27 Mayıs 2022 16:02
CHP Genel Başkanı Yardımcısı Veli Ağbaba, festival ve konser yasaklarına tepki göstererek, “Gençler nefes alamaz hale geldi. Festivaller yasaklanıyor, konserler yasaklanıyor. ‘3Y’ diyerek geldiler, bunlardan biri yasaklardı. Şimdi Saray’ın keyfine göre her şey bir bir yasaklanıyor. Bir, yaşam tarzına müdahale söz konusu. Yasakların gerekçeleri de akıl alır gibi değil; ‘ahlaksızlığı özendirmek’. Ahlaksızlık arıyorsan sanatçılara değil yolsuzluk yapanlara, rüşvetçilere, mafya bozuntularına bak” dedi.
Veli Ağbaba, bugün CHP Zonguldak İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ağbaba, şunları söyledi:
Türkiye’nin gündemi, son dönemde ekonomi, açlık, yoksulluk. Türkiye’nin gerçek gündemi bu ama maalesef son 10 günde başka konularla gündem meşgul ediliyor. Bu iktidar, artık hayatın kendisini hedef alıyor. Gençler, nefes alamaz hale geldi. Festivaller yasaklanıyor, konserler yasaklanıyor. ‘3Y’ diyerek geldiler, bunlardan biri yasaklardı. Şimdi Saray’ın keyfine göre her şey bir bir yasaklanıyor. Bir, yaşam tarzına müdahale söz konusu. Aynur Doğan, Niyazi Koyuncu, Apolas Lermi, Metin Kahraman derken bu sefer de Melek Mosso konseri iptal edildi. Yasakların gerekçeleri de akıl alır gibi değil; ‘ahlaksızlığı özendirmek’. Ahlaksızlığı özendirmeyeceksen yolsuzluk, namussuzluk yapmayacaksın. 5’li çeteye memleketi peşkeş çekmeyeceksin, uyuşturucu tacirlerine vatandaşlık vermeyeceksin, kollamayacaksın. Yerli ve milli geçinip devleti Rıza Zarrab’a teslim etmeyeceksin. Ahlaksızlığa özendirmeyeceksen bir milletvekili bozuntusu, mafyadan 10 bin dolar maaş almayacak. Bundan daha büyük ahlaksızlık olur mu? Bir bakan, SBK Holding’den 10 milyon euro rüşvet istemeyecek. Ahlaksızlık arıyorsanız taciz ve tecavüzlere ses çıkaracaksın. Liyakatsiz yönetime bakacaksın. Kul hakkı arıyorsan KPSS’den 90 puan alıp ‘partili değil’ diye devletin kapısına sokmamazlık etmeyeceksin. Millet açken sarayda lüks içinde yaşayacaksın, her türlü değeri yerle bir edeceksin, siyaseti zenginleşme aracı yapacaksın. Millet açken devletten 5-10 maaş almayacaksın. Müziği yasaklamak, en büyük ahlaksızlıktır. Türkiye’de bir hayat tarzı dayatması var. Herkese tek müzik, tek ses dinletmek istiyorlar. Maalesef Türkiye’nin gelmiş olduğu nokta budur.
İktidara ‘3Y’ diye geldiler. Y’lerden bir tanesi yasaklardı, yasakların padişahı oldular. Dünyada en çok yolsuzluğun olduğu ülkelerden biri Türkiye. Yoksulluğu da hep birlikte görüyoruz. Yasakları tam anlamıyla yaşam tarzına müdahale olarak görüyoruz ama Türkiye bunlara teslim olmayacak. Yaşam tarzına müdahale, sadece müzik, konser, organizasyon yasaklamayla da sınırlı değil. Fiili yasak da getiriyorlar. Resmi Gazete’de yayınlanan kararla alkollü içeceklerde ve sigarada Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranı olağanüstü düzeyde artırıldı. Son 10 yılda rakıya yüzde 482, şaraba yüzde 324, biraya ise yüzde 530 zam geldi. Sigaraya gelen zamlar, son 9 yılda yüzde 232 seviyesine çıktı. Bu artışlar, AKP’nin ideolojik vergi politikasını izlediğini gösteriyor.
Eskiden ‘Dört duble rakıda üç duble vergi var’ diyorduk, şimdi beş duble rakıda dört duble vergi var. ‘Vatandaş alkolik olmasın’ diyorlar, devlet alkolik oldu. Hem büyük bir vergi kaybı var hem de yıllık 500 tane insan sahte içkiden dolayı hayatını kaybediyor. Bu vergilerle insanları kimyager yaptılar. Bu gidişle tüm ülkeyi kör edecekler. Alkolizmle, sigarayla mücadeleyi savunuyoruz. İçkinin ve sigaranın vergisi olmasa devlet çökecek. Tekel bayileri, vergi dairesinden daha fazla vergi topluyor. Kötü yönetimle Türkiye, her gün yeni bir felaketle karşı karşıya.
2018 yılında, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı Türkiye genelinde eylem başlattık. O organizasyonun başında da ben vardım. Alpullu’dan başladık, Çorum Şeker Fabrikası’na kadar 45 gün boyunca şeker fabrikalarını gezdik. ‘Şeker vatandır, vatan satılamaz’ dedik. ‘Şeker fabrikalarını özelleştirirsen Türkiye’yi en önemli stratejik konulardan biri olan şekere muhtaç edersin’ dedik. Dediğimiz noktaya geldik. Şeker karaborsaya düştü. Artık şeker fabrikalarından çuvalla şeker alamıyorsun, yandaşlar aracılığıyla alabiliyorsun. İlk kez şeker ithalatı dün akşam serbest bırakıldı. Torbası 800 TL’yi aşmış şekerle karşı karşıyayız. Bir kilo şekerin fiyatı bile en az üç katına çıkmış durumda. Şeker fabrikalarını satanlar, bundan sorumludur. Şeker fabrikalarını satanlar, vatana, Türkiye’ye ihanet etmişlerdir. Bunlar haindirler. Şeker fabrikasını satanlar da bu satışı destekleyenler de vatan hainidir. Atatürk’ün, İnönü’nün, Menderes’in, Demirel’in, Erbakan’ın, Ecevit’in kurmuş olduğu şeker fabrikalarını satanlar haindir. Bugün Türkiye, şeker ithal eder duruma gelmiştir. Sorumlusu, bu ülkeyi yönetendir, tek adamdır, AKP ve ortağı MHP’dir.
Damadını Hazine ve Maliye Bakanı yaptın, çektiğimiz yoksulluğu görüyorsunuz. Geldiğimiz noktada kur korumalı mevduat hesabıyla da zenginin parasına fakir faiz veriyor. Çevre Ajansı Başkanlığı Emine Erdoğan’a bağlı. Çevre Ajansı’na, Çevre Kanunu’nda bir değişiklik yaparak tüm Türkiye kıyılarını kapsayan mapa ve şamandıra ihale verme yetkisi Emine Erdoğan’a teslim edilmiş durumda. Artık Ajans, özel şirket kurarak veya devrederek işletebilecek. Reisin gözünden kaçan bazı mallar varsa onu da onlar yapacak. Bunun adı, tam bir kabile devletidir. Maalesef Türkiye, babalarının çiftliği gibi yönetiliyor. Atatürk Havalimanı’ndaki rezilliği, kepazeliği görüyorsunuz. Bir devlet, kendi havalimanını yıkmak için para harcıyor. Ortalama bir pistin değerinin 1 milyar dolar olduğu söyleniyor. 2 milyar lira harcayarak Atatürk Havalimanı’nı yıkmaya çalışıyorlar. Bu, vatana ihanettir. Bunun hesabı sorulur.
Türk-İş’in bugün açıkladığı verilere göre açlık sınırı 6 bin 17 lira. Asgari ücret 4 bin 253 lira. Açlık sınırı, asgari ücretin bin 764 lira üzerinde. Asgari ücretli, bin 764 lira daha verirse ancak aç kalmayabiliyor. Mutfak enflasyonundaki yıllık artış yüzde 107. Türk-İş’in açıklamış olduğu yoksulluk sınırı 19 bin 602 TL. Avrupa’da en düşük asgari ücret maalesef bizim ülkemizde. ‘Ara zam verilecek’ tartışması devam ediyor. Bir evde dört kişi asgari ücretle çalışsa dahi yine de yoksulluk sınırının altında kalıyor. AKP milletvekilleri ‘Halk zenginleşti’ diyor. 200 TL, AKP’lilerin övündüğü bir paraydı. En büyük banknotumuz 200 TL ile geçen yıl 27 adet ekmek alınabiliyorken bu yıl 14 ekmek alınabiliyor. Geçen yıl bu ay 34 paket makarna alınabilirken şimdi 17 paket makarna alınabiliyor. Geçen 11 kilo tavuk alınabilirken bu yıl 4 kilo alınabiliyor. Geçen yıl 252 adet yumurta alınabiliyorken bu yıl sadece 121 yumurta alınabiliyor. Geçen yıl 109 kilo soğan alınabilirken bu yıl sadece 39 kilo soğan alabiliyorsun. İkinci el eşya pazarlarını ilk defa bu zamanlarda gördük. Şimdi de ilk kez üçüncü el ayakkabıyı gördük. Bizim aklımızla dalga geçmeye devam ediyorlar.
‘Dünyada büyük bir kriz var, Türkiye’yi de etkiliyor’ diyorlar. Bu, büyük bir yalandır. Dünyada en fazla enflasyona sahip 6’ncı ülkeyiz. Savaştaki Ukrayna ve Rusya’da gıda enflasyonu bizden daha düşük durumda. Akaryakıt fiyatlarında zam yağmuru devam ediyor. Dün geceki zamların ardından bu gece de yeni zamlar geliyor. Bu gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere litrede benzine 70 kuruş, motorine 97 kuruş zam gelecek. Dün gece litrede benzine 1 lira 43 kuruş, motorine 1 lira 38 kuruş, otogaz fiyatına 36 kuruş zam gelmişti. Benzine son bir yılda yüzde 224, yıl başından bu yana yüzde 103 oranında zam geldi. Motorine son bir yılda yüzde 239, yıl başından bu yana yüzde 113 oranında zam geldi. AKP siyasetçileri ‘Dünyada, Avrupa’da da benzin zamları çok yüksek’ demeye devam ededursunlar, gerçekler onları yalanlamaya devam ediyor. Dünyada petrol fiyatı yüzde 60 artarken Türkiye’de benzin fiyatı yüzde 224 ile rekor üzerine rekor kırıyor. Dünyadaki artışın neredeyse dört katı fazla bir artış söz konusu. Bu fark ülkeyi yönetenlerin beceriksizliğidir. 12 ayda Avrupa’da en yüksek benzin artışı, Romanya’da yüzde 44 ile gerçekleşmiş. Almanya’da yüzde 38, Polonya’da yüzde 30, İtalya’da yüzde 14 oranında artmış. Bizi kıskanan Avrupa’da durum bu. Bir İtalyan yüzde 14 benzin zammı ile karşılaşırken İtalyan hükümeti dünyadaki yüzde 60’lık artışa karşı vatandaşlarını korumuş. Bizimkiler ise dünyadaki artışın üzerine zam üzerine zam yapıp vatandaşına yansıtmış.
Türkiye’de geniş tanımlı işsizlik 8 milyon 400 bine ulaştı. TÜİK rakamlarına göre üniversite mezunu her üç gençten biri işsiz. Gerçek rakamlara göre ise her iki gençten biri işsiz. Türkiye’de yeni bir deyim oluştu, o da ‘ev genci’. İstihdamdan ve eğitimden faydalanamayıp evinde annesinin, babasının eline bakan bir grup oluştu. Türkiye’de 15-24 yaş grubunda 2 milyon 959 bin kişi ne eğitim alıyor ne de çalışıyor. Yaş grubu 20-34 alındığında bu oran yüzde 38’i aşıyor. Ev gençleri olarak tanımlanan kesimde Türkiye, 34 Avrupa ülkesi arasında birinciliğe yerleşmiş durumda.
2 milyon 600 bin dul ve yetim, aylık bin lira ve altıyla geçimini sağlamaya çalışıyor. 7 milyon emekli, asgari ücretin altında maaş alıyor. En düşük emekli aylığı 2 bin 500 lira. Patatesin fiyatı yılda yüzde 206 arttı; salatalığın yüzde 193, margarinin fiyatı yüzde 160, kuru soğanın fiyatı yüzde 74 artmış. Maalesef emeklilerin yüzde 73,5’inin geliri, istediği gıdayı almaya yetmiyor. En çok tüketilen ürün ise yüzde 82 ile ekmek. Hiçbir güvencesi olmayan 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ise üç ayda bir eline bin 84 lira para geçiyor. Biri, ‘Emekliye temmuzda zam yapacağız’ diyor, diğeri ‘yapmayacağız’ diyor. Hiç olmazsa emeklilerin duygularıyla oynamayın. Bayram da yaklaşıyor, hiç olmazsa her emekliye aldığı maaş kadar ikramiye verin.
SADAT'ın yönetim kurulu üyesi ve ASSAM Başkan Yardımcısı olduğu görülen Ersan Ergür, ‘Bu vatan kanla alındı, kanla savunuluyor. Bu vatanı Türkiye düşmanları ile iş birliği yapanlara sandıkta teslim etmeyiz. Etmeyeceğiz. Vatan sağ olsun’ paylaşımını yaptı; gelen tepkiler üzerine paylaşımını sildi. Beyinlerinin arkasında geçen cümleleri işte böyle gündeme getirip, ardından korkarak siliyorlar. Bu tweet, Genel Başkanımızın SADAT önünde yaptığı açıklamanın ne kadar yerinde olduğunun bir kez daha ispatıdır. Demokrasilerde seçimleri tanımamak, darbeciliktir. Montrö'yü hatırlatan emekli amirallere ‘darbe niyeti’ suçlaması getiren yargının, bu darbeciye bir diyeceği yok mu? AKP muhalifleri ağızlarını her açtıklarında polis, savcı, hâkim üçlüsü ile hayatı dar edenler, seçimler üzerinden tehdit dili kullananlarla ilgili sessiz. Bu tehditler bize vız gelir, tırıs gider. Halkımızın sağduyusuna inanıyoruz. İlk seçimlerde hak edenleri tarihin karanlığına gömeceğiz. Sandık bir gelsin de nasıl teslim edeceksiniz göreceğiz.” (ANKA)
© Tüm hakları saklıdır.