Politika

CHP'li Aygün, Tunceli adının 'Dersim' olması için kanun teklifi verdi

CHP'li Aygün, "Tunçeli ise 1935'te acımasız politikaların mimarı durumundaki tek yetkili olan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın bir eseridir. Bu 'eser' artık tarihe havale edilmelidir"

03 Mayıs 2013 17:00

HÜLYA KARABAĞLI / Ankara

 

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Tunceli ilinin ‘Dersim’ olarak değiştirilmesi için kanun teklifi verdi.

Teklif, 2884 sayılı ‘Tunceli Kanunu’nda değişiklik yapılarak Tunceli adının ‘Dersim’ biçiminde değiştirilmesini öngörüyor.

 

'Dersim katliamının 76. yıldönümü'

 

Kanun teklifiyle birlikte 4 Mayıs’ı da kaleme alan Aygün, “Yarın Dersim Katliamı’nın 76. yıldönümüdür. Dersimlilerden özür dilenmesi, idam edilen, öldürülen, sakatlanan ve sürgüne gönderilenlere yapılan haksızlığın kabulü, kayıp ve evlatlık listelerinin açıklanması, bu katliamın okullarda ders olarak okutulması, yakılan-yıkılan yerleşim yerlerinin yeniden inşası gibi talepleri karşılamak parlamentonun bir görevi olarak önümüzde duruyor” dedi.

 

'Tüm köylerin ve mezraların adları geri verilmeli'

 

Aygün, “Dersim’in bir talebi de değiştirilen yer isimlerinin iadesidir. Tüm köylerin, mezraların adları geri verilmelidir. Eğer Hükümet ‘barış süreci’ dediği politikada samimi ise Dersim adının ve Türkiye’de değiştirilen tüm otantik adların iadesi için adım atmalıdır. Bu, geçmişle barışmanın, barış içinde bir arada yaşamanın ve Kürt sorununun çözümü için atılması zorunlu önemli adımlardan birisidir” diye konuştu.

 

'Dersim 1938 kurbanlarını saygıyla anıyoruz'

 

“Dersim 1938’in tüm kurbanlarını saygıyla anıyoruz “ diyen Aygün, teklifinin gerekçesinde, Osmanlı Cumhuriyet boyunca ‘Türkleştirme’ politikalarına değinerek şunları söyledi:

“Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca çok sayıda şehir, kaza, köy ve bölge adı değiştirilmiş; kimi zaman Osmanlı yöneticilerinin adları verilerek 'dinsel' bir amaç güdülmüş; kimi zaman ise ‘Öz Türkçe’ adlar üretilerek 'Türkleştirme' politikaları izlenmiştir.”

 

‘102 yıllık ‘Kızılkilise’, ‘Nazimiye’ yapıldı’

 

“Sözgelimi Osmanlı Devleti döneminde, Dersim'in Kızılkilise kazasının adı 1 Mart 1911 tarihinde Dersim Mutasarrıfı'nın teklifi ve Harput Valisi Mehmet Ali'nin Dahiliye Nezareti Celilesi'ne bildirmesiyle değiştirilmiş ve 'Padişah'ın torunu Nazım Efendi'nin adıyla anılması' düşüncesiyle Nazımiye yapılmıştır. 102 yıldan beri Dersim Kızılkilise 'Nazımiye' olmuştur. Bu Dersim'in Alevi kimliğini asimile ederek halkını 'Sünnileştirmeyi' amaçlayan bir değişikliktir.”

 

'Tunceli, ‘askeri harekatın adıdır’'

 

“1935 Aralık ayında çıkan 2884 sayılı Tunceli Kanunu ise bölgenin yüzlerce yıllık otantik adı olan Dersim adını bir gecede 'Tunçeli' yapmıştır. Tunçeli aynı zamanda 1937-38 Askeri Harekâtı'nın bir adıdır. Dolayısıyla bölge halkında çağrıştırdığı hatıralar son derece negatiftir.

Dersim, bölgesindeki halkın ağırlıkla konuştuğu dil olan Kırmancça'da (Zazaca) 'Duvarlı' anlamına gelmektedir. Bölgenin konuştuğu başka bir dil olan Kırdaşça'da (Kürtçe) ise 'Gümüş Kapı' demektir. Her iki ad bölgenin coğrafyasına uygundur.”

 

‘‘Tunceli’ acımasız politikaların mimarı Şükrü Kaya’nın eseri’

 

“Zira Dersim adeta kale görünümünde bir yerdir. Etrafındaki ahaliyle ilişkilerini belirleyen sıradağlar silsilesi ile kendine özgü bir alan oluşturur. Bu ad Kırmancça olarak 'Gola Dêsim' kavramına da uygundur. Bu kavram 'Dersim Gölü' veya 'Dersim Deseni' olarak anlaşılır. Bu nedenle bölgenin adı olan Dersim tarihsel, sosyal, kültürel ve coğrafi yapısına da uygun bir addır. Tunçeli ise 1935'te acımasız politikaların mimarı durumundaki tek yetkili olan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın bir eseridir. Bu 'eser' artık tarihe havale edilmelidir.  

Tarihsel olarak Dersim adı sadece bugünkü Tunceli değildir. Etrafındaki illerin bazı bölümlerini içine alan geniş bir coğrafyadır.”

 

‘İdari birimler de otantik isimlerine kavuşmalı’

 

“Bugünkü Tunceli ilinin adının halkın da isteğine uygun olarak Dersim olarak düzeltilmesi halkta bir rahatlama yaratacaktır. Değiştirilmiş yer adlarının iadesine Tunceli'de ilin adı ile başlayarak değiştirilen kaza, nahiye, belde, köy, mezra, dağ, tepe vb. tüm adların otantik eski hallerini iade ederek toplumsal barışın tesisi sağlanacaktır.”