Politika

CHP'de parti içi muhalefetin 'dersim' isyanı

CHP’de parti içi muhalefet ayaklandı. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, “Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP’dir” sözleriyle başlayan tartışma bildiriye k

16 Kasım 2011 02:00

HÜLYA KARABAĞLI / T24 ANKARA


CHP’de parti içi muhalefet ayaklandı. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün,  “Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP’dir”  sözleriyle başlayan tartışma bildiriye kadar uzandı. Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 8 milletvekili düzenledikleri ortak basın toplantısında adını açıkça verdikleri Hüseyin Aygün’le ilgili genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve partinin yetkili organlarını  gereğini yapmaya  davet etti.

 Koç, ‘parti içi muhalefet’ eleştirilerine karşı  “Bu tespitler bir parti içi muhalefet geliştirme amacıyla ortaya konulmamıştır”  açıklaması getirdi. Koç’un, “En başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere CHP organlarını bu konuda tavır almaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz. Sayın Genel Başkan ve CHP yetkili organlarının suskunluğunu kabul etmek mümkün değildir” sözleri dikkat çekti.

CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç, milletvekilleriyle hazırlanan bildiriyi okudu. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün  “Atatürk ve Atatürkçülük”' hakkındaki açıklamalarının kabul edilebilecek değerlendirmeler olmadığını söyleyen Koç’la bildiriye Ankara Milletvekili İzzet Çetin, talya Milletvekili Gürkut Acar, Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, Antalya Milletvekili Arif Bulut, Antalya Milletvekili Osman Kaptan, Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter, Mersin Milletvekili İsa Gök ve Balıkesir Milletvekili Nedret Akova imza  attı.

Bildiride, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik açmazların kıskacında bulunduğuna dikkat çekilerek “Yargı yürütmeye bağlanmış, yasama organının yetkileri fiilen yürütmeye devredilmiş, STK’ların üniversitelerin bazı istisnalar dışında tabela örgütleri haline getirilen sendika ve meslek odalarının ‘dekor’ olarak kullanıldığı, Türkiye'nin bir ‘demokrasi illüzyonu’ ile kuşatılmış durumdayız”  dendi.

“Terör örgütünün rehin aldığı siyaset kurumunun uzlaşma izdivacı fotoğrafı altında yürüttüğü anayasa çalışmalarının AKP tipi demokrasi uygulamalarıyla birleştiğinde nasıl bir sonuç çıkacağını da görmemiz gerekiyor” denilen bildiri de şöyle:

“Şehitlerimizin ve deprem kurbanlarının acıları daha aklımızda iken 10 Kasım günü, Atatürk'ün ölümünün 73. yılında ilginç bazı tartışmalara ve açıklamalara tanık olduk.

Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü 1920-1940 arasındaki dondurulmuş bir zaman dilimine hapsederek, o tarihteki dünya koşullarından soyutlayıp kimi kez hakarete vararak insafsızca eleştirenler kervanına CHP'den, içimizden birilerinin de katıldığını gördük.

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün bir yayın organına yaptığı açıklamalar, bu çerçevede kabul edilebilecek değerlendirmeler değildir. Bunları tekrar etmek istemiyoruz. CHP'ye oy veren, zor koşullarda mücadelesini yürüten ve umut olarak görmek isteyen milyonlarca yurttaşımız haklı olarak bu gelişmelere isyan etmektedir. En başta Sayın Genel Başkanımız olmak üzere CHP organlarını bu konuda tavır koymaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz.

Şu durum çok iyi bilinmelidir; CHP tesadüfen kurulmuş, siyaset mühendislerinin projelendirmesi ile kendisine rota arayan tarihi ile hesaplaşmaktan korkan bir siyasi parti değildir.

CHP, yüzyıl öncesinden kalan hesapların yeniden masaya yatırıldığı bu dönemde de kendisini başkalaştırmaya zorlayan iç ve dış talep sahiplerine direnecek kadar güçlü ve birikimlidir. CHP tabanı Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'e de partimizin temel ilkelerine de sımsıkı sahip çıkmaya devam edecektir.

CHP, sinsi politik maceraperestlerin devşirme, dönüştürme planlarını boşa çıkaracak yeniden bir direniş, bir karşı koyuş, bir siyasi başkaldırı partisi olmak durumundadır.''

Tekrar ediyoruz, sayın genel başkan ve CHP yetkili organlarının  bu gelişmeler karşısındaki suskunluğunu kabul etmek mümkün değildir. Sessizlik ve tepkisizliğin dolaylı yoldan söylenenleri onaylamak anlamına geleceği unutulmamalıdır.