CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, Silivri cezaevinde bulunan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'ya mektup yazdı. 'Yollarımız yine kesişecek Murat Abi' başlıklı yazısında Sabuncu'yla ilk tanıştıkları andan, beraber gazetecilik yaptıkları döneme kadar hatıralarını yazan Böke, "Biliyorum ki daha önce defalarca yollarımızı kesiştiren hayat, çok yakında aydınlık günlerde, Türkiye’nin özgür meydanlarında yollarımızı mutlaka kesiştirecek" ifadesini kullandı.
Genco Erkal'dan Cumhuriyet'e: Yaşamak
bu yangın yerinde, her gün yeniden ölerek
Selin Sayek Böke'nin Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (21 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan 'Silivri'ye mektup' bölümünde yer alan 'Yollarımız yine kesişecek Murat Abi' başlıklı yazısı şöyle:
İçerisiyle dışarısı arasındaki çizgiyi incelttiler, haberle gerçeğin arasındaki çizgiyi kalınlaştırmak için. Sizi içeride tutan bizi dışarıda bırakan bu anlayış sanıyor ki, böylece haber olmayacak, gerçekler görülmeyecek. Sanıyorlar ki sizin aklınız ve vicdanınız, uzaklara ve kalabalıklara dokunamayacak. Oysa onlar bilmiyor ki sizin aklınızla, vicdanınızla, insanlığınızla insanlara uzanabilmenizin önünde duvarlar, mesafeler duramaz.
Ben seni önce işte öyle uzaktan tanıdım Murat Sabuncu. Benim için ve milyonlar için gazeteciydin. Aramızda coğrafyalar vardı, sokaklar, meydanlar vardı ama senin haberlerin, senin vicdanın bana çok yakındı. 2004’te yollarımız kesişti. Canım kardeşim Aylin’in Murat Abisi oldun, aramızda hâlâ sokaklar, meydanlar, şehirler vardı, hâlâ yazılarından vicdanınla, yaptığın haberlerle bana ulaştırdığın gerçeklerle hayatıma dokunuyordun. Sen herkes için hâlâ Gazeteci Murat Sabuncu’ydun ama benim için artık Murat Abi olmuştun. Hem gazeteci hem yakın bir dost artık… Kardeşimin gazeteciliği öğrendiği Murat Abisi, ona iş hayatını sevdiren patronu, benim de dostum, arkadaşım. Yani benim için çok özeldin artık.
Sonra yollarımız bir ekonomi dergisinde kesişti, bu sefer senin genel yayın koordinatörü olduğun bir ekonomi dergisinde bu sefer ekonomi köşeleri yazarken ben, senden basını öğrenecektim. Siz değer verdiğim gazetecilerden bilginin haberleşmesine, gerçeğin kamuoyuna ulaştırılmasının önem ve özenine dair eğitsel bir yol kesişmesiydi bu. Ve sen hâlâ benim için Murat Abi idin, herkes için olduğun Gazeteci Murat’ın yanı sıra.
Annemizin iki kızının Murat Abisi olunca sen, annemiz de Muratcan’ın Füsun Ablası olarak hissetti kendisini. Bugünleri görseydi eminim kıvanç duyardı Muratcan’la. Kendisinin yıllarca verdiği, herkes için daha insanca bir yaşam mücadelesinin neferlerinden birisi olmuş Muratcan da. Tam da beklendiği gibi, umut dolu, değişimin öncüsü olacak mücadele gücüne sahip ve biliyor ki bu değişimler biz hep birlikte “topraktan fışkıran ve dallarıyla yüz bin yürek gibi atan bir ağaç olduğumuzda” gerçekleşecek.
Bundan birkaç ay önce yollarımız Cumhuriyet’te kesişti. Bir hayat döngüsü olsa gerek, bütün bunlardan önce zaten Cumhuriyet’in değerlerinde kesişmişti bizim hayatlarımız! Demokratik, laik, özgür bir Türkiye hedefimiz hep ortaktı. İnançları, etnik kimlikleri, yaşam tarzları ne kadar farklı olsa da bizi bir kılan ortak bir tarihimiz olduğunu bilen milyonlardandık biz ilk yolumuz kesiştiğinde. Bu ortak tarihimiz, ortak geleceğimizi de oluşturuyor. O ortak tarih ve ortak geleceği tarif eden Cumhuriyettir. Cumhuriyeti ayakta tutan güç de demokrasidir. Bizim de yollarımızın her zaman kesişeceği yer bu olacaktır. İşte burada kesişiyor zaten yollarımız seninle, hepinizle. Akın Atalay’la, Kadri Gürsel’le, Güray Öz’le, Hakan Kara’yla, TurhanGünay’la, Musa Kart’la, Önder Çelik’le, Bülent Utku’yla, Mustafa Kemal Güngör’le ve Ahmet Şık’la.
Siz de bilirsiniz ki, tesadüf değil hayatta hiçbir şey. Bizler aynı gerçeğin peşinden gidenleriz. Yolumuz aynı. Hep karşılaştık, yine karşılaşırız. Şimdilerde içeriyle dışarının arasındaki çizgileri inceltiyorlar. Gerçekle haberin arasındaki çizgileri kalınlaştırmak için. Gülten Akın’ın da dizelerinde yazdığı gibi:
Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya / Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar / Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya / Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı / Bakıp kapatıyorlar / Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
Gerçekle haberin arasına kalın fırçalarıyla geçtikleri düzen değişecek, değiştireceğiz. Hepimiz özgürleşeceğiz. Verdiğiniz mücadele, vicdanınız ve sesiniz yine hepimizi ortak edecek daha aydınlık günlere, Cumhuriyetin vazgeçilmez değerlerine.
Durup ince şeyleri anlatmaya / Kimselerin vakti olmasa da / Okulların kadın öğretmencikleri / Tatil günlerini çoğaltsalar da / Kutsal nemiz varsa onun adına / Gözlerimiz için bağlar dokusalar da / Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide / Açmaya ilkyaz çiçekleri / Bir gün birileri öte geçelerden / Islık çalar yanıt veririz
Çaldığımız ıslıklar içeri ve dışarının arasındaki ince çizgileri aşacak.
Ve biliyorum ki daha önce defalarca yollarımızı kesiştiren hayat, çok yakında aydınlık günlerde, Türkiye’nin özgür meydanlarında yollarımızı mutlaka kesiştirecek.