T24 Haber Merkezi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kadın cinayetlerine yönelik açıklamasıyla eleştirilen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya "hem suçlu hem güçlü" ifadeleriyle tepki gösterdi. Nazlıaka, "Koruma kararına rağmen, öldürülen her kadının ölümünde sorumlulukları olduğunu bilmesi gerekir. Ölümünü engellemek için üzerimize düşeni yapamadık demek yerine ölen kadını suçlamaktır. Bakan Yerlikaya öldürülen kadınları suçlamak yerine, öldürülen kadınların kaçının koruma kararı vardı açıklasın. İçişleri Bakanı unuttu ise hatırlatalım: görevinizi layıkıyla yaparsanız, koruma kararının uygulanması noktasında gerekli tedbirleri alırsanız, kadın cinayetlerinin önüne geçilebilir"" dedi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığın bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı. Yerlikaya, kadın cinayetlerine ilişkin sorulara şu yanıtı verdi:
"KADES, 18 Mart 2018'de Süleyman (Soylu) Bakan döneminde mükemmel bir uygulama başlamış. Olaya en yakın hareket halindeki adam işini bırakıyor, oraya gidiyor. Böyle bir talimat var. Akdeniz Parlamenter Assemblesi'nin Paris'teki 15. Genel Kurulu'nda KADES, ödül alıyor. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi 2021 yılında 100 bin kadın nüfusuna göre kadın cinayeti ortalama oranı 1,1; 2022 yılında 1,2 olmuş. Maalesef dünyada yukarıya doğru bir yükseliş trendi var, bunu BM söylüyor. Kadına şiddetle ilgili sıfır tolerans diyoruz. 2022'de 284, 2023'te 309, 2024'ün ilk 10 ayında 276 tane kadın cinayeti var. Elektronik kelepçeyle ilgili kapasite sorunuz yok. Bin 500 olan kapasiteyi 5 bine artırabiliriz hızlıca, bu konuda bir sorunumuz yok. Biz koruma kararı aldığımız kadına bir belge imzalatıyoruz. Koruma kararı aldıktan sonra belgedeki 11 maddeyi polisler okuyor. 'Seni korumaya aldık ama buna riayet et' diyor. Diyor ki mesela; 'Şüphelinin size yaklaşması halinde en yakın korunaklı yere geçerek kolluktan direkt yardım iste. Şüpheliyle sakın yüz yüze görüşme.' Çünkü tecrübe ile sabit. Bunların hepsini onlara okuyoruz. Haftada bir gün muhtara ‘buraya gelip giden var mı’ diye soruyoruz. İstihbarat artık ona takılıyor. İlk defa söylüyorum; koruma kararı olmasına rağmen geçen sene 32 hanımefendi şuradaki ikazımıza uymadan, kapıya adam gelince açmış, içeride vurmuş onu."
TIKLAYIN- Bakan Yerlikaya “koruma” altındayken öldürülen kadınları suçladı: İkazımıza uymadılar, adama kapıyı açtılar, vuruldular
"Bakan Yerlikaya öldürülen kadınları suçlamak yerine, öldürülen kadınların kaçının koruma kararı vardı açıklasın"
Yanıtıyla, muhalif vekillerin tepkisini çeken Yerlikaya ya bir tepki de CHP'li Aylin Nazlıaka'dan geldi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre; 11 ayda 207’si şüpheli olmak üzere en az 550 kadın öldürüldüğünü kaydeden Nazlıkaya, yayınladığı yazılı açıklamada, "Bakan Yerlikaya öldürülen kadınları suçlamak yerine, öldürülen kadınların kaçının koruma kararı vardı açıklasın. Kaç kadın koruma kararı olmasına rağmen Bakan Yerlikaya’nın iddia ettiğinin aksine evinin dışında öldürüldü?" dedi.
"Bakan, gerçeği çarpıtıyor"
"Bakan kadınların kapıyı açıp öldürüldüğünü iddia ediyor; gerçeği çarpıtıyor." diyen Nazlıaka'nın açıklamasının devamı şöyle:
"2023 yılında 28 kadın koruma kararlarına rağmen öldürüldü. 2024’ün ilk 6 ayında 16 kadın tedbir kararına rağmen öldürüldü. Bu yıl içerisinde; Aydın’da Aylin Pekin, kendisine ısrarlı takipte bulunup rahatsız ettiği için şikâyette bulunduğu Mehmet Şah Yeşilova tarafından evinin önünde katledildi. Adana’da Burak Acar hakkında uzaklaştırma kararı aldıran Bahar Torun’u, elektronik kelepçesini kırarak katletti. Maalesef bu örnekleri saymakla bitiremeyiz. Yani durum hiç de Bakan Yerlikaya’nın çizdiği gibi tozpembe bir tabloya sahip değildir.
"Yerlikaya koruma kararına rağmen, öldürülen her kadından sorumlu olduğunu bilsin"
Kaldı ki ülkenin İçişleri Bakanı olarak, bin bir zorlukla çıkarılan ve uygulanması gereken tedbir kararlarının kadınların can simidi olduğunu bilmesi gerekir. Koruma kararına rağmen, öldürülen her kadının ölümünde sorumlulukları olduğunu bilmesi gerekir. Bakan; can havli ile devlete sığınan kadını hem koruyamamakta hem de suçlamaktadır.
" Ölümünü engellemek için üzerimize düşeni yapamadık demek yerine ölen kadını suçlamaktır"
Deyim yerindeyse; Yerlikaya hem suçlu hem güçlü! Ölümünü engellemek için üzerimize düşeni yapamadık demek yerine ölen kadını suçlamaktır. İçişleri Bakanı unuttu ise hatırlatalım: görevinizi layıkıyla yaparsanız, koruma kararının uygulanması noktasında gerekli tedbirleri alırsanız, kadın cinayetlerinin önüne geçilebilir.
Erdoğan'ın 'Boş bırakılan unutmayın ya davulcuya ya zurnacıya' sözlerini hatırlattı
Bizler çok net biliyoruz ki; bu memlekette ne zaman bir yetkili kadınları suçlamaya başlasa şiddet de cinayet de artıyor. Erdoğan’ın, henüz 17 yaşındayken öldürülen Münevver Karabulut cinayetinin ardından, 'Boş bırakılan unutmayın ya davulcuya ya zurnacıya' dediğini asla unutmadık. Bu AKP zihniyetinin kadın cinayetlerine bakışının temeli niteliğindedir. Bu bakış açısı kadına yönelik şiddeti tolere edilebilir buluyor. Bu bakış açısına sahip eski AKP’li İzmir Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Latif Aydemir, kadın cinayetlerinde kadınları suçlayarak 'Hanımlarımızı, kadınlarımızı tenzih ediyorum ama… Bir kısmı bayanlar olmak üzere erkeklerin de çoğunda öldüren kadar ölenler de suçludur' diyebiliyor. Koruma kararını ihlal eden erkeklere yönelik verilen zorlama hapsine itiraz edilmesi gibi değişiklikler yapılmaya cüret ediliyor.
" İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca bir gecede fesih eden zihniyete asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz"
Can simidimiz olan İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca bir gecede fesih eden zihniyete asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Budayarak zayıflatmaya çalıştıkları 6284’ün uygulanması için mücadelemize devam edeceğiz. Kadınları koruyamayan yetkililerin suçu failde ya da kendilerinde aramak yerine kadınlarda bulmalarına asla izin vermeyeceğiz. Örgütlü kötülüğün karşısında duracak ve yaşam hakkımız için direneceğiz."