Üniversitelerimizin dünyadaki diğer üniversitelerin gerisinde kalma nedenlerinin tespit edilmesinin ve ülkemizin geleceği için sorunların çözülerek, üniversitelerin tekrar bilim yuvasına dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Candan Yüceer, önergesinde şunları kaydetti:
"Üniversiteler özerklikten uzaklaştı ve bilimsel misyonları yerine getirmekte yetersiz kaldı"
"Üniversite aklı hür fikri hür ve vicdanı hür bireylerin kalıplar, ön yargılar ve dogmalardan arınmış bir şekilde doğruyu bulma, analiz etme ve eleştirel bir şekilde irdeleme yeteneklerini pekiştirdikleri yerlerdir. Üniversiteler araştırmanın, bilimin, teknolojinin filizlendiği ve ilk geliştiği yerlerdir. Yeni bilginin üretildiği, yeni bakış açılarının geliştiği, farklı eğitim almış ve farklı uzmanlık kazanmış kişilerin ortak projeler geliştirdikleri yerlerdir. Ülkemizde üniversitelerin en önemli görevlerinden biri olan araştırma ve bilim üretimi iken üniversitelerin özerklikten uzaklaştığı ve bilimsel misyonları yerine getirmekte yetersiz kaldığı akademik çevreler tarafından sıklıkla dile getirilmektedir. Özellikle atıf alma, parayla makale yayınlatma ve intihal oranlarında yaşanan artışlar bu niteliksel kırılmanın en önemli göstergelerinden biri olarak göze çarpmaktadır."
"Atama ve görevlendirmelerde liyakat yerine siyasi yakınlık veya akrabalık gibi sübjektif kriterler öne çıktı"
"Son yıllardaki yanlış eğitim politikaları, akademik değerlendirme süreçlerinde yaşanan sorunlar ve kontrolsüz biçimde artan üniversiteler nedeniyle eğitimin niteliğinde düşüş gözlemlenmiştir. Bu durum istihdam sorunları başta olmak üzere gençlerimizde üniversite sonrası ciddi bunalımlara da neden olmaktadır. Aynı şekilde üniversite yönetimlerinin giderek politize olduğu, yeni yönetim sistemiyle üniversitelerin zaten yetersiz olan, özerk niteliklerini iyiden iyiye kaybettiği, atama ve görevlendirmelerde liyakat yerine siyasi yakınlık veya akrabalık gibi sübjektif kriterlerin öne çıktığı gerçeği de sıklıkla dile getirilmektedir."
"Bilimsel yetkinlikler ölçülmeden 20 yılda Türkiye’de 131 üniversite açılmıştır"
"Ülkemizde fakülte açılırken ne kadar doğru kararlar verildiği de son derece tartışmalıdır. Gerekli fiziksel imkanlar tamamlanmadan, insan kaynağını geliştirmeden, bilimsel yetkinlikler ölçülmeden son 20 yıldan beri Türkiye’de 131 üniversite açılmıştır. Bunların 76’sı devlet 55’i Vakıf üniversitedir. Ancak en az onun kadar vahim bir durum, devlet üniversitelerinde açılan fakültelere ilişkin tercihlerdir. Örneğin İstanbul’da 28 hukuk fakültesi ve 18 iletişim fakültesi varken Boğaziçi Üniversitesi’nde bu iki fakültenin açılması kamuoyu genelinde bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden olmuştur. Bu durumu bilimsel gerekçelerle açıklayamayan akademik çevreler, ilgili fakültelere hükümete yakın dünya görüşlerine sahip öğretim üyelerinin atanması ile kurumun yozlaşması, liyakat yerine siyasal kadrolaşmanın öne çıkması ve Boğaziçi Üniversitesi’nde akademik değil, politik güç kazanmaya dayalı hareket edildiğini sık sık dile getirmektedirler.
Tüm bunların sonucu ülkemizde eğitim kalitesi giderek düşerken, üniversitelerimiz de dünyanın gerisinde kalmaktadır. Öğretim, araştırma, bilgi aktarımı, uluslararası görünüm gibi 13 ayrı kriterle, 99 ülkedeki bin 600 üniversiteyi inceleyen; dünyanın en güvenilir araştırmalarından Times Higher Education (THE) 2022 yılı Dünya Üniversiteler Sıralamasına göre Türkiye’nin dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında artık hiç üniversitesi olmadığı göze çarpmaktadır. 2015 yılında ilk 200 içinde yer alan ve yıllarca dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi içinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi kayyım rektörle birinci yılını doldurduğu bu yıl sıralamada 801-1000 bandına gerilemiştir. Türkiye’nin dünya genelinde tanınan en başarılı üniversitelerinden birisi olan Boğaziçi Üniversitesi’ne akademik özerkliğe aykırı olarak yapılan müdahalelerin eğitime ve ülkemize verdiği zarar aşikardır. Dünya Üniversiteler Sıralaması (THE) verilerini 2015'ten 2022'ye analiz edildiğinde 2015'te ilk 200'de Türkiye’den 4 üniversite yer alırken, 2022'de ilk 500’e giren üniversitemizin olmadığı dikkat çekmektedir. Bu yıllar içinde neler olduğu, üniversitelerimizin neden dünyadaki diğer üniversitelerin gerisinde kaldığı ülkemizin geleceği için sorulması gereken en önemli sorular olarak önümüzde durmaktadır."