CHP eski İstanbul Milletvekili Umut Oran, CHP'nin "bunca haksızlığa rağmen" iktidar yüzü göremiyorsa bunun sorumlusunun CHP’nin yönetiminde bulunanlar olduğunu söylerek, partinin olağanüstü kurultayı toplaması gerektiğini söyledi.
Başarının tek ölçütünin iktidara gelmek olduğunu söyleyen Oran, “CHP iktidar olamadıysa ortadaki tek gerçek, başarısızlıktır!” dedi. “Sayın Genel Başkan da dâhil olmak üzere hiçbir yönetici, çok fazla çalıştığından, elinden geleni yaptığından, fedakârlık ettiğinden ve sadece bu sebeple seçim başarısızlıklarına ses çıkarılmaması gerektiğinden bahsetmemelidir!” diyen Oran, “Sayın Genel Başkan hiç vakit kaybetmeden olağanüstü kurultayı kendi iradesiyle toplamalı ve acilen güvenoyu tazelemelidir” dedi.
1 Kasım seçimlerinde beklediğinden düşük oy alan CHP'de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun istifa edip etmeyeceği tartışılmaya başlanmıştı. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin dün yaptığı açıklamada Kılıçdaroğlu'nun istifasına gerek olmadığını, Şubat ayında düzenlenecek olağan kurultayda isteyenlerin genel başkanlık yarışına girebileceğini belirtmişti.
CHP 35. olağan kurultayını 10 Ağustos 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle Parti Meclisi kararıyla bir yıl ertelenmiş, Aralık ayında yapılması planlanan parti kurultayını genel seçim gerekçesiyle sonra yapacağını bildirmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yenilginin ardından gerçekleştirilen 18. olağanüstü kurultayda ise Kılıçdaroğlu, Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile yarışmış ve yine genel başkan olmuştu.
Oran’ın yaptığı yazılı açıklama şöyle:
“1 Kasım seçimleri, CHP de dâhil olmak üzere muhalefet partilerinin başarısızlığıyla sonuçlanmıştır. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da birçok kez işaret ettiği gibi başarının tek ölçütü iktidara gelmektir. CHP iktidar olamadıysa ortadaki tek gerçek başarısızlıktır!
Bu anlamda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin hiçbir yöneticisi “ %24.9’dan %25.3’e yükseldik” deme hakkına sahip değildir. CHP, 2011 seçimlerinde zaten % 25,94’e ulaşmış 135 milletvekili çıkarmış bir partidir. Hiçbir CHP yöneticisi, “132 olan milletvekili sayımızı 134’e çıkardık” gibi bir cümle de kurmamalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da göreve gelir gelmez işaret ettiği gibi, son 5 yılda yapılan 6 seçimde, maalesef “anlamlı bir oy artışı” sağlanamamıştır.
Siyaset iddia işidir. İddiasını kaybetmiş insanlar her durumda bahaneler üretebilir. Bazı dönemlerde bu bahanelere inananlar da çıkacaktır. Fakat hiç kimsenin kredisi sonsuz değildir. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni, her anlamda üzerine düşeni yapmıştır. CHP örgütü, başka hiçbir partide görülmeyecek sorumlulukta partisine sahip çıkmış, kamuoyu önünde partisini eleştirmemiş, alın teri dökmüş, kan kusup ‘kızılcık şerbeti içtim’ demiş ve son saniyeye kadar özveriyle mücadele sahasında yer almıştır.
Bu anlamda Sayın Genel Başkan da dâhil olmak üzere hiçbir yönetici, çok fazla çalıştığından, elinden geleni yaptığından, fedakârlık ettiğinden ve sadece bu sebeple seçim başarısızlıklarına ses çıkarılmaması gerektiğinden bahsetmemelidir!
Çünkü liderlik sadece çalışmak demek değildir. Liderlik sadece iyi insan olmak, çalmamak, soymamak demek de değildir. Bunlar liderde zaten olması gereken, asla tartışılmayacak ortak özelliklerdir. Bu yüzden “çok çalışmak, çok fedakâr olmak, çok temiz olmak” seçim başarısızlıklarını açıklamak için tek başına yeterli gerekçeler değildir.
Lider, örgütüne güvenmelidir, örgütüne güven, heyecan, umut vermelidir. Lider, aynı zamanda görev dağılımını da doğru yapmak zorundadır. Takım arkadaşlarını doğru seçmek, partiyi ileriye taşıyacak kadroları bulup, yetiştirmek de liderin görevidir.
Lider; geleceği görebilen, önlem alan, ideolojisine sahip çıkarak kendi özgün hikâyesini oluşturan, her zorluğun üstesinden gelebilen demektir.
Hele hele koltuk sahibi olan liderler için sorumluluk çok daha yüksektir. Çünkü koltuk sahibi olmak aynı zamanda çözüm bulmak da demektir. Bu anlamda Sayın Genel Başkanın da sık sık dile getirdiği gibi “iktidar şikâyet etme, bahane bulma yeri değildir”. Parti içi iktidarı elinde bulunduranların da bahane üretmek değil tam tersine çözüm üretmek gibi zorunlulukları vardır.
CHP Genel Merkezinden bakıldığında görülmek istenmese de gerçek budur! CHP seçmeni bunca haksızlığa rağmen iktidar yüzü göremiyorsa bunun sorumlusu CHP’nin yönetiminde bulunanlar, direksiyonunu elinde tutanlardır.
Bu tablo karşısında Sayın Genel Başkan hiç vakit kaybetmeden olağanüstü kurultayı kendi iradesiyle toplamalı ve acilen güvenoyu tazelemelidir. Olağanüstü kurultay için hukuki ve siyasi gerekçeler mevcuttur.
CHP’nin olağan kurultayı bekleyerek bir günü dahi kaybetme lüksü yoktur. Siyasi Partiler Yasası uyarınca 2 yılda bir kurultayın yapılması gerekmektedir, tanınmış olan bir yıllık erteleme süresi dahi geçilmiştir. 3,5 yıldır olağan kurultayını yapmamış bir CHP yönetiminin meşruiyetinin tartışılmasına yol açılmamalıdır.
“Zaten olağan kurultayı yapacağız” deme kolaycılığına düşmek, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkanlığa getirmiş olan “mevcut kurultay delegelerine güvenmiyorum” demekle eş anlamlıdır.
Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gerçeklerle yüzleşip gereğini yapmadığı takdirde en büyük görev CHP örgütüne ve mevcut kurultay delegelerine düşecektir.
92 yıllık tarihimiz gerçeklerle yüzleşmek, yüzümüzü sola dönerek, gerekli değişim, dönüşüm ve gelişimi sağlayarak Cumhuriyet Halk Partisi’ni yeniden Türkiye’nin umudu haline getirme sorumluluğunu bize yüklemektedir. Bunu gerçekleştirecek güç örgütümüzün ve kurultay delegelerimizin azim ve kararlılığında yatmaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi, çaresiz ve alternatifsiz değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi, umutsuz ve çözümsüz değildir.
Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben asla umudumu yitirmedim!
Buradan Cumhuriyet Halk Partililere sesleniyorum: Gelin değişimi ve dönüşümü beraber gerçekleştirelim. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek başına iktidarını kurmak için her türlü görev ve sorumluluğu almaya hazırım.”