Gündem

CHP'li Çakırözer'den Erdoğan'a: Avrupa yolu genelge ile değil, demokrasiyle, adalet ve özgürlükle açılır

Erdoğan, vize muafiyeti çalışmaların hızlanması için genelge vermişti

19 Eylül 2019 13:33

TBMM Dışişleri Komisyonu’nun CHP’li üyesi Utku Çakırözer, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği ile vize serbestisi diyaloğu sürecinin hızlandırılmasına ilişkin genelgeyi değerlendirdi. Genelge ile vize serbestisi için belirlenen kriterlerin sağlanmasına hız verilmesi talimatının verildiğini anımsatan Çakırözer, “Dünya ekonomiden, eğitime, hukukun üstünlüğüne kadar neredeyse her alanda Türkiye için alarm veriyor. AB kriterlerinin temeli adalettir, özgürlüktür, bağımsız ve tarafsız yargıdır.  Kriterlerin karşılanmasına genelge ile değil adalet ve özgürlükle hız verilir” dedi.

TIKLAYIN - Erdoğan çalışmaların hızlanması için genelge verdi: Vize muafiyeti için gereken 6 kriter hangi düzenlemeleri içeriyor?

Çakırözer, “AB süreci gazetecilerin yargılanmaması, hapse atılmaması ile hızlanır. Diyalog süreci Sözcü Gazetesi davasına son verilmesi ile derinleşir. AB ile gerçek bir diyalog süreci 688 gündür cezaevindeki iş insanı Osman Kavala’nın tahliye edilmesi sağlanır. AB süreci; 448 gündür cezaevinde tutulan Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem’in özgürlüğüne kavuşması ile canlanır. Aydınlarımızın Cumhuriyet Gazetesi davasında olduğu gibi Yargıtay tarafından yıllar sonra bozulacak haksız, hukuksuz iddianamelerin bir daha hiç yazılmaması, adaletsiz yargılama süreçlerinin bir daha asla yürütülmemesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, imzaladığı genelge ile Avrupa Birliği sürecinde hazırlanan “Vize Serbestisi Yol Haritası’nda” kayıtlı kriterlerin karşılanmasına yönelik çalışmalara hız verilmesi talimatını verdi.

"Hızlanmak bir yana her gün daha geri"

TBMM Dışişleri Komisyonu’nun CHP’li üyesi Utku Çakırözer, “Ancak Türkiye”nin durumu kriterleri sağlamakta hızlanmak bir yana her gün daha geri gidildiğini gösteriyor. Avrupa Birliği’nin son ilerleme raporu da Türkiye’de pek çok alanda gerileme yaşandığı kaydediliyor. AB raporunda, “piyasa ekonomisi konusundaki faaliyetlerle ilgili endişelerin arttığı” kaydediliyor. Yolsuzlukla mücadele alanındaki çalışmalarda henüz başlangıç aşamasındayız. Eğitim kalitesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda sorunlar sürüyor. Yargı sisteminde ciddi bozulma var. İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler alanında ciddi bir gerileme var” diye eleştiride bulundu.

OECD raporuna işaret eden Çakırözer: Dünya Türkiye için alarm veriyor

Türkiye’nin her gün daha geriye gidişine sadece AB raporlarında değil çeşitli dünya endekslerinde de dikkat çekildiğini anımsatan Çakırözer, “OECD raporuna göre Türkiye, öğrencileri için en az para harcayan üçüncü ülke durumunda. Dünya Adalet Projesi’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye 126 ülke arasında 109. sırada  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde düşünce ve ifade özgürlüğünden en fazla mahkum olan ülke Türkiye. Dünya, ekonomiden, eğitime, hukukun üstünlüğüne kadar neredeyse her alanda Türkiye için alarm veriyor” ifadelerini kullandı  

Gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, avukatlar, seçilmişler...

Çakırözer, “Basın ve ifade özgürlüğünün içinde bulunduğu durum da Türkiye’nin vize serbestisi yolundaki kriterleri sağlamaktan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün her sene yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 157. sırada. 127 gazeteci cezaevinde” dedi.

Gazeteciler, yazarlar, çizerler sadece görevleri gereği haber yazdıkları ya da sadece eleştirel düşüncelerini ifade ettikleri için her gün mahkemede savunma yapmak zorunda olduğunu dile getiren Çakırözer, “Akademisyenler, üniversitelerinden atıldılar, sadece akla ve bilime ışık tuttukları, eleştirel görüşlerini paylaştıkları için. Avukatlar savunma görevlerinden dolayı yargılanıyorlar, hapisteler. Siyasetçiler, muhalefet görevlerini yerine getirdikleri için cezaevinde. Türkiye’de seçilmişlerin, seçimle geldikleri görevlerini yerine getirmelerinin bile önüne geçiliyor. Sanatçılar bile adliye koridorlarında. Bu ortamda AB sürecinin gerektirdiği kriterler sağlanabilir mi?” diye konuştu.

"Genelge ile değil, adaletle, özgürlükle"

Genelgede, Avrupa Birliği ile yürütülecek müzakerelerin Adalet ve İçişleri bakanlıklarının katkılarıyla yürütülmesinin önem taşıdığının belirtildiğini anımsatan Çakırözer, “Avrupa Komisyonu’nun belirlediği kriterlerinin temeli adalettir, özgürlüktür, bağımsız ve tarafsız yargıdır.  Kriterlerin karşılanmasına genelge ile değil adalet ve özgürlükle hız verilir. Süreç; basının, eleştirel düşüncenin özgürlüğü ile derinleşir. AB süreci genelgelerle değil insan hak ve özgürlüklerine ilişkin ihlallerin son bulması ile canlanır” dedi.

AB süreci nasıl hızlanır?

AB sürecinin ifade özgürlüğünün tam olarak sağlanması ile hızlanacağını belirten Çakırözer, “AB süreci sadece halkın haber alma hakkına hizmet eden gazetecilerin yargılanmaması, hapse atılmaması ile hızlanır. Diyalog süreci Sözcü Gazetesi davasına son verilmesi ile derinleşir. AB süreci; 448 gündür cezaevinde tutulan Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem’in özgürlüğüne kavuşması ile canlanır. AB ile gerçek bir diyalog süreci 688 gündür cezaevindeki iş insanı Osman Kavala’nın tahliye edilmesi sağlanır. Vize serbestisi adına gereken kriterlerin sağlanması için 873 gündür yasaklı olan Wikipedia’nın da özgürlüğü sağlanmalıdır” dedi. Çakırözer, şöyle konuştu:

“AB’nin sağladığı kriterlerin gerçekleşmesini gerçekten istiyorsak sadece savunma görevini yerine getiren avukatların özgürlüklerinin sağlanması gerekir. Müzisyenlerin, tiyatrocuların, sanatçıların yargılanmaması ile sağlanır. Muhalefet görevlerini yerine getiren ve sırf bu yüzden yıllardır hapiste tutulan siyasetçilerin cezaevinden çıkarılması şarttır. Özgür düşüncenin özgürce ifade edilmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılması hızlandırılmasını istediğimiz sürecin temelidir. AB ile ilişkilerin yeniden canlanması için  aydınlarımızın Cumhuriyet Gazetesi davasında olduğu gibi Yargıtay tarafından yıllar sonra bozulacak haksız, hukuksuz iddianamelerin bir daha hiç yazılmaması, adaletsiz yargılama süreçlerinin bir daha asla yürütülmemesi gerekir.”