çünkü bu şirketler üzerinde halen belirlenmiş kurallar ve denetim yok." değerlendirmesinde bulundu.
Toker yazısında şunları kaydetti:
Denetimle ve kural getirmekle yetkili/görevli kurum Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), henüz ayrıntılı bir düzenleme açıklamış değil. Şirketlerin para topladığı için lisanslanması ve denetlenmesi gerekiyor. BDDK şu anda “likidite formu” adı altında haftalık rapor istiyor. Ancak faizsiz finans şirketlerinden gönderilen raporların gerçeği ne kadar yansıttığı net değil. Müşteri havuzundan para kullanılması, “teslimat”ın ertelenmesi gibi sorunlar yaşandığı ancak bu sorunların henüz açığa çıkmadığı belirtiliyor.
Görünen o ki, devlet doğru düzgün bir düzenleme çıkarmazsa, ileride çok insanın tasarruflarına zarar verecek bir sorunla karşı karşıyayız. Çiftlikbank'ı unutmadınız değil mi?
Yazının devamı için tıklayın