CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, İçişleri Bakanlığı'nın 130 kişi hakkında "vatandaşlıktan çıkarma"ya yönelik kararı değerlendirdi.
Tezcan, "toplu vatandaşlıktan kaybettirme olaylarının darbe dönemleri uygulaması" olduğunu ifade ederken "Bütün bunlara baktığımızda 12 Eylül 1980’den sonra cuntacı generaller ne yapmış alt alta yazın, bugün yapılanları yazın aynısının tekrarlandığını görürsünüz” dedi. Tezcan, Fethullah Gülen'in vatandaşlıktan çıkarılması durumunda iktidarın elinin zayıflayacağını belirtirken "Gerçekten iade edilmesini istemiyorlar mı? Bir kayıkçı kavgası mı" diye sordu.
İçişleri Bakanlığı'nın 'yurda dön' ilanı Resmi Gazete'nin bugünkü nüshasında yayımlanmıştı. 3 ay içinde Türkiye'ye dönmemeleri halinde vatandaşlıktan çıkarılması öngörülen 130 kişilik isim listesinde darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan ve ABD'den iadesi istenen Fethullah Gülen ile yurt dışında bulunan HDP milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer Öztürk'ün bulunması dikkati çekmişti. Vatandaşlara 'yurda dön' ilanı verilmesine ilişkin düzenleme, 6 Ocak 2017'de Resmi Gazete'de yayımlanan 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 75. maddesiyle getirilmişti.
"İktidar elini zayıflatıyor"
Vatandaşlıktan kaybettirme listelerinin yayınlanmasının devamının geleceğini gösterdiğine dikkat çeken Tezcan, “İdam tartışmalarını açarak Gülen’in iadesini bir hayli zora sokan elini bilerek zayıflatan iktidar şimdi ikinci bir uygulamayla elini biraz daha zayıflatıyor. O zaman da akla şu şüphe geliyor, gerçekten iade edilmesini istemiyorlar mı? Bir kayıkçı kavgası mı? İade edin diye iç kamuoyuna dönük bir çaba mı, diye sormadan edemiyoruz” dedi.
“Hükümetin sorumluluğunu zayıflatma çabası”
Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, T24’ün "CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasında verdiği kısmi desteğin" söz konusu listelerin yayımlanmasında bir rol oynayıp oynamadığı sorusu ile 130 kişinin isimlerinin yayınladığı liste konusunda değerlendirmeleri şöyle:
CHP’nin dokunulmazlıklar tutumuyla bunun hiçbir ilgisi yok. Hükümetin OHAL şartları altında anti demokratik baskıcı ve zorba rejimine başka ortaklara icat etmeye çalışıp da hükümetin sorumluluğunu AKP’nin sorumluluğunu zayıflatma çabasının bir anlamı da yok. Bizimle ne ilgisi var. Biz dokunulmazlıklar konusunda kendi tutumumuzu net ifade ettik.
"Biz de gittik yargılandık"
Dokunulmazlıklar yani yargının önüne gidip milletvekillerinin yargılanması çerçevesinde söylediğimiz şey. O konuda neler söylediğimiz, neler söylemediğimiz de açık. Bizim de dokunulmazlıklarımızın vardı, biz de gittik yargılandık, yargılanıyoruz. Milletvekilliği mahkemede gidip dokunulmazlığı kalktıktan sonra yargılanmayı ortadan kaldıracak bir şey değil. Milletvekilliği dokunulmazlığı devam ettiği sürece yargılanmaz ama kalktıktan sonra milletvekilinin görevi gidip yargılanmaktır hiç kimse sözü dolandırıp getirmesin.
“Vatandaşlıktan ‘çıkarılma’değil ‘ kaybettirme’ listesi”
130 kişinin vatandaşlıktan çıkarma değil, kaybettirmesi ise, kabul edilebilir bir şey değil. Böyle bir yetki kanununda verilmiş ama bu tip toplu vatandaşlıktan kaybettirme olayları daha çok darbe dönemleri uygulamalarıdır, en son darbe döneminde olmuştur. Bu da bizim daha önce söylediğimiz gibi 20 Temmuz darbesi, OHAL darbesi şartlarında yönetiliyoruz. O darbe tıpkı 12 Eylül darbesinin sonuçlarında yaşananlar ne ise benzerini şimdi yaşıyoruz.
"Gülen’in listede olması, bazı şüpheleri getiriyor”
Vatandaşlıktan kaybettirme listelerinin yayınlanması da bunun işaretidir. Vatandaşlıktan kaybettirilmenin içinde Fetullah Gülen de var, bu vatandaşlıktan kaybettirilmesi devletin iade talep hakkını düşürmez ama elini zayıfladır. İade etmek istemeyenlere bir malzeme daha vermiş olursunuz. İdam tartılmalarını açarak Gülen’in iadesini bir hayli zora sokan elini bilerek zayıflatan iktidar şimdi ikinci bir uygulamayla elini biraz daha zayıflatıyor. O zaman da akla şu şüphe geliyor, gerçekten iade edilmesini istemiyorlar mı? Bir kayıkçı kavgası mı? İade edin dile iç kamuoyuna dönük bir çaba mı? diye sormadan edemiyoruz.
“Türkiye 20 Temmuz OHAL darbesi şartlarında yaşıyor”
İktidarın uygulamalarına bakarsak Türkiye bir darbe şartları altında yaşıyor. 20 Temmuz OHAL darbesi dedik, bunun adını böyle koyduk. Darbenin sonuçları devam ediyor, tutuklamalarla devam ediyordu, yargıya müdahalelerle devam ediyordu; akademisyenlerin ihraç edilmesiyle devam ediyordu, öğrencilere müdahale edilmesiyle devam ediyordu, yurtdışı yasaklarıyla devam ediyordu arkasından grev yasaklamalarıyla devam ediyor, emekçilerin haklarının gasp edilmesiyle devam ediyor, şimdi de vatandaşlıktan çıkarılma ya da kaybettirme ilanlarının yayımlanmasıyla devam etmeye başladı, bu demektir ki devam edecek.
“12 Eylül generalleri ne yapmış alt alta yazın”
Artarak devam edeceği konusunda kaygılanıyoruz. Bütün bu uygulamalara baktığımızda 12 Eylül 1980’den sonra cuntacı generaller ne yapmış alt alta yazın bugün yapılanları yazın aynısının tekrarlandığını görürsünüz. 20 Temmuz OHAL darbesi şartlarında Türkiye’nin demokrasinin olmadığı ortamda Türkiye’de düzenin devam ettiğini ve yürüdüğünü görüyoruz. Tarihi boyunca hiç yaşamadığı bir baskının ve zorbalık atında yaşıyor vatandaşlar.
Vatandaşlıktan çıkarılan bir daha alınamaz kaybettirilen vatandaşlıktan geri dönebilir. Doğumla vatandaşlık kazananlar çıkarılamazlar. Sonradan Türk vatandaşlığı kazananlar çıkarılabilirler, kaybettirilenler şartlar olursa geri dönebilirsiniz ama çıkaranların bir daha kabulü mümkün değil. Bunların ki daha hafif yaptırım uygulamayım diye kaybettirme değil yanlış anlaşılmasın. Doğumla vatandaşlığı kazandıkları için uygulanamıyor yanlış anlaşılmasın.