CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM'de Bütçe Görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, hükümetin terörle mücadele politikasını sert sözlerle eleştirdi. Ağbaba “MİT'e ‘duyma,” valiye ‘görme,” askere ‘vurma’ dediniz, bütün Türkiye'de oluk oluk kan akmaya başladı. Bugün, Türkiye'de IŞİD varsa, PKK varsa, Türkiye'nin her yanında canlı bombayla insanlar katlediliyorsa bunun sorumlusu AKP'dir, bunun sorumlusu hükümettir” ifadelerini kullandı. Ağbaba, "Bu kanın hesabını vereceksiniz, IŞİD'in hesabını vereceksiniz, PKK'nın hesabını vereceksiniz” diye konuştu.
Ağbaba, hükümetin katliamlardan sorumlu olduğunu, teröre yardım ve yataklık yaptığını iddia etti.Sözlerine 10 Aralık katliamında şehit düşen polis ve sivil vatandaşları anarak başlayan Ağbaba, saldırıyı planlayanları, hoş görenleri ve arkasındaki güçleri nefretle kınadığını belirtti.
"Davutoğlu'nu bir gecede paketlediniz"
Ağbaba şöyle konuştu:
1 Kasım seçimlerinden bu yana iki darbe gerçekleşti: Bir zamanlar hoca vardı, "Bir beyin oğlu, zor beyin oğlu." diyordunuz, yere göğe sığdıramıyordunuz, "Davutoğlu Hoca" diyordunuz, emir geldi, tam yüzde 49,5 oy almış hocayı, bir gecede paketlediniz, kenara attınız. Başbakan olan bir insanın görevden el çektirilmesi, dünyanın her yerinde açık bir darbedir. Demokrasi nutku atan, "millî irade" diye çaka satan AKP'nin gerçek yüzü aslında bu darbeyle bir kez daha ortaya çıktı. 29 Nisan gecesi açık bir darbe yaşandı. Davutoğlu "Yolsuzluk yapan kardeşim olsa kolunu koparırım." diyerek geldi, 4 bakanı Mecliste Yüce Divana göndermeyi içinden geçirdiği için, bir gece sarayda onun kafası koparılarak bir kenara bırakıldı. Dün "Yaşa, var ol!" diye alkışladığınız, önünde sıraya girdiğiniz seçilmiş Başbakan, bir kişinin darbesiyle yere serildi. 12 Eylül askerî darbesi tanklarla, toplarla, silahlarla yapıldı; 29 Nisanda Ahmet Davutoğlu'nun görevden alınması bir adamın, bir parmağıyla yapıldı, "İn." dedi, indirildi."
"Bir başka hocanız vardı..."
Bir başka hocanız daha vardı; ona da yıllarca "Hoca Efendi" dediniz, eteğini öpmek için sıraya girdiniz; gazetelerini okur, televizyonlarını izler, okullarına giderdiniz; olimpiyatlarda birlikte hasretlik nutukları atar, birlikte ağlar, birlikte gülerdiniz; yıllarca kol kola girdiniz, aynı hedefe, aynı menzile farklı yollarla yürüdünüz.” Şeklinde konuşan CHP’li Ağbaba; “Hoca Efendinin müritleri darbeye kalkıştı, uçaklarıyla, bu bina dâhil birçok mekânı bombaladı, 248 insanımız alçakça şehit edildi ama maalesef o darbelerin sonucunda hâlâ akıllanmadığınızı, hâlâ bundan ders almadığınızı görüyoruz. Fetullah gidiyor, başka cemaatler geliyor. Sağlık Bakanlığında filan cemaat, İçişleri Bakanlığında filan cemaat ele geçirmiş. Aklınızı başınıza alın. Eğer laiklik ilkesini yok ederseniz darbelere bir kez daha hazırlıklı olun. Darbelerin panzehri baskı değildir, darbelerin panzehri insanları tutuklamak, cezaevine atmak değildir; darbelerin panzehri demokrasidir, özgürlüktür, eşitliktir.”
"Fethullah'ın eline teslim ettiğiniz..."
"Çoğunluk güçtür, biz çoğunluğumuzla her şeyi yaparız." dediniz ama tarihte bunun yanlış olduğunun yüzlerce örneği var. Her çoğunluğun dediği doğru olsaydı "Sokrates'in Savunması"nı bilmezdik, Sokrates baldıran zehri içirtilerek öldürülmezdi. Her çoğunluğun dediği doğru olsaydı Hallac-ı Mansur ipe çekilmez, "Dünya yuvarlak." dediği için Galilei öldürülmezdi. Çoğunluğun her dediği doğru olsaydı yüzde 92 oyla kabul edilen 12 Eylül anayasasını bugün bir tek insan savunabilirdi; HSYK'yı, yargıyı tamamen Fetullah'ın eline teslim ettiğiniz 12 Eylül 2010 referandumu yüzde 58'le kabul edilmezdi.”
"1 yılda 450 insan katliamlara kurban gitti"
“Son bir yılımız tam anlamıyla bir katliamlar tarihi. Bugün bu kürsüye çıkardığım fotoğraf AKP'nin bütçesinin kısa bir özeti .Bugün Türkiye'nin hiçbir kenti güvenli değil. 10 Ekim'de Gar Meydanı'ndaki barış mitinginde, Merasim Sokak'ta, İstanbul'un kalbi İstiklal Caddesi'nden Ankara'nın kalbi Kızılay'a, oradan Gaziantep'teki düğüne, birçok yerde katliam yapıldı. Mardin'de, Elâzığ'da, Diyarbakır'da, Atatürk Havalimanı'nda yüzlerce insanımız hayatını kaybetti, çocuklar babasız, analar evlatsız kaldı. En son iki gün önce İnönü Stadı'nın önünde 44 polisimizin ve sivilimizin olduğu insanlarımız katledildi. Son bir yılda 450 insan canlı bombadan dolayı hayatını kaybetti. Bütün bunlar olurken MİT, güvenlik güçleri bu bombacıları, teröristleri değil, Hükûmetle ilgili sosyal medyada eleştirisel paylaşım yapan insanları takip etti. MİT teröristleri takip edeceğine Türkiye'deki muhalif insanları takip etti.”
"Ömrümüz isimlerini anmakla geçiyor"
“Yıllar sonra insanlar sizi yaptığınız köprülerden, çılgın projelerden hatırlamayacak, diyecekler ki: "Ölen çocuklar birbirlerinin fotoğraflarını taşırdı." Deniz Gezmiş'in fotoğrafını Ali İsmail Korkmaz taşıdı, Ali İsmail'in fotoğrafını dün katledilen Berkay Akbaş taşıdı ve Berkay Akbaş'ın fotoğrafını da bir başka çocuk taşıyacak. Katledilen çocukların isimlerini anmakla geçiyor ömrümüz. Bu ölüm döngüsünün sebebi sizsiniz. Ölen çocukların, anaların, babaların, eşlerin ahını aldınız. Bu topraklara kin ektiniz, öfke ektiniz, düşmanlık ektiniz. Türkiye'ye aydınlığa çıkaracak tek çözüm , toplumsal barışı inşa etmek, hoşgörüyü inşa etmektir.”
"Hesap vereceksiniz!"
“2002'de şehit sayısı kaçtı, şimdi şehit sayısı kaç? Elinizi vicdanınıza koyun söyleyin. Dün, PKK dağda bayırda insanları öldürüyordu.Bugün, sokaklarda insanları katlediyor. Sizin Cumhurbaşkanınız ne dedi, MİT'e "Duyma" dedi, valiye "Görme." dedi, askere "Vurma." dedi. Bugün şehit kanı varsa şehitlerin kanında senin elin var. Bugün IŞİD varsa sizin sayenizde var. IŞİD İstanbul'un göbeğinde bayram namazı kılıyorsa ben iktidar değilim. IŞİD Suriye'ye gidip geliyorsa sınır kapısından iktidar ben değilim. Eğer İstanbul'un göbeğinde yirmi bir günlük polis şehit oluyorsa iktidar ben değilim. Bunun sorumlusu sizsiniz, bu sorumluluktan kaçamazsınız. Türkiye'de kan akıyorsa, terör varsa, bunun sorumlusu Hükûmettir. Bu kanın hesabını vereceksiniz, IŞİD'in hesabını vereceksiniz, PKK'nın hesabını vereceksiniz.”