Politika

CHP'li Aygün: Çemişgezek’te AKP’li olmayan herkes korkuyor

CHP Tunceli Milletvekili Aygün, 'Çemişgezek’te, 1990’larda bölgede JİTEM’den duyulan korku bugün AKP’den korkuya dönüşmüştür' dedi

21 Şubat 2013 15:22

Tunceli’ye bağlı Çemişgezek İlçesi’nde muhtarların AKP’li belediye başkanı M. Levent Yıldız hakkında   şikayet dilekçesi vermesiyle başlayan olaylar sürüyor. "Çemişgezek raporu” hazırlayan CHP’li Hüseyin  Aygün,  muhtarların  dilekçelerine  el koyma  kararının “AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın baskısıyla olmuştur” dedi.

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, “Çemişgezek’te, 1990’larda bölgede JİTEM’den duyulan korku bugün AKP’den korkuya dönüşmüştür” dedi. Aygün, muhtarların Çemişgezek Belediye   Başkanı  Metin Levent  Yıldız hakkında  verecekleri şikayet dilekçesinin  AKP İstanbul  Milletvekili Mustafa Ataş tarafından  engellendiğini vurguladı ve “ Çemişgezek Cumhuriyet Savcısının dilekçelere el koyma kararı, AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın baskısıyla olmuştur. Mustafa Ataş, Çemişgezekli olduğundan uzun zamandır yargı dahil tüm devlet kurumları üstünde otorite kurmuştur” dedi.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün,  ilçeyi  karıştıran olaylar ve AKP’lilerle  ilişkisi hakkında "Çemişgezek  raporu” hazırladı. "İlgili makama teslim edilmeyen bir dilekçenin başına gelenler” başlıklı raporunda Aygün, muhtarların savcılığa veremedikleri belediye başkanı Yıldız’ın Alevi ve Sünni ayrımcılığı yaptığı iddialarının da yer aldığı  dilekçeye de yer verdi. Raporda şunlar yer alıyor:

 

Köy ve mahalle muhtarlarının dilekçe  hakları ihlal edildi

 

-Tunceli ili, Çemişgezek ilçesinde halkı temsil eden önemli organlardan biri olan köy ve mahalle muhtarlarının Anayasal bir hak olan dilekçe verme hakları ihlâl edilmiştir.

- Çemişgezek Mahkemesi’nce verilen “arama kararı” kabul edilemez. Arama için hukuki şartlar oluşmamıştır. Dilekçeyi bulmak için “arama” kararına hacet yoktur. Dilekçeyi imzalayanlar zaten kendi imzalarıyla ilgili makamlara gönderme kararı almışlardır. Çemişgezek hakimi adeta “silah, uyuşturucu veya başka bir suç delili” arar gibi bir karar vermiştir. Bir yakınma dilekçesi hakkında belki de dünyada ilk kez “arama” ve “el koyma” kararları alınmıştır. AKP döneminde yargı ne yazık ki bu hale gelmiştir. 

- Dilekçe henüz yerine ulaşmadan mahkemece el konulması CMK’nın açık ihlâlidir. Zira el koyma kararının koşulları oluşmamıştır.

- Mahkeme tarafından “gizlilik” kararı alınması hukuksuzdur. Zira olayda soruşturmanın güvenliğinin tehlikeye düşmesi gibi bir özellik bulunmamaktadır.

 

Dilekçeler savcılığa verilmeden ‘iftira’ suçlaması  hukuka aykırıdır

 

- Dilekçeye “iftira” suçlamasıyla işlem başlatılması hukuka aykırıdır. İftira suçu için “yetkili makamlara ulaşmış bir şikâyet veya ihbar” gerekmektedir. Oysa dilekçelere henüz evde iken el koyulmuştur.

- Yargının muhtarlara karşı aldığı önlemler ilçede ciddi bir endişeye yol açmıştır. Demokratik sistemin en önemli ayağı ve bir denge kurumu olan yargının Hükümete bağlı bir belediye ile bu ölçüde iç içe görünmesi yurttaşlarda “güven bunalımına” yol açmıştır.

- Yayınlanmamış kitaba “bomba” diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiyesinde sahibine ulaşmamış bir dilekçe hakkında “arama” ve “el koyma” kararları verilmesi kaçınılmazdır.

- Muhtarların TOKİ, işe alımlar, çalışmadığı halde maaş alanların varlığı, yüksekokuldaki görevlilerin sürgün edilmesi vb. savları araştırılmak zorundadır. Zira bu iddialar ağır olup ceza hukuku bakımından suç oluşturabilmektedir. Mezhebi ayrımcılık iddiası zayıf görünmektedir. Diğer şikâyetler olağan türdendir.

 

HSYK olaya el koymalıdır

 

-Yargının muhtarların dilekçesine karşı tavrı en hafifinden “görev ihmali” veya “görevi suistimal” olarak görünmektedir. Savcı ve hakimler görev, yetki ve sorumluluk alanlarının dışına çıkmıştır. Dilekçe hakkında “arama” veya “el koyma” kararı alan savcı ve yargıçlar soruşturulmalıdır. Bu durum muhtemelen AKP baskısı sebebiyle hasıl olmuştur. Böyle olsa da savcı ve yargıçlar görevlerini savsaklamış veya görev ve yetkilerini aşmışlardır. Baskı altında olmaları kusurlu oldukları gerçeğini değiştirmez. HSYK olaya el koymalıdır.

- Belediye Başkanı’nın JİTEM iddiaları soyut ve dayanaktan yoksun görünmektedir. Çemişgezek Sosyal Yardımlaşma Vakfı bünyesinde JİTEM aramak veya bulmak hayatın olağan akışına uygun değildir. Belediyeye dönük çok basit eleştirilerde bile “JİTEM” veya “Ergenekon” savunması yapmak kabul edilemez. Bu “açıklama” veya “savunma”, bizatihi muhtarların şikâyetlerini dinlemeyi, anlamayı ve neticede tartışmayı engelleyebilir. Bu durum ise en başta eleştirilere muhatap taraf olan belediyeye zarar verir.  

- İlçe kaymakamı AKP baskısı altındadır. Muhtarlar ve halkın önemli bir kesimi buna inanmaktadır.  Zaten Kaymakam da görüşmemizde bu tespiti haklı kılacak sözler sarf etmiştir. AKP her yerde olduğu gibi 2500 nüfuslu Çemişgezek ilçesinde de “Parti-Devlet” gibi görünmektedir. İlçede AKP’lilerden AKP’li olmayan herkes korkmaktadır. Çemişgezek’te toplumsal tablo şudur: 1990’larda bölgede JİTEM’den duyulan korku bugün AKP’den korkuya dönüşmüştür.