Birgün'de, CHP’nin 36. Olağan Kurultayı'nı değerlendiren Yaşar Aydın, kurultayın Türkiye’nin içinde bulunduğu dönemin hassasiyeti ve önemini yansıtmadığını söyledi. "Kemal Kılıçdaroğlu’nu alkışlamaya gelenlerin dokunulmazlıklar, Cumhurbaşkanlığı aday belirlenmesi gibi konularda yapılan eleştiriler sonrası ruh durumunun nasıl değiştiğine hepimiz tanık olduk" diyen Aydın, "CHP tabanın ne istediği belli. Ama bu çağrıya kimlerin yanıt vereceği sorusunun yanıtı hâlâ havada duruyor" ifadesini kullandı.
Yaşar Aydın'ın CHP 36. Kurultay'ına ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
İki gün süren kurultayın akışına bakılınca, akla ilk gelen soru ‘CHP’ye karakterini veren çizgi nedir?’ oldu. İşin ilginç yanı kurultay boyunca bu soruya yanıt verebileceğimiz hiçbir somut gelişme de yaşanmadı
CHP Olağan Kurultay’ının yankıları devam ederken, kurultayla ilgili birçok yorum ve analiz yapılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce karşısında sahnede zorlansa da sandıkta istediğini fazlasıyla aldı. Kılıçdaroğlu, bir önceki PM seçimlerinden farklı olarak listesini korumayı başardı. Bunda liste delme ihtimali olan genel merkeze mesafeli bazı isimlerin çatının altına alınmasının da katkısı var. Böylece hem liste delinmemiş oldu, hem de farklı düşüncelere yer açılan PM şekillinmiş oldu. En azından uzaktan bakılınca çıkan fotoğraf bu oldu.
PM değil MYK
Kurultaydan sonra en yetkili organ olan PM’nin işlevini yerine getirmediğine dair eleştiriler uzun süredir yapılıyor. Bu anlamda PM listesinin önemi, parti çalışmalarındaki rolünden değil daha çok MYK’nin oluşumundaki belirleyiciliğinden geliyor. Kılıçdaroğlu PM içindeki ağırlığına bakarak MYK seçiminde hiç zorlanmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Dün, bugün parti içindeki havaya baktığımızda oluşacak MYK’nin, PM kadar farklı renkler barındırmayacağını söyleyebiliriz.
Kitle partisi mi herkesin partisi mi?
İki gün süren kurultayın akışına, başkan adaylarının konuşmalarına, anahtar PM listelerine bakılınca CHP’ye karakterini veren, istikametini belirleyen siyasi çizgiyi anlamak mümkün olmadı. ‘Herkesi kucaklayan parti’ en çok duyulan söz olurken bunun nasıl gerçekleşeceğine dair somut bir program önerisi ile karşılaşılamadık.
Bu kurultayda oluşan yapı bir önceki PM’de olduğu gibi eski sosyalistleri, liberalleri hatta İslamcı partilerde çalışanları içine aldı. İlk başta bu durum bir zenginlik hatta ‘herkesin CHP’si’ sloganını somutlanması anlamına da gelebilir. Ama gerçekte durum bu mu? Şu anki görüntü ve bugüne kadar yürütülen süreç bu birikimin bir siyasal hat etrafında doğal bir yan yana gelişi ifade etmiyor. Daha çok Genel Başkan’ın tasarrufu ile bir kurulda bir araya gelmişle bir topluluk gibi duruyor. Bu da ‘karakteri belirgin bir parti’ duruşunda çeşitli zaaflara yol açıyor ve açıkça söylemek gerekirse kurultay gelen CHP’liler gözünde bu zaaf yerli yerinde duruyor.
Arayış devam edecek
CHP’nin 36. Olağan Kurultayı Türkiye’nin içinde bulunduğu dönemin hassasiyeti ve önemini yansıttığını söylemek çok zor. Kırın karana olmayan bir başkanlık yarışı ve bol PM adaylı bir kurultay olarak CHP tarihindeki yerini aldı. Ama Türkiye siyasetine ne vaat etti derseniz, en azından bugün için çok somut bir şey söylemek mümkün değil. Ama salonun havasına bakarak şunu çok net olarak söyleyebiliriz ki, CHP kitlesi de tıpkı Türkiye’de yaşayan her yurttaş gibi arayış içerisinde. Bu arayışı Muharrem İnce’nin bir saatlik konuşası sonrası değişen ruh halinden çok rahat anlamak mümkün. Kemal Kılıçdaroğlu’nu alkışlamaya gelenlerin dokunulmazlıklar, Cumhurbaşkanlığı aday belirlenmesi gibi konularda yapılan eleştiriler sonrası ruh durumunun nasıl değiştiğine hepimiz tanık olduk. CHP tabanın ne istediği belli. Ama bu çağrıya kimlerin yanıt vereceği sorusunun yanıtı hâlâ havada duruyor.