T24- Bakan Ali Babacan, aile geleneği olarak iki cüzdan taşıyor. Babacanların cüzdanında bir de 'yok para' adını verdikleri para oluyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, her yönüyle ilginç bir siyasetçi. TED Koleji ve ODTÜ’deki öğrencilik yılları, yurtdışı eğitimi hepsi başarı hikâyeleriyle dolu. 35 yaşında ekonomi bakanı oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘vazgeçilmezi’ olarak 9 yıldır bakanlık koltuğunda. Kısa süreli Dışişleri Bakanlığı’nı saymazsak ekonomi hep ona emanet edildi. Muhafazakâr olduğu kadar da modern. İyi giyiniyor, iyi yaşıyor. Siyasete girmeden önce golf oynuyor, trekking yapıyordu. Dünyanın hemen her bölgesini gezecek kadar seyahat düşkünüydü.
Ali Babacan demek biraz da ‘gelenek’ demek. Ankara’da ‘Ali Babacan’ ismini taşıyan aile firması var. Dede Ali Babacan tarafından 80 yıl önce kuruldu. Babası ‘Hilmi Amca’ esnafın çok sevdiği, dürüstlüğüyle örnek gösterilen bir isim. Ali Babacan’ın çocukluğu da Çıkrıkçılar Yokuşu’nda geçti. Çırak olarak işe babasının yanında başlamıştı. Babacan’ın oğlu Kerem de yaz tatillerinde dedesinin yanına gidiyor, harçlığını çıkarıyor.
Ön ve arka cepte
Babacan ailesinin bir geleneği de ‘çift cüzdan’ taşımaları. Ali Babacan’ın ağzından duyduğumda çok şaşırmıştım. Çocukluktan itibaren sürdürülen bir alışkanlık. Başbakan Yardımcısı Babacan’ın cebinde sürekli iki cüzdan oluyor. Birisi sağ arka cepte, diğeri de sağ ön cepte. Paralar, kredi kartları eşit bir şekilde cüzdanlara yerleştiriliyor. Olası bir hırsızlığa karşı böyle bir tedbir geliştirilmiş. Bu sayede cüzdanın biri çalınsa, diğeri kurtarılıyor. Dede vasiyeti olarak babadan oğula aktarılan bir alışkanlık. Babacanların cüzdanında bir de ‘yok para’ adını verdikleri para oluyor. “Ne olur ne olmaz” denilerek cüzdanda sürekli sabit bir para tutuluyor ve bu, günlük harcamalarda kullanılmıyor.
Eşi de şaşırmış
Babacan, bu alışkanlığın faydasını görmüş. “Baba tavsiyesini sürdürüyoruz. Anne baba tarafı da esnaf olunca tedbiri elden bırakmıyoruz” diyen Babacan’ın cüzdanı ABD’de okurken çalınmış. Babacan’ın gençlik, öğrencilik yıllarında bu denli tedbirli olması anlaşılabilir de korumalar eşliğindeki bakanlık yaşamında bunu sürdürmesi tuhaf görünüyor. Eşi Zeynep Hanım da aynı soruyu sormuş. “Bu kadar koruman var, gerek var mı” diye sormuş. Babacan, eşine verdiği cevabı gülerek anlattı: “Bakarsın tek başıma kalırım. Ne olur ne olmaz. Tedbiri elden bırakmamak lazım.”
Sarayda ne kaçırdı
‘Gelenek’ denilince dünyada da İngiltere Kraliyeti akla gelir. Babacan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Davutoğlu ile birlikte eşlik eden iki bakandan birisiydi. Buckhingam Sarayı’nda yaşatılan geleneğin yakın tanığı oldu. Babacan, Kraliçe ve aile bireyleriyle özel sohbet imkânı da bulmuş. Birebir konuşmaların konusu bildik mevzularmış. Kraliçe, “Ekonominiz iyi gidiyor, başarılısınız ama Avrupa için endişeliyim” demiş. Kraliyet ailesinin genç kuşaklarıyla bildik mevzular konuşulmuş. Çocuklardan bahsedilmiş. Bunlar konuşulurken Ali Babacan, kendi çocuğuyla ilgili tarihi bir anı kaçırdığını sonradan öğrenecekti. Kerem ve Dilara’nın kardeşi olan Babacan’ların üçüncü çocuğu Hilmi Emir, ilk adımlarını atarak yürümeye başlamıştı.
Papazın kriz duasına ‘amin’
Cumhurbaşkanı Gül’le birlikte Kraliçe’nin davetine giden Ali Babacan, Westminster Kilisesi’nde yaşadığı bir anekdotu da paylaştı. Westminster, 900 yıldır kralların taç giyme töreni ile kraliyet ailesinin düğün ve cenazelerinin yapıldığı özel bir mekân. Avrupalı liderlerin kâbusu olan ekonomik kriz kilise papazının dualarına bile girmiş. Papaz şöyle dua etmiş: “Tanrım, borç batağında yüzenlerin yardımcısı ol. Ekonomimiz için zor ama gerekli olan kararları alacaklara cesaret ver.” Babacan, “Duanın ikinci kısmına ‘amin’ dedim. Eşim de başıyla onayladı. Kriz artık kilise dualarına bile girmiş.”