Politika

CHP’li Rıza Türmen: Balyoz yargılaması Türkiye’nin Dreyfus’udur

Türmen, ceza kanunun “gönüllü vazgeçme” hükmünün bu dava da kullanılabilecek unsur olarak gündeme taşıdı

13 Ocak 2013 15:40

HÜLYA KARABAĞLI / Ankara

 

CHP İzmir Milletvekili, AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, gerekçeli kararı açıklanan Balyoz davasında  “suç unsurları” ve “delillerin değerlendirilmesi” noktasında temel aksaklıklara dikkat çekti.

Suçun unsurlarının plan ve düşünce aşamasında kaldığının kararda da belli olduğunu anlatan Türmen, “Şimdi, iki kişi gitsek otursak, şu bankayı soyalım desek, kapıdan girip tabancılı bir soygun yapalım, paraları alıp kaçalım dediğimizde, burada teşebbüs suçu yoktur. Düşünce aşamasında kalmıştır. Suçun unsurları oluşmamıştır” dedi.

 

‘Suçtan vazgeçmişler’

 

“Teşebbüs suçunun oluşması için icrai hareketlerin yapılmış olması lazım. Balyoz da bunları gerçekleştirmeye yönelik dışarıya vurmuş icrai hareketler yok” diyen Türmen, ceza kanunun “gönüllü vazgeçme” hükmünün bu dava da kullanılabilecek unsur olarak gündeme taşıdı.

Türmen’e göre, sanıkların “icrai hareketleri” kabul edilse bile, TCK’nin, “Fail, suçun icrai hareketlerinden gönüllü vazgeçerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılamaz” hükmü uygulanabilir.

Türmen, “Suçtan vazgeçmişler. İcrai hareketler olsa bile vazgeçmişler” dedi.

 

‘Mahkeme ‘delillerin değerlendirilmesi’ aşamasına girmedi’

 

Balyoz Mahkemesinin, “delillerin değerlendirilmesi” aşamasına girmediğine dikkat çeken Türmen, “Delillerin sahte olduğu ortadayken, ABD, Almanya ve Türkiye’den bilirkişi raporları varken; mahkeme bağımsız bilirkişi tayin etmiyor. Delillerin ortaya konulması ve değerlendirilmesi aşamasına hiç girilmedi” diye konuştu.

 

‘Şaibeli bir durum var ortada’

 

Mahkeme başkanında yapılan son dakika değişikliği hatırlatan Türmen, “Eski başkan delillerin değerlendirilmesi için bilirkişi atamıştı. Raporunu yazmadan mahkeme başkanı değiştirildi. Yeni başkan, bilirkişiye gerek duymadı. Böyle bir şaibeli durum var ortada” dedi.

 

Albay olan 2009 yılında da albay mı olur?

 

CD’lerden çıkan belgelerdeki tutarsızlıklarla ilgili Türmen şöyle konuştu:

“2003’te suç meydana gelmiş. 2007 ve 2009’de meydana gelen olaylar var.  CD’ler, 2003’de mevcut olmayan teknoloji ile yazılmış. Güncelleme yapılmıştır diyor. Rütbeler ve görev yerleri aynı kalmış. Albay olan 2009’da albay mı? Görev yeri, nereye gitmiş, araç plakaları 2003’te kalmış. Güncelleme yapılırken, bunlar 2003 yılında kalmış?”

 

İki sahte belge bir gerçek belge yapmıyor

 

Darbenin emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın emekli olmasına ve kalp ameliyatına bağlanmasını da eleştiren Türmen, “Çetin Doğan’ın emekli olma tarihi çok önceden bilinir. 2002 yılından belliydi. Kalp ameliyatı normal yaşamını etkilemiyorsa; darbe yapılacaksa niye etkilesin? Böyle bir şey olur mu?” dedi.

 

Balyoz seminerine katılan 162 kişiden neden 52 tanesi

 

Kararda, Balyoz seminerinden hiç söz edilmediğine dikkat çeken Türmen’e göre, “Seminerde 162 kişi var. Neden sadece davada 52 tanesi sanık. Genelkurmay bilirkişi heyet raporu neden hiçbir zaman dosyaya konulmuyor.  Hasıraltı ediliyor” diye konuştu.

 

Sonucu önceden belli bir siyasi dava

 

Türmen sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tamamen siyasi bir dava. Bu davanın sonucu belli. Bu kararı çıkarmak için böyle bir kılıf. Yargılama bir kılıf. Nasıl bu sonuca ulaştırılacağını düşünmüşler ama inandırıcı olamamışlar. Mahkemenin bu kararı insan hakları ihlalidir. Adil yargılama bakımından tutukluma meselesi var. Yıllarca tutuklu kalıyorlar. Niye tutuklu kaldıkları hiç belli değil. Hukuksuz bir tutuklama var.

 

Türkiye’nin Dreyfus’u

 

Dünya tarihinde siyasi yargılamalar vardır. ‘Dreyfus’ gibi, Stalin zamanında yapılmış, Nazi Almanyası’nda. Siyasi yargılamalardan bir tanesi Balyoz yargılaması. Yargılamanın üzerine düşürülmüş bir büyük leke.”

Fransa’yı ikiye bölen Dreyfus davası, Yüzbaşı Alfred Dreyfus’un casuslukla yargılandığı bir dava.