CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasında Sayıştay raporlarında tespit edilen maden kazaları ile ilgili tehlikelere dikkat çekti. Akın konuşmasında “AKP'nin ulusal bir madencilik yasası yoktur ve ulusal bir madencilik politikası anlayışıyla yapılmayan bir maden yasası da kesinlikle ve kesinlikle eksiktir” dedi.
Akın’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“AKP'nin ulusal bir madencilik yasası yoktur ve ulusal bir madencilik politikası anlayışıyla yapılmayan bir maden yasası da kesinlikle ve kesinlikle eksiktir. Bugün sağlıktan bahsettik. Evet, sağlıklı yaşama hakkı, Anayasa'mızda düzenlenen bir haktır ve bu hakkı korumak da devletin asli görevlerindendir. Hükûmet de bu hak doğrultusunda çalışmalar yapar, tasarruflar sağlar. Fakat gelin görün ki, bırakın sağlıklı yaşama hakkını, madencilerimizin yaşama hakkı dahi ellerinden alınıyor. Ülkemizde Madenciler Günü'nde bile maalesef 3 tane maden cinayeti gerçekleşti. Maalesef, kara elmas, madencilerimize tabut oldu. Çok acıdır ki Zonguldaklı bir madencimiz aynen şöyle özetliyor:
"Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm, olasılık; yukarıdaki açlık, kesin." İşte sizin "yerli ve millî" dediğiniz politikanın açık ve net özeti budur. Bu dramatik tabloyu Zonguldaklı madencimiz gayet net, gayet açık şekilde anlatmış.
Madencilerimize ölümü gösterip sıtmaya razı eden, AKP hükûmetinin maalesef tam da kendisidir. Güvencesiz, sendikasız, yerin tam 7 kat dibinde ekmek parası için ölümü göze alarak çalışan maden işçilerimizin Hükûmetin gözünde zerre kadar yeri yoktur, değeri yoktur. Maalesef bunun ortadaki tespiti de belgesi de ülkenin en tepesindekinin maden ölümlerini bir fıtrat olarak söylemesidir.
Olması gereken, elbette, sahip olduğumuz zenginlikleri ortaya çıkarıp bunları en iyi şekilde kamusal bir anlayışla değerlendirmek ama gelin görün ki sizlerin döneminde, iktidarlarınız döneminde rödovans sistemiyle, taşeronlaşmayla madencilik sahaları resmen özel sermayeye peşkeş çekildi. Peki, bunlar peşkeş çekilirken madencilerimizin hayatları veya imkânları, ücretleri ne oldu? Hiçbir şey olmadı, daha da kötüye gitti.
Sayıştay’ın Türkiye Taşkömürü Kurumuna ilişkin denetim raporunda, kazaların hızla arttığı tespit edilmiş, göçüklerin ve yangınların meydana gelmemesi için de önlem alınması gerektiği belirtilmiş. Soma ve Ermenek gibi maden ocaklarında yüzlerce işçi ölümüyle sonuçlanan maden cinayetlerinin benzerlerinin Zonguldak havzasında da yaşanabileceği buradan vurgulanmış. Bakın, bu raporlarda yer alan bazı önemli maddeleri sizlerle paylaşacağım ve sizler bile hayret içinde kalacaksınız. Bu raporlar devletin Sayıştay birimleri tarafından uyarı olarak yazılmıştır. Burada yazılanlara göre: Karadon Müessese Müdürlüğü bünyesinde bulunan yer altı işletmesinde bazı ekipmanların ATEX yani yanmazlık sertifikaları bulunmuyor. Barajlanmış bölgeler için baraj arkasındaki değerleri ölçmek amacıyla ocak gazları ile sıcaklık ve basınç ölçümleri yapılmıyor. Ayrıca, bazı barajlar sızdırmaz nitelikte değil ve baraj arkasında oluşabilecek gaz basıncı ve su basıncına karşı dayanımı hesaplanmamış. Ayrıca, acil eylem planlarında kaçış süreleri kuyu kafeslerine olan uzaklıklara göre hesaplanmış olup elektrik kesintilerinde kafesler çalışmıyor. Çalışanlara verilen maskelerin servis süresi otuz dakika olup acil bir durumda ocağı terk etmek için kuyu dışındaki ulaşım yolları kullanıldığında maskelerin süreleri yeterli değil. Bazı trafo dairelerinde yangın söndürücüleri yok. Bakın, gerekli tedbirler alınmazsa, eğer bunlar dikkate alınmazsa yeni Somaların, Ermeneklerin yaşanılması kaçınılmazdır. Buradan Hükûmeti uyarıyorum: Sayıştay’ın raporlarında yer alan, tespit edilen tehlikelerle ilgili bir an evvel gerekli tedbirleri alın ve bu ülkede daha fazla ölümlere sebebiyet vermeyin.”