Hülya Karabağlı
ANKARA
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, 12 Eylül ve 28 Şubat mağduru olduğunu söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Mağdur edebiyatı yapıyor” dedi. Şeker, 10 yıllık iktidarda darbelere zemin oluşturan 35. Maddesi, darbe mevzuatı ve yasalarının CHP’nin tekliflerine rağmen değiştirilmediğine dikkat çekti. Şeker, başbakanın 27 Nisan e-bildirisiyanıtında çelişkiye düştüğünü söylüyor ve “ Hükümet olarak dik durduk diyor. Muhtıra değilse neyin önünde dik durdunuz”.
Mehmet Şeker’in Başbakan Tayyip Erdoğan’ın komisyona gönderdiği yanıtları T24’e değerlendirdi:
'Kendi penceresinden mağdur kendisi'
Sayın Başbakan komisyona gönderdiği açıklamayla, sadece kendi Penceresinden bakarak, 12 Eylül’de mağdur 28 Şubat’ta mağdur olduğunu beyan etmiştir. Dinlediğimiz tüm kişilikler her ne hikmetse hem 12 Eylül’de, hem 28 Şubat’ta, mağdur olmuşlardı.
'12 Eylül zindanlarında yatanlar mağdur değil mi?'
Oysa bu ülkede, 12 Eylül zindanlarında, işkence gören, hayatını kaybedenler, aşılarlar, memleketini terketmek, işini kaybetmek zorunda kalanlar, eşinden çocuğunu ve ailesinden ayrılarak çok ciddi travma yaşayanların olduğu unutularak, herkes mağdur edebiyatı yapmaktadır. 12 Eylül mağduruyum diyen ancak hiçbir siyasi yaptırım uygulanmayan siyaset yapmalarını önündeki engel kaldırılmayan kişiler nasıl mağdur oluyor anlamak mümkün değil?:
'Erbakan’ı sırtından hançerleyenler affedilmeyecek'
28 Şubat darbesinde,rahmetli Erbakan’ı içeriden hançerleyenler, Tansu Çiller ve dönemin ordu komutanlarıyla işbirliği yapanları tarih affetmeyeceği gibi millet de affetmeyecektir.
'Başbakan 10 yıldır iktidarda olduğunu unutmuş'
Sayın Başbakan verdiği cevaplarda sanki 10 yıldır iktidarda olduğunu unutmuş gibi yanıtlar vermektedir. Oysa, bu ülke hala 12 Eylül’ün kanunlarıyla yönetiliyor. TSK’nin iç hizmet kanunun 35. maddesi yerinde duruyor. CHP milletvekillerinin kaldırılması yönündeki kanun teklifi iktidar tarafından görmezden geliniyor.
'12 Eylül döneminden daha fazla gazeteci tutuklandı'
Kitap yazdığı için insanlar bu ülkede hala tutuklanıyor.1 2 Eylül döneminden daha fazla gazeteci ve yazar cezaevlerinde ‘misafir’ edilmekte, parasız eğitim istediği için öğrenciler tutuklanıyor. Sendikasızlaştırma veörgütsüzleştirme yöntemleri tüm hızıyla uygulanıyor.
'Darbe kanunlarıyla demokrasi gelmez'
Darbe kanunlarıyla ülkeyi yönetip darbenin getirip seçim sistemiyle iktidar olup darbenin getirdiği SPY, Seçim Kanunlarıyla iktidarını pekiştirip bugün demokrasiden bahsedenleri tarih affetmeyecek.
'Başbakan 27 Nisan’da çelişkiye düşmüş'
27 Nisan açıklaması, Sayın Başbakanı çelişkiye düştüğünü gösteriyor. Muhtıra değildir diyordu; hükümet olarak dik durduk diyor. Muhtıra değilse neyin önünde dik durdunuz. Niçin yasal soruşturma başlatmadınız. Bizim kafamızda, danışıklı dövüş diye e tasarlamamızın yegane sebebi budur Sayın başbakan.
'Dolmabahçe olağan görüşmeyse evde yapsaydı?'
Dolmabahçe için olağan haftalık görüşme diyor yanıtında. Oysa daha önce ‘Benimle mezara kadar gidecek sır demişti’. Kendisiyle çalışıyor. Olağan görüşmenin sır olmayacağını bu ülkede herkes bilir .Biz de çok iyi biliyoruz. Bu görüşme kayıt altına alınmamıştır. Kafamızdaki soru işaretleri daha da pekişmektedir.
Sayın Büyükanıt görüşmemizde, Dolmabahçe görüşmesi için ‘Devlet sırrıdır da, değildir de diyemem’ demiştir. O halde niçin kayıt altına alınmamıştır. Devletin hafızasınaalmayacak kadar görüşmeniz önemsizse bu görüşmeye evdede de yapabilirdiniz”.