Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, terör örgütünün dağ kadrosunun örgütten ayrılmasını sağlamak için mevcut düzenlemelerde değişiklikler yapılması önerisiyle ilgili "Böyle bir noktada yoruma dayalı bir açıklama yapmak yerine, önümüzdeki günlerde Milli Güvenlik Kurulu var, orada bu muhtemeldir ki konuşulabilir" dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, gündemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerine değinen Çiçek, şunları kaydetti:
"Türkiye, komşularıyla, bölgesinde her zaman barıştan, huzurdan ve istikrardan yana olmuştur. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin esasen geleneksel dış politikasıdır. 'Yurtta sulh, cihanda sulh'... Bu bizim temel ilkemiz.
Hükümet olarak da en evvel komşularımız olmak üzere, mevcut sorunların diyalog yoluyla, çözülmesi yolunda bir politikayı sürdürüyoruz. bu çerçevede geçmişte yaptığımız bir çok komşu ülke ile bu manada münasebetler olduğu gibi, belli bir süreden beri sürdürülen ve her aşamasında da Azerbaycanlı kardeşlerimize ve yetkililere bilgi verdiğimiz, haber verdiğimiz ve birlikte değerlendirdiğimiz bu süreç ile ilgili bir iki hususu kamuoyunun bilgisine sunmak istiyoruz. Çünkü bu meselenin hassasiyeti ortadadır.
Asılsız bir kısım haberlere itibar edilerek, kardeşliğimize gölge düşürülmesini biz arzu etmeyiz. Biz inanıyorduk ki dünyada soğuk savaş bitmiştir. Ancak dünyada olup bitenlere baktığımızda soğuk savaşın bir şekilde cereyan ettiği en önemli coğrafyanın başında Kafkasya gelmektedir.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi sürecinde, belli bir aşamaya geldiğimizin ilan edilmesiyle gelinen bu sürecin, sanki Azerbaycan'ın milli menfaatlerini hiçe sayar bir mecrada ilerlediği gibi bir izlenim yaratan, yanlış ve spekülatif haberlerden rahatsızlık duyduğumuzu açıkça ifade etmek istiyorum.
Ülkeler arasında itilaflarla ilgili müzakerelerin detaylarının belli bir olgunluğa ulaşmadan kamuoyuyla paylaşılması usulden değildir, belli bir noktaya geldikten sonra bunlar kamuoyuyla paylaşılabilir. Aksi halde bu türlü ilişkilerde, bu türlü müzakerelerde beklediğimiz bir fayda varsa, işte baştan katletmiş olursunuz.
Onun için çeşitli barış görüşmelerinde yukarı Karabağ itilafına ilişkin Minsk sürecinde ve daha birçok süreçte izlenen yol da budur. Bundan hiçbir şekilde başka anlamların çıkarılmaması gerekmektedir.
Türkiye kapalı kapılar ardından Azerbaycan'ın menfaatlerini hiçe sayan bir tavrın içerisinde olmamıştır."
‘Azeri kardeşlerimizin haklı davası’
Çiçek, Türkiye'nin, kendi meselelerinin yanı sıra, hem uluslararası platformlarda, hem ikili görüşmelerde Türkiye'nin sorunlarını konuşurken de Karabağ sorununu gündeme getirdiğini ve bir çözümün bulunması noktasında Azeri kardeşlerin haklı davasına katkıda bulunmaya azami gayreti gösterdiğinianlattı.
Bakan Çiçek, "Aynı coğrafyayı paylaştığımız komşularımız ile mevcut sorunların diyalog yoluyla çözülmesi ve bu şekilde bölge barış ve istikrarına ve istikrarına katkıda bulunulması dış politika hedeflerimizden birisidir" diye konuştu.
Türk dış politikasının Kafkaslar'da, barışı ve refahı amaçladığını belirten Çiçek, "Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleşmesiyle hedeflenen budur" dedi.
Çiçek, şunları söyledi:
"Bizim ne Ermenistan ile, ne de herhangi başka bir ülke ile temaslarımızda Azerbaycanlı kardeşlerimizin ve Azerbaycan'ın menfaatlerine aykırı, Azerbaycan'ı üzecek bir adım atmamız mümkün değildir. Bunun herkes tarafından böyle bilinmesi ve artık bu kısır tartışmalara bir noktanın konulması gerekmektedir. Çünkü biz Azerbaycanlı kardeşlerimizle bir kardeşlik ilişkisi sürdürüyoruz, başka ülkelerden farklı olarak... Hem Azerbaycan ile hem Türk cumhuriyetleri ile bir kardeşlik ilişkisi, menfaate dayalı bir ilişki değil. Bu ülkelerin maddi varlıkları, zenginlikleri hesaba katılarak sürdürülen bir ilişki değil. Hepimizin ifade ettiği gibi, 'bir millet, iki devlet'...
Aynı milletin çocukları olarak, kardeşliğe dostluğa dayalı bir ilişkiyi bu güne kadar sürdürdük. Bunun Azeri kardeşlerimizce takdir edildiğini, edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Onun için bu tartışmalara bir son verilmesi icap eder.
Türk ve Azerbaycan halkları arasındaki dostluk, kardeşlik ve dayanışma, iyi günde olduğu gibi kötü günde, barışta olduğu gibi savaşta da devam etmiş ve bizler iki taraftan halklarımız birlikte sevinmiş, birlikte üzülmüştür."
‘Türkiye'nin politikası bellidir’
"Türkiye'nin Karabağ politikası bellidir ve hiçbir şekilde değişmemiştir" diyen Çiçek, Türkiye'nin, Yukarı Karabağ sorununu Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde barışçı ve kalıcı bir çözüme kavuşmasını arzu ettiğini bildirdi.
Çiçek, "Bu nedenle Ermenistan ile yürüttüğümüz normalleşme sürecinin Azerbaycan'ın aleyhine cereyan ettiği gibi yanlış bazı fikirlerin dile getirildiğini üzüntü ile müşahede ediyoruz. Yukarı Karabağ sorunu çözülmeden, bölgede kalıcı huzur, istikrar ve iyi komşuluk ilişkilerini tesis etmek mümkün değildir ve mümkün de olmayacaktır" şeklinde konuştu.
Bu konuda daha önce bizzat Başbakan Erdoğan'ın, Londra'da ve Antakya'da, aynı konulara temas eden bir açıklama yaptığını anımsatan Çiçek, "En yetkili ağızdan bu açıklamalar yapılmış olmasına rağmen, soğuk savaş döneminin anlayışı ile Türkiye aleyhine Azeri kardeşlerimizi üzecek veya onlarla dostluğumuza, kardeşliğimize zarar verecek bir propaganda halen sürdürülmektedir. Ümit ediyorum ki bu açıklamalarımızdan sonra herkes söylediklerini, yaptıklarını bir defa daha düşünür. Bizim Azerbaycan ile ilişkilerimiz, menfaate dayalı bir ilişkisi değil, tamamen bir kardeşlik ve dostluk ilişkisidir. Bunu da kamuoyu ile paylaşmak istedik" dedi.
‘Başbuğ’un açıklamaları MGK’da konuşulabilir’
Cemil Çiçek, bir gazetecinin "Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un geçtiğimiz günlerde çeşitli mesajları oldu. Bu mesajlardan bir tanesi de bölücü terör örgütünün dağdan inmesine yönelik mevcut düzenlemelerin de ötesine geçilmesi yönündeydi. Bu mesajlar Bakanlar Kurulu’na yansıdı mı?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Konuyla ilgili daha önce şöyle bir açıklama yapıldı; şimdi Sayın Komutan çok değişik konulara temas ediyor. Paragraf başlarına baktığımızda pek çok konu var, pek çok tanım var. Veya mevcut tanımların, mevcut kavramların bir kısım bilimsel alıntılarla yapılmak suretiyle içinin doldurulması var. 'Neyi, niçin anlıyoruz, nasıl anlamamız lazım gelir' diye. Şimdi ben görev alanımla ilgili olduğu için oradaki ifadelere bakmaya çalıştım. Orada bir ayrıntı yok. Bir niyet beyanı, bir açıklaması gözüküyor ama onun çerçevesi nedir, kastedilen ne, nasıl bir düzenleme bu orada belli değil.
Böyle bir noktada yoruma dayalı bir açıklama yapmak yerine, önümüzdeki günlerde Milli Güvenlik Kurulu var. Orada bu muhtemeldir ki konuşulabilir. Daha gündemi gelmedi. Konuşulabilir. Eğer hukuki bir açılım mı kastediliyor yoksa mevcut yasaların daha iyi işletilebilmesi noktasında alınması gereken tedbirlerden mi bahsediliyor, bunu orada tartışıp, görüşüp, müzakere ettikten sonra açıklama yapmanın daha doğru olduğunu, daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü bu konuda yapılan açıklamalar, hemen siz onu kastetmeseniz bile, siz onu düşünmeseniz bile, muradınız olmasa bile herkes kendi anladığına göre bir değerlendirme yapıyor. Nitekim bu açıklamalardan sonra sizin meslektaşlarınızın, 'bir genel af mıdır, af mı geliyor?' tarzında değerlendirmeleri oldu. Maksat bu değilse, bu kastedilmiyor ise o zaman evet ya da hayır tarzındaki bir cevap toplumda insanlarımız arasında da bir kısım farklı değerlendirmelere sebebiyet verebilir. Onun için müsaade ederseniz, orada ayrıntı olmadığı için ben ayrıntılı cevap verme imkanına sahip değilim. Dediğim gibi bu ay içerisinde, birkaç gün sonra MGK var. Bu konuları her zaman orada konuşuyoruz, o platformda konuşuyoruz. Nitekim Sayın Komutanımızın da başka konularla ilgili MGK'ya atfı var. Dolayısıyla orada konuşuruz. Eğer bir açıklama gerekiyorsa oradan yapılır veya oradaki izlenimler doğrultusunda bizlerden bir açıklama gelebilir."