CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya; “Almanya başta olmak üzere birçok ülke tarafından Türkiye’de üretilen antijen hızlı tanı kitleri kullanılırken, ülkemizde bu kitlerin eczanelerden perakende satışının ve kullanımının yasak olmasının sebebi nedir?” sorusunu yöneltti.
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Covid-19 hızlı tanı kitlerinin satışının ve kullanımının Türkiye’de neden yasak olduğunu sordu. Şeker, önergesinde şu değerlendirmeyi yaptı:
“Antijen hızlı tanı kitlerinin doğruluk oranları yeterli seviyeye çıktı. Dünya genelinde her yaş grubunda hızlı tanı kitlerinin kullanımı yaygınlaşıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da 13 Ocak 2022 tarihinde sosyal medya hesabında Almanya'da kullanılan, en iyi sonuç veren 5 antijen hızlı tanı kitinden ikisinin Türkiye'de üretildiğini açıkladı. Ancak Türkiye’de üretilen ve güvenilirliği bilim çevrelerince de kabul edilmiş antijen hızlı tanı kitlerinin ülkemizde eczanelerden perakende satışı ve kullanımı halen serbest değil.”
Antijen hızlı tanı kitlerinin internet üzerinden gayrı resmi yollarla satıldığını belirten CHP’li Şeker, “Bakanlık bir an evvel gerekli yasal düzenlemeleri, kitlerin kullanımına yönelik kontrol sistemini hayata geçirmeli; vatandaşların güvenilir ve sağlıklı bir şekilde bu kitlere erişimini sağlamalıdır” değerlendirmesini yaptı.
Şeker, Bakan Koca’ya şu soruları yöneltti:
Almanya başta olmak üzere birçok ülke tarafından Türkiye’de üretilen antijen hızlı tanı kitleri kullanılırken, ülkemizde bu kitlerin eczanelerden perakende satışının ve kullanımının yasak olmasının sebebi nedir?
Antijen hızlı tanı kitlerinin yurt içi eczanelerden perakende satışının ve kullanımının serbest bırakılması düşünülmekte midir?
Bulaşıcı hastalığın takip ve kontrolü amacıyla, eczanelerden perakende satışın serbest bırakılması durumunda satışın kişiye özel yapılabilmesi ve kitin kullanımının ve sonuçlarının takibinin sağlıklı bir şekilde kontrol edilebileceği bir sistem kurulması düşünülmekte midir?
Bu konu Bilim Kurulu gündeminde yer almakta mıdır?
