Gündem

CHP'li Özel: Tamamlayıcı emeklilik, kıdem tazminatına yankesiciliktir

Özel, Kaboğlu'nun açıklaması hakkında "Kastı aşan bir beyan, yanlış anlaşılma varsa bunu geri alıyoruz" dedi

11 Haziran 2020 19:25

Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi amaçlayan 'Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi'ne ilişkin açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Tamamlayıcı emeklilik lafını duyan işçimiz bilsin ki kıdem tazminatına el uzatıyorlar. Tamamlayıcı emeklilik demek kıdem tazminatına yankesicilik demek, senin kumbarayı boşaltıyorlar demek" ifadesini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son kabine toplantısının ardından duyurduğu'Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi'ni (TES) değerlendiren Özel, kıdem tazminatının işçinin alın teri olduğunu söyledi. Özel, "Bir yerde birikir, gelecek güvencesidir. Kıdem tazminatı fonda durduğunda bir yerde, bankamatiğe kart sokup çıkarır gibi işçiyi işten sokar çıkarırlar" dedi ve şöyle devam etti:

"Kıdem tazminatına el uzatıyorlar"

"Geçmişte 3 konfederasyon, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, DİSK birlikte karşı çıkmıştı. Bu süreçte şimdi her zamanki gibi dönecekler, bunun adını değiştirmeye kalkıyorlar. Tamamlayıcı emeklilik. Bundan sonra tamamlayıcı emeklilik lafını duyan işçimiz bilsin ki kıdem tazminatına el uzatıyorlar. Sen geçen dönemlerde direndin diye geri çekildi, tamamlayıcı emeklilik demek kıdem tazminatına yankesicilik demek, senin kumbarayı boşaltıyorlardemek. 1 yıl çalışıp da 30 gün kıdem hakkı kazanıyorsun ya bunu 15 güne indirmek istiyorlar. Bunu bilmek demek."

Kıdem tazminatı konusunda Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'ın üç kırmızı çizgisinin doğru olduğunu, bunun savunulması ve korunması gerektiğini dile getiren Özel, "CHP olarak pozisyonumuz nettir. TÜRK-İŞ ve DİSK'in karşı çıktığı, geçmişte HAK-İŞ'in eleştirel beyanlarda bulunduğu kıdem tazminatı bizim de kırmızı çizgimizdir. Emekçiler neredeyse CHP orada duracaktır" diye konuştu.

'Kastı aşan bir beyan varsa geri alıyoruz'

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu'nun, "Topkapı Sarayı da Ayasofya da müze olarak korunmalı hatta Sultanahmet de müze olmalı" sözleri hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Özel, "AK Parti, İyi Parti'nin ortaya koyduğu samimiyet testinde daha salı günü çuvalladı. İyi Parti, 'Ayasofya'yla ilgili çalışma yapmak üzere komisyon kuralım' diyor. AK Parti ret oyu kullanıyor" dedi.

"Gündemi değiştirmek veya CHP'yi suçlamak için uğraşıldığını" savunan Özel, şöyle devam etti: "Sayın Kaboğlu, beyanında Ayasofya, Dolmabahçe ve Sultanahmet'in bir insanlık mirası olduğunu söylüyor. Hepsinin korunması gerektiğini söylüyor. Orada Sultanahmet'in cami olmaktan çıkarılmasını söylemek gibi bir kastı yok. Kendisiyle de görüştüm, bunu aklından dahi geçirmiyor. Hiçbirimiz de geçirmiyoruz. CHP'nin açık ifadesidir. Kurumsal kimliğimizde söylüyoruz. Ne Sultanahmet ne de tarihi değeri olan herhangi bir camimizin ibadete kapatılıp da müze yapılması gibi bir şeyin düşünülmesi dahi söz konusu değildir. Sayın Kaboğlu'nun söylediği müze statüsünde korunması lazım, cami olmaktan çıkarılacak diye bir şey yok. Kastı aşan bir beyan, yanlış anlaşılma varsa bunu geri alıyoruz."

"Kutuplaşma meslek örgütlerine aynen yansır"

AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan'ın, "Çoklu baro sistemi üzerinde çalışma yürütüyoruz. Rekabeti esas alan bir yapı olacak." sözünün hatırlatılması üzerine de Özel, "Barolar arası rekabet değil dayanışma olur. 'Barolar arası rekabet' derseniz, hayalini kurduğunuz fantezi dünyasında daha ucuza üye kaydeden, daha az ceza veren barolar, avukatlarının birbiriyle mesleki anlamda etik olmayan yarışlarına engel olmayıp, bu konularda tavizkar barolar ortaya çıkmaya başlar. Öyle bir işe gelir ki yarattığınız kaosa siz bile inanamazsınız." değerlendirmesinde bulundu.

"Kurt yapan avukatlar barosu, Rabia yapan avukatlar barosu..."

Kamu kurumu niteliğinde meslek örgütlerinin bambaşka bir düzenleyicilik içerdiğini vurgulayan Özel, şunları kaydetti: "Bazı mesleklerin birbiriyle ve onların örgütlerinin birbiriyle rekabeti kaos yaratır. Son derece tehlikelidir. Siyasi kutuplaşmanın merkezi de işte o zaman olur. Türkiye'yi şu noktaya getirirsiniz, örneğin avukatların Ankara'da 4-5 barosu olur. Ak avukatlar barosu, milliyetçi avukatlar barosu, iyi avukatlar barosu, sosyal demokrat avukatlar barosu ve muhafazakar demokrat avukatlar barosu. Öyle bir hale gelir ki siyasi irade ak avukatları kabul eder, diğerlerini dışlar. Al sana bir kutuplaşma. İktidar değişir, gelenler bu yanlıştan dönmezlerse onlar başka bir tür avukatları ciddiye alır. Siyasetteki tüm kutuplaşma meslek örgütlerine aynen yansır. Kurt yapan avukatlar barosu, Rabia yapan avukatlar barosu, zafer işareti yapan avukatlar barosu... Bu, logolarına bile aynen yansır. Yaratacağınız kaosun ne millete ne avukatlara ne de meslek örgütlerine hiçbir faydası yoktur."