20 Kasım 2024 12:29
T24 Haber Merkezi
CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İçişleri Bakanlığı'nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda; "Utanç verici görüntüleri Türkiye paylaşıyor. Emniyetteki arkadaşlar 'kapıyı mı keseceksiniz' dedi. Sayın Bakan siz meclis odalarını dinliyorsunuz, telefonları dinliyorsunuz. Kesin dinliyorsunuz" diye konuştu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Başarır'a "iftira atma" diye yanıt verdi. Bakan Yerlikaya, bütçeye ilişkin olarak yaptığı sunumda yılın ilk on ayında 276 kadının katledildiğini ve 6 Şubat depremlerinde kaybolan 75 depremzedeyi arama çalışmalarının devam ettiğini aktardı. CHP'li Yaşar Tüzün ise sunumun ardından söz alarak bütçe planını eleştirdi ve "Bakanlığın özellikle 250 - 400 bin dolara TC kimlik numarası vermesinin olumsuzluklarını yaşıyoruz. Özellikle 400 bin dolar vererek TC kimliği alan vatandaşların resmi olarak böyle bir alışveriş yapmadığını küçük bir mevduatla bir alışveriş yaptığını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduktan sonra her türlü yolsuzluğa ve mafya işine girdiğini biliyorsunuz" ifadelerini kullandı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, İçişleri Bakanlığı'nın bütçe görüşmeleri tartışma ve arbedeyle başladı. CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, görüşmelerin başlamasının ardından yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:
"Bugün yaşanan olaylarla ilgili konuşulacak çok şey var. Utanç verici görüntüleri Türkiye paylaşıyor. Esenyurt Kayyumu'nu bugün sayın Bakan'la konuşacağız. Ama bu parlamentodaki milletvekilleri tam 10 gün Esenyurt'taki belediye binasına giremedi. Milletvekilleri giremedi. Uzun uğraşlardan sonra Meclis Başkanı'nı arayarak, durumu anlatarak 10 gün sonra biz Esenyurt'ta o belediye binasına girdik. İçişleri Bakanı'nın komisyona geleceğini bilen milletvekilleri 'buna demokratik olarak bir tepki koyalım' dedi. Biz de sabah erken saatlerde sınırlı sayıda milletvekillerimizle bir toplantı yaptık. Komisyon kapısında duralım, sayın Bakan'a şunu söyleyelim, 'bir kamu kurumuna milletvekillerini sokmadınız, 2 dakika durun burada konuşalım nasıl bir duyguymuş? Bakın olay bu. Emniyetteki arkadaşlar 'kapıyı mı keseceksiniz' dedi. Sayın Bakan siz meclis odalarını dinliyorsunuz, telefonları dinliyorsunuz. Kesin dinliyorsunuz" dedi.
O sırada İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Başarır'a "İftira atma" diye yanıt verdi. Başarır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Bakan organize bir şekilde kapıya geldi. Biz milletvekilleriyle kapıdayız. Daha elimizi sıkmadan, beni ve genel başkan yardımcımızı ittiniz. Ne hakla itiyorsunuz? Ben milletvekiliyim kapıda duruyorum. Ben seninle konuşmak istiyorum. Ne hakla itiyorsunuz? Ben orada dururum."
Bakan Yerlikaya, Başarır'a "Öyle yağma yok. Burası Gazi Meclis. Sen orada duramazsın. Sen ettiğin yemine sadık değilsin" diye tepki gösterdi.
Yerlikaya'nın bu sözlerine Baraşarır, "Sen bunu anlayacak bir bakan değilsin. Sayın bakan 'sen ne hakla kapıda duruyorsun' dedi. Burası parlamento, burası komisyon. Ben kapıdayım, sana kimse dokunmadı. Sen 200 polisini almışsın... Zaten sende cesaret, yürek olsa. Buraya 200 emniyet görevlisiyle gelmezsin, sende cesaret olsa bunu yapmazsın. Ne demek geç bunları... Terbiyesiz. Var mı böyle bir uslüp, terbiyesiz. Sen burada Gazi Meclis'te konuşuyorsun. Şu basitliğe bak" diye yanıt verdi.
Ali Mahir Başarır, Bakan Yerlikaya'ya "İndir o parmağını" diye tepki gösterdi.
Yerlikaya'dan bütçe sunumu: Yılın ilk on ayında 276 kadın cinayeti işlendi
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçesiyle ilgili yaptığı sunumda; bu yılın ilk 10 ayında 276 kadın cinayeti işlendiğini söyleyerek; "Kadına şiddet vakalarını önlemek adına geliştirdiğimiz elektronik kelepçe kapasitemizi, sürekli artırıyoruz. Bin 500 Kapasiteli Elektronik İzleme Merkezi’nde 62 ilde 764 vakayı aktif olarak takip ediyoruz. Bu yılın ilk 10 ayında 162 bin 897 erkeğe ‘önleyici tedbir’, 44 bin 393 kadına ‘koruyucu tedbir’ kararı verildi" dedi.
Yerlikaya, asayiş suçlarıyla mücadele konusunda, şöyle konuştu:
"2023 yılının ilk 10 ayında 'kişilere karşı işlenen suçlarda' toplam olay sayısı 654 bin 385’di. Verilen bu büyük mücadeleyle bu sayı, 2024 yılının ilk 10 ayında 23 bin 430 azaldı. Evet, 23 bin 430 daha az olay meydana geldi. Aydınlatma oranımız ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,3 artarak yüzde 97,8’e ulaştı. Yani her 100 olaydan 98’i aydınlatıldı ve adalete teslim edildi.
'Malvarlığına Karşı İşlenen Suçlarda', 2023 yılının ilk 10 ayında olay sayısı 244 bin 457’ydi. 2024 yılının ilk 10 ayında, 72 bin 859 daha az olay meydana geldi. Azalış oranı yüzde 29,8. Malvarlığına karşı işlenen suçlarda aydınlatma oranımız yüzde 14,4 artarak yüzde 81,3’e ulaştı. Son 1 yılda; kişilere ve malvarlığına karşı işlenen suçlarda olay sayısı toplam 96 bin 289 azaldı."
Türkiye'de 4 milyon 174 bin 706 yabancı olduğunu söyleyen Yerlikaya, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye’de yaşamını sürdüren geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 2 milyon 935 bin 742’dir. Ülkemiz genelinde, 2023 Eylül ayında yasal kalış hakkı bulunan tüm yabancıların adres tahkikatlarına başladık. Bu süreç, 2024 yılı Mayıs ayına kadar sürdü. Geçici koruma altında bulunan Suriyelilerden; 731 bin 146’sının adreslerinin, 'güncel olmadığı' tespit edildi. Kendilerine adreslerini güncellemeleri için 90 günlük süre tanındı. Bu süre zarfında Türkçe ve Arapça SMS’li bilgilendirmeler yapıldı. 81 ilimizde valiliklerimiz koordinesinde; STK’larla bilgilendirme toplantıları yapıldı. Bu çalışmalar neticesinde 580 bin 819 Suriyeli, adreslerini güncelledi veya adres güncellemek için randevu aldı. Bu yılın ilk 10 ayında göçmen kaçakçılığı organizatörlerine yönelik 6 bin 339 operasyon yaptık ve bu operasyonlar sonucu 3 bin 924 şahıs tutuklandı. Sadece bu yıl içerisinde 114 bin 83 Suriyeli ülkesine gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş yapmıştır."
Yerlikaya, 6 Şubat 2023 depremlerinde 53 bin 725 can kaybı ve 107 bin 213 kişinin yaralandığını açıkladı. Yerlikaya, deprem kayıplarına ilişkin şöyle konuştu:
“Depremden sonra 161’i çocuk, 379’u yetişkin 540 depremzede hakkında kayıp müracaatı yapıldı. Cumhuriyet başsavcılıkları koordinesinde yürütülen çalışmalar neticesinde, DNA eşleşmesi, ölüm tespiti ve ölüm karinesi düzenlendi. Bu çalışmalar sonrası 13 Kasım 2024 tarihi itibarıyla 30’u çocuk, 45’i yetişkin olmak üzere toplam 75 depremzedenin arama çalışmaları devam ediyor. Arama çalışmaları devam eden 75 depremzedenin 50’si Türk vatandaşı, 25’i yabancı uyrukludur."
Yerlikaya, deprem yardım kampanyasında 140 milyar 924 milyon 650 bin 776 TL bağış yapıldığını ve bunun 119 milyar 383 milyon liralık kısmının depremzedeler için kullanıldığını açıkladı. Yerlikaya, "Bağışlar depremzedeler için harcanmaya devam ediyor. Depremden zarar gören hanelere gerçekleştirilen destek ve yardım ödemeleri kapsamında ise toplam 142 milyar 320 milyonu aşkın kaynak aktarıldı" dedi. Yerlikaya, deprem konutlarıyla ilgili 130 bin 565 konutun kura çekimi tamamlandığını da bildirdi.
CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, İçişleri Bakanlığı personelinin özlük haklarında yönelik hiçbir iyileştirme yapılmadığını belirtti. Tüzün ayrıca Genel Kurul'da görüşülmekte olan kanun teklifindeki eksikliklere tepki gösterdi. Tüzün'ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Personel ve araç sayımız artıyor ama İçişleri'ne bağlı 620 bin personelimizin özlük haklarına yönelik hiçbir iyileştirme yapılmadı. TBMM'de bir kanun teklifiniz var. Bu kanun teklifi komisyonda geçtiğimiz hafta görüşüldü. Ne komisyon çalışmalarına ne Genel Kurul'a katılıyorsunuz. Teklif ettiğiniz kanun metninde 48 madde söz konusu, bir torba kanun ve farklı farklı bakanlıkların kanunu bu torbanın içine konulmuş. Görüşmeler esnasında alelacele gönderdiğiniz kanun teklifinde teklif metniyle gerekçe metniyle uymadığı birçok maddeyi CHP olarak gündeme getirdik. Komisyon 3-4 defa ara vermek zorunda kaldı, metinler düzeltildi. Bir kanun teklifinin Gazi Meclis'e sunulduğunda gerekli düzenlemenin incelemeden yapıldığınını en somut örneğini geçtiğimiz hafta gördük.
Böylesine bir kanun teklifini Genel Kurul'da görüşmeye başladık. Teklifin içindeki 13 madde geçmişte kabul edilip Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından Anayasa Mahkemesi iade etmiş ve tekrar görüşülmesini istemiştir.
Bütçemizin geneline baktığımız zaman azımsanmayacak işler yapılmıştır ancak Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan iç politika ve ekonomi sorununun çözülmediğini hepimiz biliyoruz. 2013 yılında toplam 23 milyar dolarlık yatırım geldi. Bugün geldiğimiz noktada bunun yüzde 10'u dahi gözükmemektedir. Çünkü bakanlığın özellikle 250 - 400 bin dolara TC kimlik numarası vermesinin olumsuzluklarını yaşıyoruz. Özellikle 400 bin dolar vererek TC kimliği alan vatandaşların resmi olarak böyle bir alışveriş yapmadığını küçük bir mevduatla bir alışveriş yaptığını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduktan sonra her türlü yolsuzluğa ve mafya işine girdiğini biliyorsunuz. Türkiye'de mal ve can güvenliğinin olmadığını bilen bu çeteler de çökme operasyonu gerçekleştirmek istiyorlar. Türkiye'deki birçok insanımıza uygulanan siyasi politikaların ne olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz.
Bu bütçede personelimizin özlük haklarına iyileştirme olmadığı gibi özellikle seçim kampanyası döneminde uzman çavuşlarımıza ve emniyet güçlerimize verilen sözlerin hiçbirinin de yerine gelmediğini gözlemlemiş bulunuyoruz. Uzman Çavuşlarımızın kadroları yok, kıdemleri rütbelerden sayılmıyor; sağlık, çalışma ve sicil yönetmeliği yok. 29.375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan eğitim sonunda uygulanan sözlü mülakattan bahsetmek istiyorum. Bu mülakatla Polis Meslek Yüksek Okulları, Polis Meslek Eğitim Merkezi, Polis Amirleri Eğitim Merkezi'nde okuyan ve bu eğitimi gördükten sonra son günde sözlüye tabii tutulan 10 bine yakın mağdur insanımız söz konusu, bunların mağduriyetlerinin giderilmesi için bu yönetmeliğini kaldırılmasını talep etmekteyiz."
CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz ise ülkede kaçak göçmen ve kayyum uygulaması gibi sorunlara dikkati çekti. Bakanlık personeli ve Polis Okulu öğrencilerinin yaşadığı sorunlara da konuşmasında yer veren Karakoz, şunları söyledi:
"Yasa yapılırken gözden kaçırılan bir husus var: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde her bir vatandaş; dini, dili, milliyeti, cinsiyeti fark etmeksizin eşit hak ve hürriyetlerden yararlanır. Adaletin kalmadığı bu ülkede herkes artık adaleti sosyal medya üzerinden aramaya başladı. Gerek sizin gerek bakanlığın açıkladığı verilere bakıldığında ülkemiz güllük gülistanlık gösteriliyor ama öyle olmadığını biliyoruz. Uyuşturucu kullanımı inanılmaz derecede arttı. Bireysel silahlanma inanılmaz derecede arttı. Kadın ve çocuk cinayetlerinde maalesef dünyada en önde gelen ülkelerden biri haline geldik. Uluslararası suç örgütlerinin merkezi haline geldik. Belki bakanımızın etrafında çok fazla koruma olduğu için fark etmiyor olabilirler ama ülkemizde vatandaşlarımız kendilerini güvende hissetmiyorlar.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nde toplam 353 bin 857 personel görev yapıyor. Personellerimizle sürekli görüşme halindeyiz, ciddi mağduriyetleri var. Polislerimizin kutsal görevleri siyasi iktidarı tarafından kötüye kullanılmak isteniyor. AKP onlardan milletin güvenliğini değil, kendi iktidarının güvenliğini sağlamalarını istiyor. Üzerlerindeki üniformalarını adeta bir AKP üniforması gibi görmeleri isteniyor ve hükümetin kanuni olmayan emirleri altında çoğu kez muhalefet ve vatandaşla karşı karşıya getirilmek isteniyor ama AKP iktidarı polislerimizin sorunlarını görmezden geliyor. Polislerimizin arkalarında not bırakarak intihar ediyor. Polis intiharlarını Meclis'e getirip 'konuşalım, çözelim' diyoruz ancak iktidar her seferinde reddediyor. 2022 yılında 105, 2023 yılında 113, bu yıl ise 67 polis intihar etmiş. Türkiye'nin intihar ortalaması 4,01, Emniyet Teşkilatı'nda polislerin intihar ortalaması 15,17.
Polis Okulları'na girerken bir sözlü mülakat yapılıyor, başarılı ve sicili temiz olanlar eğitimlerine başlıyor. Yıllar sonra mezun olacakları anda karşılarına 2015 yılında bir yönetmelik çıkarılıyor ve eğitimin son günü sözlü mülakat yapılıyor. Bu mülakatlarda birçok genç eleniyor. Bu mülakatları kaldıracağız dediniz ama hem işe alımda hem de mezuniyet öncesinde mülakat yapmaya devam ediyorsunuz. Acaba bu polisler niye eleniyor? Eğitim esnasında siyasi görüşlerinin AKP'den uzak olduğu anlaşılıyor ve siyasi saiklerle bu insanlar mı eleniyor?
Kayyum uygulamalarını tartışıyoruz. Sayın Bakan da haksız şekilde iptal edilen İstanbul seçimlerinin ardından kayyum olarak atanmıştı. Sanıyorum kendisi o dönemde kayyumluğu çok beğendiği için haksız ve hukuksuz şekilde kayyum uygulamalarını devam ettiriyor. Esenyurt'ta belediye meclis üyeleri hakkında bir karar bulunmamasına rağmen belediyeye girişleri engelleniyor. Bu Anayasa'ya da hukuk devletine de aykırı bir uygulamadır. Özellikle 31 Mart'tan sonra AKP'li olmayan belediyeler üzerinde ciddi bir müfettiş baskısı oluşturmaya çalışıldı.
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen kanunun 3. maddesinde mülkiye müfettişlerinin teftiş esnasında sahip oldukları yetkiler düzenlenmeye çalışılıyor. Soruşturma yapma yetkisi Cumhuriyet Savcılarınındır ancak getirilen yasayla müfettişlere Cumhuriyet Savcılarına verilemeyen yetkiler verilmektedir. Müfettişlerin yaptığı ön inceleme soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönünde bir görüş beyanından ibarettir. İçişleri Bakanı soruşturma izni verir ya da vermez. Verirse de Danıştay'a gidilir, itiraz kabul edilir ya da edilmez ama müfettiş, Cumhuriyet Savcılarının sahip olmadığı yetkilerle soruşturma yürütüyor. Müfettişlerin raporları doğrultusunda kayyum atanıyor ya da belediye başkanı görevden uzaklaştırılıyor. Sandıkla gelen sandıkla gider. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde sadece muhalif belediyeler denetleniyor. Bu anlamda bir denetim olacaksa öncelikle iktidarı belediyelerinin de denetime tabii tutulması gerekiyor.
Ülkemizde ciddi bir göçmen sorunu var. Burada rakamlar verilmiş, biz bu rakamların doğruluğu ve sağlığı konusunda ciddi şüpheler içerisindeyiz. Hafta sonu Van'da görüştüğümüz vatandaşlarımız, her gün onlarca yüzlerce kişinin sınırı geçmeye devam ettiğini ifade ediyorlar. Günde 300-400'ü bulan rakamlardan bahsediyoruz, biz de diyoruz 4 milyon göçmen var. Ülkeyi öyle bir hale getirdiniz ki sınırlar hallaç pamuğu haline geldi, dünyanın her ülkesinde göçmen ülkemizde. Göçmen kaçakçılığının trafik merkezi ülkemiz haline geldi."
CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandıProf. Dr. Ahmet Özer, 31 Mart seçimlerinde CHP ve DEM Parti'nin "kent uzlaşısı" kapsamında, CHP'nin Esenyurt adayı olmuş ve yüzde 49 oy oranıyla belediye başkanı seçilmişti. Özer, 30 Ekim sabahı hakkında yürütülen "PKK/KCK örgüt üyeliği" soruşturması kapsamında ev baskınıyla gözaltına alındı. Evinde, arabasında ve belediye binasında arama yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklamasına göre, aynı zamanda akademisyen olan Özer'in, geriye dönük yapılan 10 yıllık inceleme kapsamında, görüştüğü 694 kişinin "örgüt mensubu olduğu" iddia edildi. Açıklamaya göre, belediye başkan adayı olduğunda adli sicili soruşturulan Özer'in, hakkında telefon dinlemesi uygulandığı, konuşma dökümlerinin oluşturulduğu, fiziki takibe alındığı ve hesap hareketlerinin incelendiği öğrenildi. Soruşturmanın üç ay önce başlatıldığı, Özer'in KCK'lı Remzi Kartal'la yapılan görüşmesinin ise çözüm süreci zamanı 2015'te gerçekleştiği öğrenildi.
Özer'in ifadesi: Hepsi uydurma, kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulduÖzer, yaklaşık 12 saatlik gözaltı süresinin ardından gece yarısı "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı. Hakimlik ifadesinde suçlamaları kabul etmediğini söyleyen Özer, "Ben 1,5 milyonluk şehrin belediye başkanıyım, çağrılsaydım koşa koşa ifade vermeye gelirdim. Bunların hepsi uydurma, zorlama siyasi atraksiyonlar ile görevden alınmam için uydurulmuştur. Kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulmuştur" dedi. Özer, "10 yıldan fazladır CHP'ye mensubum, en son seçimde aday oldum, İmamoğlu'nun danışmanlığını yaptım, Devlet Planlama Teşkilatı'nda Recep Yazıcıoğlu ile görev yaptım, bugüne kadar bir şey yok, 10-15 yıl önceki bir takım olaylar gündeme getirilerek görevimden uzaklaştırılmaya çalışılıyor" diye ifade verdi. "Terör örgütüyle bağını" gösteren “en önemli görüşme” başsağlığı konuşmasıymışİstanbul Başsavcılığı’nın Özer hakkındaki tutuklamaya sevk yazısında, Özer’in “Terör örgütüyle bağını gösteren en önemli telefon konuşmasının”, üç kardeşi hakkında "örgüt üyeliği"nden işlem yapılan Mehmet Kaya isimli kişiyle, annesinin vefatından sonra başsağlığı için yaptığı telefon görüşmesi olduğu belirtildi. Savcılık ifadesi sürerken "Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atandı" iddiasıÖzer'in savcılık ifadesi sürerken, İçişleri Bakanlığı tarafından Esenyurt Belediyesi'ne Beşiktaş Kaymakamı Oğuzhan Bingöl'ün kayyım olarak atandığı öne sürüldü. Haber ilk olarak, Sabah gazetesi ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik tarafından servis edildi. Ancak Atik, 15 dakika sonra yeni paylaşımda düzeltmeye gitti. T24'e açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Biraz evvel TBMM'de iktidar kulisinde konuştuğumuz İçişleri Bakanı böyle bir işlemin yapılmadığını söyledi. Ancak Sulh Ceza Hakimliği'nden tutuklama kararı çıkarsa daha sonra işleme bakacaklarını ifade etti. Biz hepimiz bu memlekette bu cümlelerin satır aralarının ne anlama geldiğini biliyoruz" dedi.
Avukatı: Kiracısı olan öğrencinin amcasının 'davası var' diye ilişkili gösteriliyorT24'e açıklama yapan Ahmet Özer'in avukatı Şevket Tuci, "Müvekkilimize kumpas kurulduğu açık. Örneğin Mehmet diye biriyle görüşüyor. Mehmet'in kardeşi örgütle ilişkili ama Mehmet'in sicili temiz, bundan suçlanıyor. Mesela Ahmet Özer evini kiraya veriyor. Kiralayanlar öğrenci, ev kirasını da öğrencilerden birinin amcası ya da babası. Kirayı ödeyen kişinin örgütten davası var diye bununla ilişkili gösteriliyor" dedi. Tutuklanan Ahmet Özer hakkındaki “en önemli görüşme” başsağlığı konuşması çıktı
Beyoğlu Kaymakamı özel onaylı terfi aldı, bir gecede vali yardımcısı olup kayyım atandıÖzer'in 30 Ekim'de tutuklanmasının ardından 31 Ekim sabajı yerine kayyım atandı. Önceki geceye kadar Beyoğlu Kaymakamlığını yürüten Can Aksoy’un kayyım olarak atandığı İçişleri Bakanlığı’nca duyuruldu. Esenyurt Belediyesi’ne Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy’un getirilmesi kararı sonrasında Aksoy, İçişleri Bakanlığı’nca özel vekalet onayı ile İstanbul Vali Yardımcılığı’na terfi ettirildi. Vekaletli terfi onayının İstanbul Valiliği’ne ulaşmasının ardından, bu kez valilik onayı ile Esenyurt Belediye Başkanlığı’na kayyım atandı.
|
© Tüm hakları saklıdır.