12 Haziran 2020 19:12
CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "FETÖ'yle AKP kol kola girdiyse şayet, bunu da farklı darbecileri tasfiye etmek için yaptı" ifadelerini kullanan ve görevinden istifa eden AKP Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı'ya işaret ederek, "Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u sarayın talimatıyla ifade vermeye çağıran savcılar FETÖ’nün siyasi ayağını itiraf eden AK Parti yöneticisini ne zaman ifade vermeye çağıracaklar? Bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Faik Öztrak şu ifadeleri kullandı:
“Çarşamba akşamı bir yandaş kanalda, AKP Genel Merkez Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı ‘Geçmişte FETÖ ile AK Parti’nin bürokraside kol kola girdiğini’ söyledi. ‘Bir tarafta Kemalist gelenek vardı, bir tarafta FETÖ vardı. Bunları birbirine kırdırarak ilerlemek gerekiyordu’ dedi. Bırakın darbenin siyasi ayağını, darbeyi tezgahlayan aklı ifşa etti. Bu, müflis bezirgân siyasetinin, bu ülkeyi kimlerle yönettiğinin itirafıydı. Bu, 248 şehidin, 2 bin 196 gazinin kanının kimin elinde olduğunu göstermektedir.”
Öztrak, Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin yaptığı açıklamalar nedeniyle ifadeye çağrılmasına ilişkin ise “FETÖ’nün siyasi ayağının nerede aranması gerektiğini söyleyen Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u sarayın talimatıyla ifade vermeye çağıran savcılar FETÖ’nün siyasi ayağını itiraf eden AK Parti yöneticisini ne zaman ifade vermeye çağıracaklar? Bekliyoruz” dedi.
Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın tutuklanmasına ilişkin de konuşan Öztrak “Son olarak saray bağımsız basının boğazından dizini çekmiyor. Casusluk suçlaması düştü buna rağmen Müyesser Yıldız tutuklandı. Bu ülkeyi basın özgürlüğünün ve demokrasinin olmadığı bir ‘üçüncü dünya ülkesi’ kategorisine düşürenler ceplerimizin boşalmasına yol açıyorlar” ifadelerini kullandı.
CHP Parti Sözcüsü Öztrak TÜİK’in açıkladığı verileri yorumladı. Öztrak, işsizlik rakamının geçen yıla göre 573 bin kişi azalmasının nedenini TÜİK’in iş aramayanları istatistiklere yansıtmaması olarak açıkladı. TÜİK’in iş arayanları da istatistiklere dahil etmesi durumunda işsizlik oranının yüzde 13,2’den 20,5’e çıkacağını ifade eden Öztrak, son bir yılda 1 milyon 662 bin yurttaşın işini kaybettiğini ve bunun bir rekor olduğunu söyledi.
İktidarın, vatandaşların iş bulma ümidini yok ettiğini söyleyen Öztrak şu ifadeleri kullandı:
“Beceriksiz, liyakatsiz, basiretsiz saray hükûmeti, milletimizin iş bulma ümidini yok etti. Sonra da iş bulmaktan ümidini kesip iş aramaktan vazgeçen vatandaşlarımıza “Sizi işsiz saymıyoruz” deyip işsizliği düşürdüler. İki gün önce, şubat-mart-nisan aylarını kapsayan, iş gücü ve istihdam verileri açıklandı. Son bir yılda, 1 milyon 662 bin yurttaşımız işini kaybetmiş. Bu bir rekor!
Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin uygulamasıyla işinin başında olmayan ama çalışıyor gözüken yurttaşlarımızı dikkate alan fiilen iş başında olanların sayısı, yani gerçekten çalışanların sayısı ise bir yılda 4,5 milyon kişi, tek bir ayda ise 2,5 milyon kişi azalmış. Bu da korkunç bir rekor…
Bu kadar insan işini kaybediyor, ama TÜİK, “Son bir yılda işsiz sayımız 573 bin kişi azaldı” diyor. Bu nasıl oluyor? Cevap son derece basit; insanlarımız salgın nedeniyle, evinden çıkamıyor, iş arayamıyor. TÜİK de iş aramayanı işsizden saymıyor ama iş aramayanlar arttıkça, ülkenin en önemli stratejik üstünlüğü olan iş gücü son bir yılda, 2 milyon 235 bin kişi geriliyor. Bu da başka bir sevimsiz rekor!”
Öztrak, vatandaşın işgücü piyasasına geçen yılki seviyelerde katılması durumunda işsiz sayısının 3 milyon 971 bin değil 6 milyon 755 bin kişiye çıkacağını belirterek şöyle konuştu:
“Peki, vatandaşlarımız iş gücüne geçtiğimiz yılki seviyelerde katılsaydı, TÜİK’in geleneksel işsiz sayısı kaça çıkardı? Bu durumda işsiz sayısı 3 milyon 971 bin değil 6 milyon 755 bin kişiye çıkardı. Geleneksel işsizlik oranı da yüzde 13,2 değil, yüzde 20,5 olurdu. Saraya söylüyorum bu dönemde rakamları çok dikkatli yorumlamaya ve alternatif tanımları izlemeye ihtiyaç var.”
Öztrak, iktidarı TÜİK’in rakamlarına bakarak “işsizlik azaldı” diye düşünmemesi gerektiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“TÜİK’in açıkladığı rakamlara bakıp, “işsizlik azaldı” diye kendinizi avutmayın. Yan gelip yatmayın. Altını çizerek söylüyorum: Salgın döneminde asıl kaygı duymamız gereken insanlarımızın iş gücü piyasasından hızla uzaklaşmasıdır. Çalışma çağında olan ancak farklı nedenlerle iş aramayanların sayısı 3 milyon 274 bin kişi birden arttı. Böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadık. İş gücüne katılamayan nüfusumuz 32 milyonu aştı. Bu, dünyada 147 ülkenin nüfusundan fazladır.”
Öztrak, İstihdam Kalkanı Paketi ile işçinin kıdem tazminatının kaldırılmaya çalışıldığını ifade etti. Öztrak, CHP olarak sendikaların kıdem tazminatı konusunda vereceği kararın destekçileri olacaklarını da belirtti. “Hiç mi yüreğinizde vicdan kırıntısı kalmadı? O kıdem tazminatlarında emekçilerimizin çocuklarının hakkı var” diyen Öztrak konuya ilişkin şöyle konuştu:
“Bu ‘istihdam kalkanı’ dediğinizde de gerçek niyetiniz ortaya çıktı. İstihdamı ayağa kaldıracağız derken o arada işçinin kıdem tazminatını kaldırmaya yelteniyorsunuz. İşçinin alın terini iç etmenin adı ne zamandan beri ‘istihdam kalkanı’ veya ‘tamamlayıcı emeklilik’ oldu. ‘İşçinin birikmiş kıdem tazminatlarını nemalandıracağız’ diyerek Hazine kâğıtlarına yatıracaksınız. Emekçinin alın teriyle, yandaş müteahhitlerinizi biraz daha semirteceksiniz. Hiç mi Allah korkunuz yok? Hiç mi yüreğinizde vicdan kırıntısı kalmadı? O kıdem tazminatlarında emekçilerimizin çocuklarının hakkı var. Emekçilerimizin elinden, sahip olduğu pek çok güvenceyi aldınız. Çalışan yoksulluğu aldı başını gitti. Şimdi emekçinin elinde kalan son güvenceye de mi göz diktiniz?
Şu salgın döneminde dünyadan hiç mi ders almadınız? Tüm dünya salgın sonrasında sosyal devletin, sosyal koruma ağlarının değerini ve önemini idrak etti siz ise hala neo-liberal dogmalara sarılıyorsunuz. Adaletli bir gelir dağılımının güçlü bir orta direğin olmadığı bir ekonomide büyümenin sürdürülebilir olmadığını insani gelişmenin sağlanamayacağını dünya kabul etti, siz kabul etmiyorsunuz. Neo-liberal politikalara iman etmiş damadınızla birlikte bunu bir türlü fark edemiyorsunuz. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sendikaların kıdem tazminatı konusunda vereceği ortak kararın sonuna kadar destekçisi olacağız.”
OECD’nin Türkiye’nin salgında tek dalga yaşaması halinde yüzde 4,8, ikinci bir dalga yaşaması halinde ise yüzde 8,1 daralacağını açıkladığına işaret eden Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son 4 gündür yeni vaka sayısı 1000 civarında geziniyor. Dikkat edilmezse ikinci dalga tehdidi sürüyor. Sadece canımız değil, cüzdanlarımız da tehdit altında. Eğer OECD’nin tahminlerini dikkate alırsak, salgını tek dalgayla atlatmamız halinde, milli gelirimiz Orta Vadeli Programdaki hedefe göre 122 milyar dolar daha düşük olacak ama ikinci bir dalga gelirse bu defa cebimizden gidecek para 146 milyar dolara çıkacak, milli gelirimiz de 600 milyarlara düşecek. Ama saray hükümeti, normalleşme sürecinde, Bilim Kurulunu bıraktı gönül kurulunu dinliyor. Sorumluluğu tamamen yurttaşlarımıza yıktı. Bu nedenle, çok dikkatli olmak zorundayız. Hijyene uymak, sosyal mesafeyi korumak durumundayız.”
Nisan ayı sanayi üretim verileri ile nisan ayı ödemeler dengesi verilerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Öztrak, “İmalat sanayinin 25 alt sektörünün 25’inde üretim çakılmış. En sert düşüşler ise yüzde 76,3 ile motorlu kara taşıtları, yüzde 60 ile deri imalatı ve giyim sanayinde gözüküyor. Hatırlayın, bu sektörler ülkemizin en fazla ihracat yapan sektörleri” dedi.
Gazetecilerin soruların da yanıtlayan Öztrak, Türkiye’de Twiter’da 7 bine yakın sahte hesap olduğuna ilişkin bir soruya, “Bu hesapların çok büyük bir kısmının AK Parti’ye yakın troller tarafından kullanıldığı ortaya çıkmış. Bu mafyatik trol aklıyla memleketi yönetme siyaseti, bizi gerçekten çok sıkıntılı durumlara doğru götürüyor, dünyaya da rezil oluyoruz. Onun için buradan söyleyeceğim şu, mafyatik trol aklını kullanarak memleket yönetmeyi bıraksınlar bir de devlet aklını kullanarak bu ülkeyi yönetmeyi denesinler bakalım” yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Yunanistan’da bir foruma katılarak Ayasofya ile ilgili yaptığı açıklamalarına ilişkin görüşleri de sorulan Öztrak, şunları kaydetti:
“Yetkili kurullarımızda bu konuyla ilgili belirlediğimiz görüşümüzü önceki basın toplantılarımızda da dile getirdim. Dedim ki, tek adam parti devleti rejimine geçtiniz, Ayasofya kararname ile müze haline getirilmiştir. Dolayısıyla bu durum bir kararname ile değiştirebilir ve bunun için de artık öyle eskisi gibi bakanları falan dolaşmasına gerek yok. Sarayın başındaki AK Parti Genel Başkanının çıkaracağı bir kararname bu iş için yeterlidir. 17 yıldır ‘vesayet’ dediler, şunu dediler, bunu dediler şimdi ellerini tutan yok. Açmak mı istiyorlar Ayasofya’yı, bir kararname çıkarırlar açarlar ama onlar ne yapıyor? ‘Danıştay kararını bekleyeceğiz, Meclisin burada bir görüşü olur mu onu bekleyeceğiz’. Bunların hiçbirine gerek yok. Sayın Erdoğan yetki sizde, açacaksanız açın. Bizim yani diğer arkadaşlarımızın söyledikleri, bakıyorum hep böyle bir yerlerden bir şeyler cımbızlanıyor, çıkarılıyor. Bizim görüşümüz açıktır; bir kere daha tekrarlıyorum, açacaksanız açın elinizi tutan yok, bir kararnameye bakar. Bunu suistimal etmeyin, ülkenin her sıkıntıya girdiği dönemde bunları ortaya çıkarmayın.”
CHP’nin siyasi partiler yasası ile ilgili çalışması ve “milletvekili adayını millet belirlesin” formülüne ilişkin detayların sorulması üzerine Öztrak, şöyle konuştu:
“Milletvekillerinin, parlamentonun, siyasetin lider vesayetinden kurtulması, yönetimde istişarenin hakim olması gerekir. Bu çerçevede Siyasi Partiler Kanunu’nun da gelişmiş ileri demokrasilerdekine benzer bir biçimde yeniden gözden geçirilmesi gerekir. ‘Milletvekili adayını millet belirlesin’ formülünü gerçekleştirecek çeşitli yöntemler vardır. Önseçimden başlayıp, aynı yer için 2 milletvekilliği varsa bir bölgede 4 tane milletvekili adayı belirlemek bu suretle milletin onların arasından seçmesini sağlamak gibi çeşitli yöntemler vardır. Bu yöntemler üzerinde partimizin yetkili hukukçuları çalışırlar, bu önerileri partimizin yetkili organlarına getirirler, biz de orada en doğru bulduğumuzu milletimize de sorarak danışarak öneririz.”
© Tüm hakları saklıdır.