26 Haziran 2018 14:39
24 Haziran'da gerçekleştirilen seçimlerde CHP'nin parti olarak oy oranının yüzde 22'de kalması, adayı Muharrem İnce'nin ise yüzde 30'un üzerine çıkması partinin yeniden yapılanması gerektiği tartışmalarını doğurdu. Kulsilerde merakedilen soruların başında "seçimin ardından CHP'yi neler bekliyor?" oldu.
İnce'nin oy oranını partinikinin üzerine çıkarması 1973'te CHP lideri olarak Bülent Ecevit'in, dönemin Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel'e karşı oy oranını artırıp yüzde 33'e çıkarmasını akıllara getirdi. Türkiye solu 1977 seçimlerinde ise genişlemiş ve Ecevit'le CHP 'nin oranı yüzde 41'e kadar çıkmıştı. Akıllara gelen bir diğer soru da, "Ecevit'li 1970'ler gibi İnce'li 2020'ler olur mu?" oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 24 Haziran genel geçimleri ve CHP adayı Muharrem İnce 'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy oranları, partinin ideolojik-siyasal yönünün nereye evirildiği ve partinin bundan sonra nasıl bir siyaset izleyeceğiyle ilgili tartışmaları tetikledi.
CHP milletvekili seçiminde yüzde 22,64 oy aldı, İYİ Parti ve Saadet Partisi'yle kurduğu Millet İttifakı'nın oy oranı da yüzde 33,94 oldu. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) kurduğu Cumhur İttifakı ise yüzde 53,66 oya erişti.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ise partisinin son yıllarda kıskacında kaldığı yüzde 20-25 aralığından çıkıp yüzde 30'un üzerinde oy aldı.
CHP'yi yakından takip eden gözlemciler, seçim sonuçlarının başarılı olup olmadığını değerlendirirken, İnce'nin yakaladığı ivme ile parti yönetiminin izlediği siyaseti ayrı tutuyor.
Ama CHP 'nin bundan sonra izleyeceği yol için 'yönetim değişikliği ve İnce'nin de yönetimde söz sahibi olması gerektiği' de dile getiriliyor.
İnce için, 'gençlere hitap edebilen, yenilikçi ve kısa sürede kitleleri sokağa dökebilecek, meydanlara milyonları toplayabilecek bir siyaset adamı' denilirken, CHP için ise 'kireçlendiği ve yenilenmesi gerektiği' yorumları yapılıyor.
Başkanlık sisteminin uygulamaya geçtiği yeni düzende partiler seçimden sonra değil, seçimden önce ittifaka gitti, saflarını tuttu.
CHP de siyasi ortaklarını merkez sağda aradı. Bu kararı eleştirenler CHP 'nin değerlerinden uzaklaştığını, kendisini yanlış yerde konumlandırdığını söylüyor.
CHP'yi ve Türkiye solunu yakından takip eden siyaset bilimci Doç. Dr. Deniz Yıldırım, bunun 'stratejik bir hata' olduğu görüşünde.
Her ne kadar önceki seçimlerin sonuçları rakam olarak avantaj gibi görünse de Yıldırım'a göre, "Türkiye'de siyasal gerçekler matematiksel analizlerden farklı."
"Millet İttifakı'nın İyi Parti ile Saadet Partisi arasında, doğrudan sağ, AKP, MHP seçmenine hitap edilerek yapılması gerektiğini düşünenlerdenim" diyor Yıldırım.
Ve CHP ile oyların artacağı düşünülse de, bu ittifakın aslında CHP 'nin almak istediği sağ oylara da engel olduğunu söylüyor:
"Özellikle Karadeniz'de sahada konuştuğum Saadet Partili ve İYİ Partililer, örgütlenme, kendilerini anlatma zorluğu yaşadılar, hakarete, tacize uğradılar. Hitap ettikleri mahalleAKP mahallesi olduğu ve bu mahallede tamamen iktidar medyası olduğu için, İYİ Parti ve Saadet düşmanlaştırıldı, görünmez hale getirildi.
"Bunlara karşı CHP ile 'PKK ile FETÖ'yle işbirliğinde bunlar' imajı yerleştirildi. Bu ittifak sağ bloktan oy alabilmeyi zorlaştırdı.
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce sağ bloktan oy alabilirken, meclis seçimlerinde CHP sağ bloktan oy almayı önleyen bir parti gibi pozisyon kazanmış oldu. Bu da CHP liderliği açısından bir problem olduğunu gösteriyor. Kemal Kılıçdaroğlu ileMuharrem İnce arasında bir makas oluşmuş durumda."
CHP'nin stratejik olarak merkez sağı ortak seçmesini eleştiren isimlerden biri de eskiCHP Ankara milletvekili, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkan Vekili Şenal Sarıhan.
Sarıhan, "CHP, ülkenin sola bakan yüzüyle birlikte olmak, oradaki kuruluşlarla birlikte olmak yerine sağda bir birleşmeyi tercih etti ama yarar getirmediğini görüyoruz" diyor.
CHP, meclis dışında kalacak partilerle ittifak yaparken bazı milletvekillerini de İyi Parti'ye ödünç verdi.
Bu kararla bazı kesimler Kılıçdaroğlu'nu ve ödünç verilen vekilleri 'demokrasi kahramanı' ilan etti.
Ama Sarıhan'a göre "demokrasi sadece sağdakilerle birleşilerek açılacak bir yol değil."
Sarıhan "CHP, cumhuriyet devrimlerini ilerletmek istiyorsa bunu daha sola açık, daha ileriye dönük, daha çağdaş politikalarla olgunlaştırmalı." diyor ve ekliyor:
"Partinin başkalarına benzemeye değil, kendine benzeyerek, kendi değerlerini çoğaltarak ilerlemeye ihtiyacı var.
"Partinin bakış açısını nereye çevireceğiyle ilgili, değişime gereksinim olduğu inancındayım."
Tarık Şengül: İttifak kaçınılmazdı
CHP içinde, ittifak stratejisinin doğru olduğunu, güçlü bir muhalefet için bunun şart olduğunu savunanlar da var. CHP'den Ankara milletvekili adayı olan ancak 24 Haziran'da meclise giremeyen siyaset bilimci Prof. Dr. Tarık Şengül, Türkiye siyasetinin yeni düzeni olarak nitelediği ittifakların kaçınılmaz olduğunu söylüyor:
"Zorlama koalisyonlar yaratıldı. AKP de MHP'ye muhtaç hale geldi. CHP de koalisyona itildi. Bunda bir sorun görmüyorum çünkü bu seçimde mücadele edebilmenin koşulu kalmadı. Türkiye siyasetinin buraya itilmiş olması son derece sağlıksız. Böyle bir siyasi çerçevede koalisyon yapmama lüksü kalmadı."
CHP ile Muharrem İnce 'nin aldıkları oylar arasındaki farkları belirleyen faktörler neler?
Bu noktada, Muharrem İnce 'nin kampanyası dikkat çekici bir şekilde başarılı görülüyor. Şenal Sarıhan, Muharrem İnce 'nin tabanda yarattığı heyecan ve beklentinin hem Türkiye siyaseti hem de partinin geleceği açısından önemli olduğu görüşünde:
"Bizim başarımız parti olarak yok. Ama Muharrem İnce 'nin başarısı var ve bu partiye örnek olmalı."
Sarıhan, İnce'nin partinin eski isimlerinden olmasına rağmen yarattığı dalgayla yeni, daha halkçı, aktif ve doğal bir tarz getirmesinin partinin kendisine çok şey kazandırdığını oylarla da gördüklerini söylüyor.
İnce'nin aldığı oy oranı, CHP 'nin son yıllarda parti olarak sıkıştığı yüzde 20-25'lik aralığın üstünde.
Doç Dr. Yıldırım da İnce'nin siyasetini başarılı buluyor ve şunları söylüyor:
"CHP için uzun yıllar yüzde 30'u düşlemek imkansız gibiydi. Bu taze kan, enerjik dinamik kan. CHP 'de 'kendi tabanımızın dışına asla ulaşamayız, biz hep bu sosyolojik tabana sıkışırız, CHP dışına seslenme şansımız yok, Kürtlerden, milliyetçilerden oy alma şansımız yok' denilirken, Muharrem İnce 'nin aldığı oy bu tabuyu kırabilecek bir oy.
İnce'nin CHP tabanının dışından oy alabilen bir siyasi figüre dönüştüğünü görüyoruz. Seçimden önce 'yeni bir ulusal siyasetçi tipi doğuyor' demiştim. Daha önce bunu Erdoğan karşılıyordu. Sonuçlar bunu gösteriyor."
Parti içinde ve partiye yakın çevrelerde "İnce ikinci tura kalsaydı cumhurbaşkanı olurdu" kanısı hakim.
Prof. Dr. Tarık Şengül de daha önceki seçimde CHP 'nin Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdiğini hatırlatıp Muharrem İnce 'nin adaylığı ve seçim sonuçları için, "CHP 'nin kendi içinden bir değeri çıkarmasını doğru buluyorum. Yenilgi yaşanmış olabilir ama kendi değerlerimizi taşıyan bir ismin çıkması uzun vadede CHP 'ye kazandıracaktır" diyor.
Uzun vadeli değişimler 1970'lerdeki CHP 'yi anımsatıyor.
1973'te CHP lideri olarak Bülent Ecevit, dönemin Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel'e karşı oy oranını artırıp yüzde 33'e çıkarmış, sonuçlar CHP için bile sürpriz olmuştu. Türkiye solu 1977 seçimlerinde ise genişlemiş ve Ecevit'le CHP 'nin oranı yüzde 41'e kadar çıkmıştı.
Ecevit'in bu 4 yıllık süre zarfında CHP örgütlerini ve stratejisini kendiyle uyumlu hale getirdiğini söyleyen Doç. Dr. Yıldırım, Muharrem İnce için de "Kampanyası başarılı ama taşıyıcı kolonları yerelde onu destekleyecek düzeyde değil" diyor ve bundan sonraki sürece ilişkin şu yorumu yapıyor:
"Artık tazelenme ihtiyacı var. Bu kampanya CHP 'de liderlik değişiminin gerektiğini gösterdi. Lider arayışında CHP 'yi 40 günde yüzde 30'un üzerine taşımış bir isim olarak İnce'nin genel başkan olması ve buna uygun olarak CHP 'yi kendi stratejisine uygun şekilde planlaması, Mart ayındaki yerel seçimlerde de ilk kez gerçek anlamda hazırlıklı olarak kendisini göstermesi gerekir."
Türkiye'nin 2002 sonrası tarihinde meydanları en az Erdoğan kadar dolduran bir lider oldu İnce. "Herkesin Cumhurbaşkanı olacağım" söylemi sokaklarda karşılık buldu, özellikle gençler arasında yeni bir hareketlilik, beklenti, umut yarattı.
Muharrem İnce'nin ikinci tura taşınması önünde engel oluşturan etkenler arasında, İnce'nin söylemini yaygınlaştıracak CHP kadrolarının yaratılması için yeterli zamanın olmaması gösteriliyor.
Tek bir figür olarak çıkan İnce'nin yereldeki etkisi, meydanda duyulan kadardı.
Diğer yandan Deniz Yıldırım'a göre muhalefet her ne kadar 'gündem yaratma, siyasi üstünlük ve tartışmaları kendi durduğu yerden başlatma kapasitesine sahip olsa da', "Beklentiler ve iyimserlik, ihtiyatlı tavrın ötesine geçti."
"Hep uyarmaya çalıştığımız şu, AKP bir kitle partisi, elinde devlet, medya, ekonomik, patronaj imkanları var. Bu parti, kitle partisi olarak ortadan kalkmadı, bunu sahada görüyoruz" diyen Yıldırım'ın İnce'ye de bir eleştirisi var:
"Eğer Muharrem İnce 'nin başarısızlığı varsa, o da tamamıyla Erdoğan karşıtlığına sıkışmış olmasıdır.
"Erdoğan karşıtlığıyla 'Hayır' oyu verenlerin liderliğine oynamış oldu. AK Parti seçmeninde ülkenin, ekonominin kötüye gittiğini düşünen bir kesim var.
"Ama Erdoğan'ı, İnce'nin eleştirdiği gibi, ülkeye kötülükler yapmış, ülkeyi uçurumun kenarına getirmiş bir lider olmadığını, hakkını teslim ederek konuşulması gerektiğini düşünüyorlar. Oraya ulaşmakta bir duvar var.
"Bu da haliyle muhalefet taraftarı olan farklı partideki insanları coşturdu ama AK Parti tabanında bir karşılık yaratmadı."
Ankara'daki hava, 24 Haziran seçimlerinin CHP için bir 'başarı sayılamayacağı' amaMuharrem İnce 'nin başlattığı hareketliliğin ileriye taşınabileceği yönünde.
Seçim sonuçlarının açıklandığı gece Genel Merkez önünde özellikle genç seçmenler arasındaki derin hayal kırıklığı, beklentilerin ve umudun ne kadar yüksek olduğunu gösteriyordu.
Birçoğu, İnce'nin peşinde gidebileceklerini ama CHP içinde bir yeniden yapılanma beklentisi içinde olduklarını söylüyor.
© Tüm hakları saklıdır.